2.6

1.3K 113 165
                                    

Uzun bir aradan sonra, oylarınızı bekliyorum. :)

Başımın ucunda çalmaya başlayan sinir gerici çalar saate vurarken, gözüme vuran güneşin parlaklığını gözümü ovuşturarak dağıtmaya çalışıyordum. Zonklayan başımla beraber doğrulduğumda, dün gece bu kadar dağıtmamamız gerektiğini yeniden düşünmeye başlamıştım. Olan tüm şeyleri kızlara anlatma cesareti bulduğumda, uzun bir süre dertleşmiş ve sonucunda kendimizi barda bulmuştuk. O kadar çok dağıtmıştım ki, tüm gece boyunca kusmuştum, bugünün Jae Hyun ile olan gösterimizi tamamen unutarak.

Aklıma gelen gösteriyle beraber, kendimi yataktan âdeta fırlattım ve banyoya koştum. Yaklaşık 1 saat içinde temizlenmiş ve hazırlanmıştım. Ayakkabılarımı zorlukla ayaklarıma geçirmeye çalışırken, bacağıma dolanan güzel kedim Roy'a kızgın bir bakış attım. "Ah, hayır! Bugün beni geciktiremezsin, seni şirin canavar!" Bağırmamla yüzüme garip garip bakan kedime dil çıkarıp boynunu kaşıdım ve onu içeriye yönlendirip evden dışarıya çıktım.

Evden koşar adımlarla çıkarken, otobüsümün gelmesine yalnızca 2 dakika vardı ve benim 4 sokak ilerideki durağa koşmam gerekiyordu. Daha fazla oyalanmamam gerektiğini kendime hatırlatırken, koşabildiğim kadar hızlı koşmaya başladım. Yeniden sarıya boyadığım uzun saçlarım arkamdan dalgalanırken, dudağımı kemiriyordum. Bugün de geç kalırsam Jae Hyun'a fazlasıyla mahcup olacaktım, çünkü 4 günlük çalışma günümüzün yalnızca 1'ine yetişmiş olacaktım. 2 gün boyunca gitmemiştim bile!

2 sokağı geride bıraktığımda, otobüs saatini 1 dakika geçmiştim. Yetişmek için dua ederken önümde duran siyah Mercedes'le beraber, ayaklarımı durdurdum. Ancak yine de arabaya biraz olsun çarpmıştım. Sızlayan dizimi kendime doğru çekip inlerken, filmli camın aşağıya inmesiyle atacağım azara hazırlandım, ancak Se Hun'un yüzünü görmemle tüm laf ağzımda kalmıştı. "Otobüsün kaçtı, Rim Rim. Atla!" Kaşlarımı olabildiğince çok çatarken, eğilmiş bedenimi dikleştirdim ve sinirle gözlerine baktım. "Arabana falan binmeyeceğim, Se Hun." Arabanın içindeki yakışıklı suratın ifadesini büyük bir alay kapladığında, önünde sonunda o arabaya bineceğimi biliyordum. "Peki, 1 saat sonra görüşürüz." Arabanın motorunun çalışmasıyla, gözlerimi ondan uzak tutmaya çalışarak dudağımı büzdüm ve kapıyı açıp koltuğa yerleştim. Se Hun'un yüzündeki alaylı ifadeyi görmesem bile tahmin edebiliyordum.

Aptal!

Araba çalıştığında, başımı filmli cama yasladım ve gözlerimi kapatıp o sinir bozucu yüz ifadesini aklımdan silmeye çalıştım. Sesini duyduğumda, dişlerimi gıcırdatarak başımı kaldırdım. "Söylesene neden yeniden 'biz' olmamıza izin vermiyorsun?" Sorduğu soruyla gözlerimi de açarken, yüzüme hiç de samimi olmayan bir gülümseme yerleştirdim. "Çünkü beni aldattın, domuz herif!" Söylediğim şeyle beraber gözlerini devirirken, kafasına çantamı fırlatmamak için zor duruyordum. "Ye Rim, yeniden söylüyorum... aş bunları!"

Söylediği şeyle gözüm seğirmeye başlarken, okul bahçesine giren arabasıyla sabrettim ve arabayı durdurmasını bekledim. Bana yandan bir bakış atıp arabayı durdururken, hiç beklemeden kendimi dışarıya attım ve okula doğru koşar adımlarla yürüdüm. Se Hun'un arkamdan bağırışını duyabiliyor fakat, umursamıyordum. Üzerimdeki üstü evde gelişigüzel giyerken ters giydiğimi fark ettiğimdeyse, temizlik odasına yöneldim ve beklemeden kapıyı açtım.

Bu anın asla olmamasını dilerdim oysa...

Kapıyı açmamla bana dönen 2 çift gözün sahibi, birbirlerinin yarıçıplak bedenlerine yaslanmış Lalisa ve Jung Kook'dan başkası olmadığını görebilmiştim. Gözlerimin dolduğunu hissettiğimde, Se Hun'un göğsü sırtıma çarpmıştı ve ben gözlerimi kapatıp beklemeyi tercih etmiştim. Se Hun'sa dudaklarından bir, 'Ups!' Nidası bırakmıştı. Lalisa'nın bana barış teklif etmesine rağmen hâlâ dişlerini Jung Kook'dan ayırmadığını biliyordum ama, Jung Kook'un bunu yapmayacağını düşünüyordum. Güveniyordum işte...

Touches | JJK (DEVAM ETMEYECEK)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin