"Emin misin? Bu kararından dönmek için geç değil Y/N "
İşaret elimi ağzıma götürerek susmasını işaret ettim.
"Bana gerçek adımla seslenmemelisin. "Dediğimde yaptığı hatanın farkına varıp başını aşağı yukarı salladı.
"Eminim Min Sung..."kolumdaki saate baktım. " 1 saatim kaldı" gözlerimi tekrar ona çevirdiğimde endişeli bir şekilde elini ensesine attı. Benim geleceğim için endişeleniyordu çünkü yaşanılacak ölüm benim hayatımı değiştirecekti, ya özgür kalacaktı ya da parmaklıklar ardında...
"Gitmeliyim."dediğimde üzgün bakışlarını bana yolladı. Kafamı eğip ona mecbur bakışlarımı yolladıktan sonra kafası ile onayladı. Gitmek için birkaç adım alıştım ki sesi beni durdurdu.
"Ne olursa olsun, sen benim arkadaşımsın ve beni istediğin zaman arayabilireceğini biliyorsun değil mi?" Dudaklarımın kenarlarını yavaşça yukarıya kaldırarak gülümsedim. Ve ona dönmeden cevapladım.
"Biliyorum, herşey için teşekkür ederim"deyip adımlarımı eve doğru hızlandırdım.
Sonunda evin önüne geldiğimde içeri girmek için Zile basacaktım ki bir el kolumdan tutarak kendine çevirmesi buna engel olmuştu.
"Min Gyu?" Karşımda gördüğüm kişi beni şaşırtmamıştı. Beni şaşırtan asıl şey beni kolumdan sıkarak evden uzaklaştırmasıydı.
"Ne yapıyorsun?!" Beni, kimsenin göremeyeceği bir şekilde ağaçların arasına attığında kaşlarımı çatt tekrar ağzımı açıp konuşacaktım ki o benden önce davrandı.
"Kimsin?!" Dediği şey ile bana biri tokat çarpmış gibi olmuştum. Veya sırrım ortaya çıkmış gibi.
"N-ne?" Sinirle çatmış kaşları görüş alanıma girince yutkundum. Birşey öğrenmiş olmalı ki bu kadar sinirliydi.
"Kimsin sen diyorum?!"
"Y-oona" derken sinirle soludu
"Yalan söyleme !" Diye bağıracakkem kimse duymasın diye temkinli davranıp dişlerinin arasından konuşmuştu.
"Yalan söylediğimi nereden çıkardın"diyebildim korktuğumu belli etmemek için zor konuşarak.
"Taehyung aniden hastalandı!"demesiyle gözlerimi şaşkınlıkla büyülttüm.
"Nasıl? iyi mi? neyi var?" Deyip bir adım atacakken geri çekilip sinirli bakışları beni durdurdu.
"Konuyu değiştirme! Bunu sen mi yaptın?!"demesiyle gözlerimle birlikte ağzımı da açmıştım.
"Onun hastalanması ile benim ne alakam olabilir!"
"Taehyung zehirlendi! Ve seni tam 1 hafta önce lunaparkta biri ile konuşurken duydum" demesiyle gözlerimi kıstım. Söz ettiği zamanı hatırlamam uzun sürmeyince anlayıp yutkundum. Ne kadarını duymuş olabilirdi ki?
"1 hafta içinde birini öldürmeliymişsin!" Dediğinde şuan herşeyin bittiğini düşündüm. Ağaçlar rüzgarın etkisine kapılmayı bırakıp duraklamıştı. Ve sesler, hiçbir ses yoktu. Hava soğuk değildi ama tüylerimin diken diken olduğunu hissettim.
Herşeyi duymuştu. Ve şimdi de tam 1 hafta sonra yani bugün biri ölecekti ve Taehyung'un zehirlenmesini sağlayanın ben olduğunu düşünüyordu. Ben de görmeyip duysam ,benim katil olduğumu düşünürdüm. Suçlamakta haklıydı ama sonuç yanlıştı.
"Onu ben zehirlemedim!" Histerik bir şekilde gülmesi bana inanmadığını gösteriyordu.
"Sana nasıl inanabilirim"dediğinde hiç tereddüt etmeden gerçek cevabımı verdim. " Evet birini öldüreceğim" Dedim net bir şekilde. Kararlılığım onu şaşırtmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sᴀᴠᴇ Mᴇ / I·ᴍ Fɪɴᴇ • KTH ✔
Fanfiction"#2-killer" "Sana bir görev vereceğim" dedi ellerini masasının üzerinde birleştirip gözlerini bana dikerken. "Senden isteyeceğim şeyde çok dikkatli ve atak olmalısın"heyecanla ne diyeceğini beklerken duyduğum şey beni şaşırtmışı.. "Kim Taehyung'u öl...