Her veda bir son değildir...

162 4 5
                                    

Medyaya koyduğum videoyu izlemeni tavsiye ederim...
****

Ne yazmalıyım? Ne anlatmalıyım sana? Bilmiyorum... Ama yine de bir şeyler karalamak istiyorum. Sana anlatmak istediğim bir sürü şey olmasına rağmen bir türlü başlayamıyorum cümleye. Defalarca kez silip yeniden yazıyorum. Yine de yazmayı deneyeceğim...

Yavaş yavaş artık sana seni anlatmayı bitirmek için hazırlanıyorum. Belki de bu yüzden yazacak bir sürü şey gelmesine rağmen kuramıyorum cümleleri. Bunu sana şöyle örnek verebilirim. Hani karşındaki sana bir şey söyler ve verebileceğin bir sürü cevabın varken veremezsin ama bu son şansındır söylemek için ya, onun gibi bir durum. Veda etmeye yaklaşırken, aklıma sana anlatmak istediğim bir sürü şey geliyor. Yazmak istiyorum. Anlatmak istiyorum. Lakin yazmaya başladığım an hepsi uçup gidiyor. Bu bir veda diyorum ama belki de bir başlangıçtır? Belki yazdıklarımı okuduğunda hayatına bir şeyler katmışımdır? Belki de sana veda ettiğimde dediklerimi dinleyip geleceğin için kendine gelirsin? O zaman işte bu bir veda değil de başlangıç olur.

Hem senin için hem de benim için...

Ben bir şeyler karalıyordum buraya. Gördüklerimi, hissettiklerimi ve bunun gibi bir çok şeyi. Sana seni anlatırken sadece sana seni değil bütün insanları anlatmaya çalışıyordum sana. Her insanın aynı şeyleri hissettiğini. İnsanların birbirine olan benzerliğinden, aynı anda yaşamasalar bile yaşadıkları bir çok olayın benzer izler bıraktığından, herkesin içinde yatan kırılgan çocuktan bahsetmeye çalıştım. Ne kadar anlatabildim? Tartışılır. Ama yine de anlatamadıysam bile bu cümlelerimle anlatabilirim umarım.

Mevkisi ne olursa olsun, yaşı kaç olursa olsun, eğer haklıysan saygı çerçevesinde konuş. Asla geri çekilme ya da susma. Açıkla kendini ve açıklamasına izin ver karşındakinin kendisini. Karşındaki değer verdiğin bir insansa ve kırdıysa seni hemen kabuğuna çekilip koparma bağlarını. Dinle önce. Kendin için dinle. Eğer gerçekten suçluysa bile bir şans ver iyi günlerinizin anısına. Bu şansı onu dinleyerek ver. Ve sadece ona şunları söyle: "Bana yaptıklarına karşın sen olsan ne düşünürdün? Ne hissederdin?! Sadece bunu düşün. Biraz benim yerime koy kendini." İnan bana bu sözler ona yetecektir.

İnsanları fazla büyütme gözünde. Ya da kimseyi anlamaya çalışmak için mücadele verme. Ama illa ki görmek istiyorsan en yakınlarını gözlemle. Ya da en basiti aynaya bak.
Bazen insanlara bazı şeyleri söylemek yerine susuyorsun, kaldıramayacaklarını düşünüyorsun, boşveriyorsun. Ama unutma, sen kaldırabiliyorsan onlarda kaldırabilir.

İnsanları asla tek bir özellikle tasarlama kafanda. "O böyle biri değil, bunu nasıl yapar?"deme. İnsanlar bir bedenin içine sıkışmış bir topluluktur. Bu sözümden bütün insanlar şizofrendir kanısına varma. Demek istediğim şey şu ki insanlar tek bir sıfatla var olamazlar asla. İçlerinde her türlü kişilik barındırırlar. Bu onların savunma mekanizmasıdır. Olaylara ve hissettiklerine karşı birini ortaya çıkarırlar.
Hani karşındakini artık tanıyamadığını, değiştiğini düşünüyorsun ya, işte o an senin görmediğin bir tarafları açığa çıkıyor. Bu yüzden senin karşındakine karşı sarfettiğin bu cümleler onu kırıyor. Kendini düşün. Sinirlenince ortaya çıkan insanı düşün, bir de yere düşünce kaldırdığın ve ağlayan yaşlı insanlara karşı ortaya çıkan insanı düşün. Düşündün mü?
Aslında hepsi sensin. Biliyorsun değil mi? Olaylar ve durumlar senin bu davranışları göstermene neden oldu, diğer bütün insanlarda olduğu gibi.

Hayatta her zaman tutunacak bir dal arıyor insanlar. Sen, ben ve diğer herkes buna dahil. Birini bulmak için yıllarca çabalıyorlar. Yine de sonucunda o mükemmel insanı buluyorlar. Çok fazla zaman kaybediyorlar onu ararken ama buluyorlar. Kim o kişi sence? Tahmin et. Kim biliyor musun? Kendileri :) . Kendilerini buluyorlar. Kendini buluyorsun...

