DERİN'İN YOLU
Karanlık yolda gözlerim dolu dolu sadece diğer arabaların ışıklarını takip ederek ilerliyordum. Gece araba sürmek her zaman bana huzur verirdi fakat bugün içim acıyordu. İçim geride bıraktığıma acıyordu. İki yıl önce kendime bir söz vermiştim, o gece Tahir'i terk ettiğimde bir daha aynı boşluğa düşmeyeceğime söz vermiştim. Ne kadar saftım. Onun beni sevdiğini sanarak ayrılmıştım ondan oysa bu gece tüm gerçekler yüzüme tokat gibi çarpmıştı. Tahir beni hiç sevmemişti. Bu güne kadar aklımla reddetsem de kalbimin inandığı şeyin yalan olduğunu çok acı öğrenmiştim. En zoru buydu, beni hiç sevmemişti. Düşündükçe ona kızamıyordum, beni sevmek zorunda değildi. Yaşananların hepsi benim hatamdı. Taşıyamadığım utanç bu duygunun yanında hiç kalıyordu. Onu bencil olmakla, bana yaşattıklarıyla suçluyordum belki fakat kalbim ona hala inanıyordu, bu geceye kadar. Başka bir kadına dokunduğunu bilmek benim için son noktaydı.
Gecenin yarısında gidebileceğim yerleri düşündüm. Anneme gidemezdim, kadının yüreğine inerdi bu defa. Rüya ve Peri de benim yüzümden rahat nefes alamaz olmuşlardı. Güvenilir bir otelin önüne arabamı park ettiğimde görevli bir bana bir de kucağımdaki Tahir'e bakıyordu. Gecenin bir yarısı karşısında gördüğü çocuklu kadın tuhafına gitmiş olmalıydı.
-Abla valiziniz var mı?
-Bagajda, yardımcı olursanız sevinirim.
En fazla yirmisinde olan genç çocuk anlayışlı gözlerle valizimin ardından Tahir'in pusetine uzandı.
-Teşekkür ederim, ben taşırım.
Resepsiyonda giriş işlemlerimi yaparken aynı çocuk arabamın anahtarlarını geri getirdi.
-Abla, arabayı kapalı otoparka koydum. Buyur anahtarı.
-Teşekkür ederim.
Tek elimle cüzdanımı çıkardım ve bir miktar para verdim.
-İsmin nedir?
-Mustafa abla.
-Teşekkür ederim Mustafa.
Odaya çıktığımda Tahir'i yatağın üzerine bıraktım ve pencereden Ankara'nın manzarasını izleyerek bir süre oturdum. Şafak sökmek üzereyken kapı çalındı. Güvenilir bir otelde olduğumu biliyordum fakat tedirgin olmadan edemedim. Tahir'in üzerini iyice örttükten sonra kapıya yaklaştım.
-Kim o?
-Derin biziz canım, açar mısın?
Karşımda Rüya ve Peri'yi görünce elim ayağım boşaldı ve ağlayarak boyunlarına sarıldım. Onları içeri alırken koridorun ucunda bekleyen Turgut ve Yusuf'u gördüm. Elimle gelmelerini işaret ettikten sonra kapıyı arkalarından kapattım. Kaldığım oda küçük değildi fakat topu topu üç koltuk vardı ve odadaki kalabalık artınca gözüme iyice küçük görünmeye başlamıştı.
Biz koltuklara oturduğumuzda Turgut pencerenin önünden ayrılarak bana döndü. İlk defa o zaman yüzündeki kırmızılıklar dikkatimi çekti. Hatta bazıları mora yakın bir hal almıştı.
-Ne oldu sana? Hem siz benim burada olduğumu nereden biliyorsunuz?
Rüya kolunu omzuma atarken sesini fısıltı halinde tutmaya çalışıyordu.
-Tahir aradı canım. Neden bize gelmedin, böyle otel köşelerinde kalıyorsun.
