Bölüm 45

98.1K 3.6K 60
                                    

Son yarım saattir aynanın karşısında üzerimdeki elbiseye bakıyordum. İp askılı elbisenin dantelden kolları omuzlarımın aşağısına uzanmıştı. Elbisenin beli üzerime tam oturmuştu, etek kısmı ise asimetrik kesimlerle bileklerime kadar iniyordu. Her şeyden öte üzerimdeki elbise beyazdı, evleniyordum.

Saçlarımı arkadan hafifçe topladım ve elbiseyi aldığım butikte bulduğum zeytin dalı şeklinde tasarlanmış tacı üzerine oturttum. Tahir Ankara'da büyük bir düğün ile evlenmek istiyordu fakat burada, huzur bulduğumuz yerde sadece ikimiz varken evlenmeye ikna etmiştim onu. Burada hiçbir zaman sahip olamadığımız şeye kavuşmuştuk, birbirimize. Düğünlere olan alerjimde göz önüne alındığında en doğru kararı vermiştim. Bu kısa kaçamağımız neredeyse bir haftaya ulaşmıştı ve nikahın ardından eve dönmeyi istiyordum. Oğlumu özlemiştim, her ne kadar burada Tahir ile yalnız olmaktan mutlu olsam da burnumda tütüyordu.

Nikah memurunun geldiğini düşünerek ahşap merdivenlerden indim fakat evde hiçbir değişiklik yoktu. Tahir terasta durmuş dışarıyı izliyordu. Üzerindeki füme spor pantolon ve beyaz gömleği ile her zamanki gibi çok yakışıklıydı. Terasa adım attığımda bana döndü ve aşk dolu gözleri ile bana baktı. Kollarına atıldığımda dudaklarımız birleşmişti.

-Ne o evlenmekten vaz mı geçtin? Nikah memuru nerede?

-Nikah memuru gelemedi, biz ona gideceğiz.

-Hadi o zaman gidelim.

-Derin gözlerim yaşarıyor, sen ve evlenmek?

-Of Tahir, yine başlama.

-Sevgilim gel inat etme, tamam nikah burada olsun fakat dönünce düğün yapalım. Hiçbir şeyden mahrum kalmanı istemiyorum.

-Tahir bu konuyu defalarca konuştuk, lütfen.

Anlayamıyordu fakat beni düşündüğünü de biliyordum. İçinin rahat etmesi için yüzüme oturttuğum gülümsemeyi korumaya çalıştım. Arabaya bindiğimizde ellerimiz birbirinden ayrılmadı. Bir süre sonra aşık olduğum koya doğru gittiğimizi gördüm.

-Nikah nerede olacak Tahir?

-Koyda.

Onun bu ince davranışı karşısında içime dolan aşkla uzanarak yanağına bir öpücük bıraktım. Arabayı durdurduğunda birden beni kucağına çekti ve dudaklarıma kapandı. Bir süre sonra koya doğru ilerlerken öncelikle sahile oturtulmuş kameriye dikkatimi çekti. Her yeri çiçeklerle kaplıydı. Ayağım kumlarla buluştuğunda ise başımdan aşağı dökülen çiçek yağmuruna ve alkış sesine tamamen hazırlıksız yakalanmıştım. Herkes buradaydı, Annem, Rüya, Peri, Turgut, Yusuf, Leyla, Zahide Teyze ve oğlum. Koşarak Tahir'i kucağıma aldım ve kokusunu içime çektim.

-Annem, çok özledim seni.

Minik yaramazım da bana öpücükler kondurmakla meşguldü. Gözyaşlarımı kurutmaya çalışarak ona daha fazla sarıldım. Bir süre sonra Tahir'in yanıma gelmesi ile kucağımdan zıplayarak ona atıldı.

-Babba!

Hayatımdaki erkekleri anlamak çok zordu. Tahir onu göğsüne bastırdıktan sonra havaya atınca sahilde kahkahaları çınladı. Aşk dolu gözlerimi Tahir'e çevirdim ve bakışlarımız buluştu. Ne düşündüğümü merak ediyordu, cevabım ise ona sarılmak oldu.

Herkesi çok özlemiştim. Hepsiyle hasret giderdikten sonra nikah memurunun karşısına geçtik. Bana sorduğu soruya cevap vermeden önce elimi tutan Tahir'in elinin kasıldığını hissettim. Hala korkuyordu.

İmzalarımızı attıktan sonra Tahir önce alnımdan öptü sonra dudakları usulca dudaklarıma yaklaştı. Ben yakınlığı ile dengemi yitirmiş bir vaziyetteyken küçük bir öpücük bıraktı. Şaşkınlıkla açılan gözlerime bakarken kimsenin duyamayacağı sözleri sarf etmişti.

SEVDAM (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin