Tüm sınıf şu anda Kapıyı hayvan gibi açan Foxy'ye bakıyordu. Hepsi içinden 'Bu çocuk niye bu kadar mal?' diye düşünmeden edemiyordu. Fizikçi kapıyı hayvan gibi açan Foxy'ye tek kaşını kaldırdı.
"Hayvan mısın oğlum sen?"
"Siz buradayken bu görev bana düşmez hocam."
Sınıfta 'OOO...' sesleri yükselirken fizikçi sabır duası çekiyordu.
"Allah'ım uyardım olmadı, kalem attım olmadı, sınıftan attım oda olmadı en sonun da müdürün yanına gönderdim gine bir işe yaramadı yarabbim! Sen bana yardım et!"
Hoca orada konuşmaya devam ederken Foxy çoktan yerine geçmiş, sırıtıyordu. Mangle Foxy'ye göz devirip önüne döndü. Bu çocuk değişmeyecekti. Hem de hiç...
Fizikçi en sonunda Duasını bitirip 'Amin' dedikten sonra derse geri döndü. Bonnie tahtada yazanları tek tek geçirirken Foxy'ye baktı. Direk zıbarmıştı. Klasik Foxy diye içinden geçirdi, hiç değişmeyecek .
Fizikçi tahtayı silmeden hepsini yazması gerekiyordu ve bu zamanı Foxy'ye mal diyerek geçirmeyecekti. Bunda kararlıydı. Hızlıca kalemi deftere tutup 'Bu iş burada bitecek' bakışı attı.
Mübarek sonic baba gibi hızlıca yazmıştı tahtada yazanları. Şimdi rahatça arkasına yaslanıp Foxy'ye saydıra bilirdi ya da Bonbon'dan yarın ki sınav için kopya isteyebilirdi.
Ama o sadece kafasını sıraya koyup uyumayı seçti. Çünkü uykusu gelmişti? Olamaz mı yani? Olabilir. Tabi bu seçimden pişman olmuştu, çünkü fizikçi kafasına kalem atmıştı.
"Sakın uyuyayım deme!"
Bonnie, yüzüne ürkek bir gülümse ekledi.
"Peki hocam."
"Neyse derse geri döneli- Freddy, o telefonu hemen bırak!"
Freddy bir uf çekip telefonu masasının altına koydu. Bu fizikçiye kim sinir olmuyordu ki?
Sınıfta ki herkes bıkmıştı bu hocadan. Ama kimse müdüre şikayet edemiyordu. Çünkü müdürde bir şey yapamıyordu.
Sıkıntıyla etrafına bakındı Mangle. Her şey aynıydı, Sugur gine Candy'yi sinir ediyor, Golden ve Spring konuşuyordu, Fred etrafı süzüyordu. Yani sıradan şeylerdi. Dışarıda uçun kırmızı bir balon hariç. Balonun ne işi vardı ki burada? Kaçmış mıydı acaba? Yok be, çocuğun elinden kaymıştır.
Mangle balonu umursamayıp tekrardan sınıfa döndü. Heyecan arıyordu ama sınıfta ki herkes o kadar bezmişti ki dersi kaynatmaya bile üşeniyorlardı.
Mangle bu işin böyle olmayacağını anlamış, tuvalet için izin almaya çalışmıştı. Ama gaddar hoca 'Hayır' demişti.
Mangle hocaya gözlerini kısıp ' Hayırdır hoca? sen kim beni göndermemek?' bakışını atıp sınıf kapısına doğru ilerledi.
"Hayır dedim The Fox hemen yerine!"
"Altıma mı yapayım hocam? Bence hiç istemezsiniz."
"Ay tamam be! Ama bil bunun sonu iyi olmayacak The Fox!"
"Hocam ne bu gaddarlık bu tehtitler? Hocasınız siz mafya değilsiniz."
"Ah, çık dışarı."
Mangle, gülümseyip kendini sınıftan attı. Ceza almayı orada işkence çekmekten tercih ederdi.
Hızlıca okulun bahçesine çıktı. Etrafa göz gezdirdi. Balondan iz yoktu. Tuttuğu nefesi hızlıca dışarı verdi. Bir an IT filminde olduğunu sandı.
Arka bahçenin banklarına doğru ilerledi. Okul bitene kadar buradan kalkmayı planlamıyordu. Belki bankla bütünleşecekti ama o gine de kalkmayacaktı.
----
ya ne geveliyon? üşen geçsin işte. Aynı benim gibi.
Neyse güzel bir bölüm sayılırdı.
Kitabı tekrar yazmaya başlayınca nedense mutlu hissettim.
Bu kitabı nasıl bitiririm ben ya ;-;
Dayanamam.
Belki yeni bir kitap çıkarırım?
Ama konusu ne olacak ?
Her neyse bay bay, Lector-Chanlar
;)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbimdeki Parça - FANGLE
Teen Fiction(#663) Seni seviyorum ve her zaman seveceğim. Seni sevdiğim için bunu yapıyorum. Ama şimdi burada dur. ---- Seni seviyorum! Şimdi git! İkimiz için yaşa! Ben olmasam bile ayakta dur! Sen güçlü bir kızsın! Sana inanıyorum! Şimdi git!