Rüya konuşurken Turgut'un kendini zor tuttuğunu fark etmiştim. Gözlerimi ona diktim.
-Yediği haltı temizlemek her zaman ki gibi bize düştü. Bir de arıyor arkandan bizi. Derin artık şu aranızdakine bir son verin.
-Bizim aramızda artık bir şey kalmadı Turgut.
-Ne oldu bari sen anlat. Onunla bu saatten sonra uğraşılmaz. Saldıracak adam arıyor, birkaç kemiğini kırmadan bırakmayacağım bir dahakine.
Benim yüzümden bu noktaya gelmelerine neden olduğum için acı çekiyordum. Turgut'un yüzünü gördükten sonra Tahir'in ne durumda olduğunu tahmin ediyordum. Gözlerimden akan yaşlar durmazken Turgut ve Yusuf kızlarla daha rahat konuşabileceğimi anlamış olmalılar ki odadan çıktılar. Rüya ve Peri'ye olanları anlatırken Rüya'nın göz yaşlarına hakim olamaması üzerine kendimi bırakıp ona döndüm.
-Rüya yapma böyle.
Peri'nin Rüya'nın yanına oturması ile soru dolu gözlerimi onlara çevirdim.
-Neler oluyor, anlatacak mısınız artık?
Turgut ve Rüya'nın yıllar önce yaşadıklarını dinlerken kendimi unutmuştum. Anlam veremiyordum, bütün yaşananlardan sonra nasıl olur da bir arada olurlardı. Bunu Rüya'ya da sordum.
-Nasıl affedebildin Rüya?
Rüya hüzün dolu gözlerini bana çevirdi.
-Affetmek mesele değil de Derin, unutamıyorsun. O zaman yaşadığın acıyı bir daha unutamıyorsun. Sürekli o korkuyla yaşıyorsun. Turgut'u çok seviyorum, asla başka bir yanlışını görmedim. Bana olan aşkından eminim fakat içimde küçücük bir noktada hala aynı acı var. Sadece görmezden geliyorum.
-Neden?
-Çünkü onsuzluk daha fazla canımı acıtıyor.
Karşımda aldatılmış bir kadın duruyordu, sebebi ne olursa olsun. Şimdi canım hem Rüya için hem de kendim için acıyordu.
-Özür dilerim, gerçekten çok özür dilerim. Yaranı deşmek istememiştim.
-Önemli değil canım, ben iyiyim gerçekten. Turgut yanımda, beni seviyor, çok büyük sınavlar atlattık ama bak birlikteyiz. Fakat nedense Tahir'in bunu yapmış olduğuna inanmıyorum.
-Ben de inanmıyorum Derin, Tahir yapmış olamaz.
Rüya'dan Tahir hakkında olumlu bir şeyler duymaya alışıktım da Peri'nin bunu söylemesi beni şaşırttı. Soru dolu gözlerimi ona çevirdiğimde konuşmaya devam etti.
-Derin iki yıl seni arayan bekleyen adamdan bahsediyoruz, iki ay da mı vazgeçti de seni aldattı. Bunun altında başka bir şey vardır. Sakın Turgut'un ki gibi bir durum olmasın.
Turgut'un görev icabı yakınlaştığı kadınla bugün evimize gelen kadının hiçbir ortak noktası yoktu.
-Sanmıyorum Peri, hayır öyle bir şey değil.
Üzerimize çöken sessizlikle göz kapaklarım ağırlaşmaya başlamıştı. Onları uğurladıktan sonra oğlumun yanına uzandım ve bir damla göz yaşı yanaklarıma süzülürken uyuyakaldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVDAM (Tamamlandı)
FanficUzaktan seviyorum seni kokunu alamadan, boynuna sarılamadan yüzüne dokunamadan sadece seviyorum öyle uzaktan seviyorum seni elini tutmadan yüreğine dokunmadan gözlerinde dalıp dalıp gitmeden şu üç günlük sevdalara inat serserice değil adam gibi...