Şimdi acı çektiğin zamanlar için bir şeyler söylemek istiyorum. Yaralarını sarmasını istediğim bir kaç cümle daha sarfetmek istiyorum. Acı... Bu öyle bir şey ki, o an en büyük acıyı ve ızdırabı çekiyormuş gibi hissediyorsun. Aldığın nefes bile zehir gibi geliyor. İşte o anlar da düşünmeni istediğim şey şu ki geçecek. Emin ol geçecek. İnanmıyor musun? Bundan bir beş - on sene sonrasını düşün. Şu an ki acın hala durucak mı? Daha doğrusu hala bu kadar şiddetli bir ızdırap çekecek misin sence? Acı insanı olgunlaştırır ya. Evet, acı seni olgunlaştıracak ve acı da olgunlaşacak. Ufacık şeyler acı olarak anılmayacak.

Yere düştüğün her an ayağa kalkman gerektiğini hatırla. Şu an nasıl bir ortamda yetişmek isterdin, insanların sana nasıl davranmasını isterdin, bunu düşün. Nasıl davranmalarını istiyorsan onlara öyle davran. Karşılık bekleme kimseden. Kendinden bekle. Seni senden daha iyi tanıyamaz kimse.
Bir gün sessiz bir yerde otur. Ve elini kalbine koy. Bunu sana ikinci kez söylüyorum. Biliyorum. Ama cidden önemli bir şey bu. Bir kez daha koy elini. Hisset içindeki kırılgan çocuğu. Kendinle, hislerinle bağlı olduğun yer orası çünkü.
Yeri geldiğinde karar süzgecinin geçtiği yer orası...

Oraya elini koyduğunda içindeki çocuğun istediği kelimeleri sarfet. Elini kırılmaktan korkarmış gibi yavaşça, dikkatlice kalbinin üstüne koy. Yavaşça kulak ver ona. Ve ihtiyacı olan kelimeleri söyle. "Geçecek... Çok çabaladın... Bu zamana kadar güçlü durdun... Ama bu günlerde geçecek... Acın dinecek..." Bunları söyle. Ya da ihtiyacın olan herhangi bir cümle veya kelimeyi. Kendine kocaman sarıl. Okşa başını demiştim ya bir ara, tekrar yap bunu.

Çok uzattım, biliyorum. Vedaları sevmiyorum... Ama bu bir veda değil, bu yüzden sorun yok. Bu bir başlangıç. Senin başlangıcın. Buna bir son verdiğim an sen yeni bir sayfa açıcaksın kendine. Mutlu ol. Yanında ol kendinin. Başkalarının düşünceleriyle ayakta durmak yerine, kendi düşüncelerin olsun.

Bana bir söz vermeni istiyorum. Daha doğrusu kendine bir söz vermeni istiyorum. Kendin için mücadele et olur mu? Gelecekte nasıl bir hayat istiyorsan, onun temelleri için mücadele et. İlerde belki evleniceksin ve belki çocukların olucak. O zaman çocuğunun iyi şartlarda olmasını istiyorsan bunu yapman gerek. Böyle bir şey gerçekleşmeyecekse bile zaten her şeyden önce kendin için bunu yapman gerek. Eğer hayallerin varsa onları hedefe çevir. Ve ulaşana kadar mücadele et. Başkaları senden ilerde mi? Başkalarından sanane? Sen sensin. Hedefine ulaşacağın sürede birilerinin arkanda ya da önünde olması neyi değiştirir, hedefine varmak için mücadale ettiğin sürece? Kimse sana destek olmuyor mu? Yalnız mı hissediyorsun? Hissetme. Kendine haksızlık yapıyorsun çünkü. En yakın arkadaşı bir insanın her zaman kendisidir unutma. Tabii asosyal ol demiyorum sana. Sadece yalnız olduğunu düşünmene gerek olmadığından, kendi kendini motive edebileceğinden, yere düştüğünde illa gelip birinin seni kaldırmasının gerekmediğinden, kendin kalkabileceğinden bahsediyorum. Demek istediğimi anlamışsındır umarım.

Yazdıkça yazıyorum. Oysa ilk başta ne yazacağımı bilmiyorum diyordum :). Sanırım artık son cümlelerimi sarfetmeliyim...

Başın dik olsun. Mücadele et. Kendini sev. Her saniye yeni bir başlangıçken, yeniden başlamaktan çekinme.

Yazdıklarımı okuduğun için teşekkür ederim. Kitaba nasıl başladıysam öyle de bitirmek istiyorum. Her başlangıcın bir sonu vardır öyle değil mi?

Seni tanımasam da beni tanımasan da, iyi ki varsın. Çok çabaladın. Gurur duyuyorum seninle. Gün geçtikçe büyüyorsun. Düşüncelerinle veya fiziksel olarak. Ama büyüyorsun. Hayatta karşılaştığın zorluklar karşısında sabret ve empati kur. Kendi kendinin ilacı ol. Ve olabiliyorsan başkalarının da. Çok güzel bir duyguydu, sana seni anlatmak. Bu satırları yazıyor olmak... Bu arada tekrardan söylüyorum. İyi ki varsın... Kendine iyi bak, değerlim. Belki bir gün yine karşılaşırız. Kim bilir?

Her veda bir son değildir. Bazı vedalar yeniden başlamak içindir. Bu vedanın senin için bir başlangıç olması dileğiyle.

Kendine iyi bak :') ... 👋👋👋👋

****
Nasıl ki nokta hem cümleyi bitirip hem de ardından yeni bir kelimenin gelmesine imkan sunuyorsa, bu kitapta umarım senin için bir nokta görevi görür...

Sana Seni Anlatsam Beni Dinler Misin?..✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin