Bölüm şarkısı:Bumkey- When I saw you
Not:Bu bölümden sonraki bölümün final olduğunu bilerek okumanızı istiyorum.Neler düşündüğünüz/tahminleriniz/önerileriniz benim için çok çok önemli,onları bekliyorum.Hadi,hazırsanız başlayalım.
1 yıl sonra;
Adliyenin soğuk koridorlarında yankılanan topuklu ayakkabımın tok sesi sinirimi bozsa da adımlarımı yavaşlatamayacağım için daha da hızlandırıp bu işkenceyi daha çabuk bitirmek uğruna hızımla beraber sesin şiddetini arttırmayı seçtim.Omzumla başım arasına sıkıştırdığım telefonla konuşurken bir yandan da karman çorman olmuş çantamdan yetki belgesini bulmaya çalışıyordum.Amir Jo'ya vekaleten gitmem gereken bir yer daha çıkmıştı ve üç gün önce bir motorla çarpıldığını bilmesem üstünden dozerle geçmek isteyeceğim kadar sınırlarımı zorluyordu.Kendi işlerim için koşturduğum yetmezmiş gibi bir de benden nefret eden amirimi işleriyle uğraşıyordum.
"Söylediğiniz gibi benden daha yakında kimse yoksa,hemen gidiyorum efendim."
Bu adamın benim her adliyenin içinde işim olduğu gün,mutlaka bir arazi işi bulmak gibi bir hobisi olmalıydı.Bileklerimi açıkta bırakan lacivert,dar,kumaş pantolonunun bedenimi sıkı sıkı sarması yüzünden attığım adımların genişliği bile sınırlanmış hissettiriyor ve beni çileden çıkarıyordu.Küfür etmemek için kendimi zor tutarken dikkatimi dağıtmasın diye saçımı topladığım küçük siyah lastiğin bir teli çekmesiyle canımı yakmasına katlanamayarak bütün gün bağlı kaldığı için belli belirsiz dalgalara dönüşen saçlarımı özgür bıraktım.Kapıda beni bekleyen polis memuruna gideceğimiz adres ulaşmış olmalıydı ki beni görünce olanca gücüyle gülümsedi.
Bu aramızda bir nevi yine eve geç gideceğimizin bakışmasıydı.Genç ve becerikli bir polis memuru olmasına rağmen bana eşlik etmekle görevlendirildiği için bir bakıma dolaylı yoldan cezalandırılmış sayılıyordu.O da tıpkı benim gibi herkesten farklı tavrıyla sivrilmiş,zor işlere koşturulmakla cezalandırılmıştı.Arka koltuğa yerleşip sırtımı yasladığımda gözlerimin motorun çalışma sesiyle istemsizce yumulmasına engel olamamıştım.Sabahtan beri kaç davaya girdiğimi hatırlamaya çalışsam da başaramadım.Nefessiz kalana dek koşmak benim için sorun değildi,yoğun olmak kendi seçimlerimin sonucuydu ama şu kısacık an,başımı geriye yasladığımda,radyoda çalan bir şarkı ya da sokakta gördüğüm birisi yüzünden zihnime dolan tek bir düşünce vardı.
Adını dahi söylememe gerek kalmayan,bir kalp atışında ruhuma süzülen ve hayaletiyle beni ele geçiren.Kaşlarımı sımsıkı çatıp kovmaya çalıştım azimle her bulduğu fırsatta bana hücum eden hüznü.Genç memurun "Gideceğimiz yere kadar uyuyun,ben sizi uyandırırım" diyerek radyoyu yalnızca kendi duyabileceği kadar kısmasıyla biraz daha başarılı oldum.Dudaklarım memnuniyetle kıvrılırken,kollarımı göğsümde birleştirdim ve konumumu rahatlaştırdım,uyuşan zihnimin hiçbir hayale bulaşmadan karanlık içinde uykuya teslim olmasını bekledim.
Göz açıp kapaması kadar kısa süren yolun bittiğini motor sesinin kesilmesiyle anladığımda birkaç saniye gözlerim kapalı halde bilincimin yerine oturmasını bekledim,kıpırtısız arabanın içinde bedenime bir şey uzandığını anladığımda gözlerimi refleksif olarak açtım.Arabadan benden önce inmiş olan memur olay yeri inceleme ekibiyle konuştuğu için arabada tek başımaydım ve büyük ihtimalle beni uyandıran şey camdan içeriye süzülen rüzgardı.
En sevdiğim bordo topuklu ayakkabımı bu çamurlu zemine bastırırken içimin acımasına engel olamayarak yüzümü buruşturdum.Rüzgarı tenimde hissettiğim an arabada bulunan takımımın ceketini alıp kapıyı çarptım ve memurların yanına yürüyüp boynumda asılı bulunan kartı gösterip bilgi verilmesi için yapmacık ve yarım bir gülümsemeyle etrafı incelemeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cafuné ☽ park jimin
Fanfiction"Neden sadece akşamları karşıma çıkıyorsun?" 'Neden sadece, bana sarılmıyorsun?' ¤ "Bana aşık olamazsın!" 'Artık çok geçse ne yapacaksın?' kapak:dlazaru.tumblr.com