Derin ve Tahir aşk dolu bir yeni bölüm ile huzurlarınızda. Meyda da bir kez daha Tahir var :) Derin'i merak edenleri bölümün sonuna bekliyorum.
Sabah gözlerimi açamadan burnuma mis gibi temiz hava ve çiçek kokuları doldu önce. Nedendir bilmem baharı anımsatır bu koku bana ve içimi tarifsiz bir mutluluk kaplar. Ya da tarif etmek gerekirse o kokuyu sadece nefesinizde değil tüm vücudunuzda, tüm hücrelerinizde hissedersiniz. Sebepsiz bir mutluluk, sevinç kaplar içinizi, dudaklarınız yer çekimine meydan okuyarak yukarı doğru kıvrılır. Dudaklarım vücudumdan önce uyanarak yukarı doğru kıvrılırken kollarım boş durmadı ve yumuşacık yatakta hareketlenmeye başladılar. Yatağın yumuşaklığını fark edince biraz daha gerinerek keyfini çıkardım. Üzerimdeki ince örtüye rağmen hafif ılık bir esinti hissettim ve kokunun neden etrafımı çevrelediğini anladım. Gözlerimi açıp açık kalan pencereyi ararken gözlerim açık teras kapısının önünde belinde sadece bir havlu ile dışarıyı izleyen Tahir'e takıldı. O da benim gibi mevsimsiz gelen bahar kokusunu hissediyor olmalıydı. Yüzündeki huzuru izlemeye doyamazken bana döndü. Gün ışığında birbirimizi ilk kez görüyor gibiydik. Onu bilmem fakat ben gece yaşananlar gözümün önüne geldiğinde, ona bakarken yanaklarımın kızardığını hissediyordum. Bakışlarımı gözlerinden kaçırırken güçlü omuzlarını, sert göğsünü ve havlunun başlangıç noktasına doğru yoğunlaşan siyahlığı gördüm ve içimde yanan köze engel olamadım. Onun da bakışlarında gördüğüm huzurun yerini bir ateş almaya başladığında yatağa doğru yönelmişti. Yanıma uzandıktan sonra açıkta kalan omzuma bir öpücük bıraktı ve vücudumun bu temasla dağlandığını hissettim.
-Günaydın,
-Günaydın sevgilim,
Cümlemi duyduğunda yüzü aydınlandı.
-Bir an uyanmandan korktum, eskiye dönmemizden korktum.
Kendini yatağa bırakırken başım çoktan göğsündeki yeri bulmuştu.
-İyiyiz, korkma artık.
Bir süre yatakta birbirimizin sıcaklığında huzurun keyfini çıkardık. Teras kapısından burnumuza dolan huzur verici esinti tülleri hafifçe oynatırken bu sıcaklık bizi üşütmüyordu. Birden vücudumu hafif dokunuşlarla okşayan elindeki yara bandı dikkatimi çekti. Tam da yüzük parmağındaydı. Dün akşam da görmüştüm fakat malum sebeplerden dolayı sormaya fırsat bulamamıştım. Elini elime hapsederken kafamı kaldırdım ve beni içine çeken kahverengi gözlerine daldım.
-Eline ne oldu?
Dudakları yukarı kıvrılırken gözlerinde muzip bakışlar oluşmuştu.
-Kumar oynadım.
-Nasıl yani, kumar oynarken mi kestin? Sen kumar oynamazsın ki. Kötü alışkanlıkların mı oldu ben yokken?
Ardı ardına kurduğum cümlelerle bir an nevrinin döndüğünü hissettim.
-Dur sakin ol, öyle değil!
Yavaşça parmağındaki bandı söktüğünde gördüğüm manzara ile şoka girdim. Elini elime alıp incelerken bunu yapmış olduğuna inanamıyordum. Yüzük parmağını çepeçevre benim adım sarmıştı.
-Neden?
-Bilmem, yüzük takmaktan daha anlamlı geldi, yaşadıklarımız düşünülürse.
-Ne zaman yaptırdın bunu?
-İki gün önce.
-Fakat biz iki gün önce ayrıydık.
-Kumar demiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVDAM (Tamamlandı)
Fiksi PenggemarUzaktan seviyorum seni kokunu alamadan, boynuna sarılamadan yüzüne dokunamadan sadece seviyorum öyle uzaktan seviyorum seni elini tutmadan yüreğine dokunmadan gözlerinde dalıp dalıp gitmeden şu üç günlük sevdalara inat serserice değil adam gibi...