Dairelerine dönüp kapıyı kapattıktan sonra birbirlerine baktılar. Biraz yıpranmış gibilerdi.
"Banyo yapman lazım." Hinata gülümsedi.
"Senin de." Naruto da gülümsedi, artık gülümsemeye başlaması çok hoştu. "Önce sen yap. Ben biraz dinleneceğim."
"Tamam." Hinata cevapladıktan sonra ikisi de sandaletlerini çıkarıp halıyla kaplı zemine adımlarını attı, Naruto doğruca balkona giderken Hinata sandaletleri kenara koyup dolaba gitti ve toz pembe bir havlu ile birkaç giysi çıkarıp banyoya geçti.
Naruto ise balkona çıktığında, banyoya gidene kadar bütün hamlelerini izlemişti. Banyoya gittiğinde ise dışarı dönüp derin bir iç çekti ve balkon kenarına tutunup gökyüzünü izledi. Halen sabah olmamıştı, karanlık bir havaydı. Bütün ömrünü bir anda gözden geçirirken buldu kendini. Tehlike ancak yine de biraz mutluluk içinde geçen yıllarını, ailesini ve arkadaşlarını, eskiden nasıl birisi olduğunu hatırladı.
Yüzünde bir gülümseme belirdi, her şey yoluna giriyordu artık. Akio iyiydi, Obito da iyiydi ve onu affetmişti, Jiraiya dönmüştü, Hinata onu kabul etmişti.
Hinata... Her şeyi ona borçluydu, kendisini tekrar doğru yola koyan kişi oydu. Onu iyileştiren kişi.
Öte yandan, olanları ve Hinata'nın asıl kimliğini anımsadı. Bir Sürgün, Sürgünler ise yıllar önce yıkılan Hoshiokka'dan geliyordu. Yani Hinata'nın anayurdu. Akuonto Kralı Sarus yurtlarını elinden almıştı. Ve Danzo'nun Minato'dan çaldığı stratejileri uygulayarak, ki Minato çağın en büyük stratejisti olarak kabul edilen birisi. Bu durumda Konoha da suçluydu, ellerindeki güçlü taktikleri bir haine kaptırıp Sarus'a iletmesini önlemeliydiler, böylece Hoshiokka halen ayakta duruyor olabilirdi, ve halkı dağılmazdı.
Ayrıca, bunca yıldır yanlarında bir hain vardı, ailesini elinden alan kişi.
Sıkkın bir nefes verdi, durum çok karmaşık geliyordu, ve kötü.
"Canın sıkkın." Biraz sonra Hinata banyosunu yapmış, arkasından gelmişti ve bir elini endişeyle omzuna koyup hafifçe sıkmıştı, kolsuz beyaz bir tunik giyiyordu ve saçları nemliydi. Naruto derin bir nefes alıp elini tuttu ve omzundan indirdi, sonra ona döndü.
"Ülkenize olanlar için üzgünüm." Dürüstçe itiraf etti ve ellerini tuttu, yüzüne bakacak yüreği yoktu. "Ben..." Dudağını ısırdı, ne diyeceğini bilemiyordu.
"Senin bir suçun yok." Hinata hafifçe gülümseyip ellerini sıktı. "Onlarca yıl önceydi."
"Yine de..." Naruto gözlerine baktı. "Bu çok büyük bir suç. Bizim ülkemiz yüzünden oldu bunlar. Daha dikkatli olmalıydık."
Hinata bir şey demedi, yüzü düştü. Daha dikkatli olsalardı, şu anda kendi anayurdunda, öz ailesiyle birlikte olabilirdi. Mutlu bir hayat...
Ancak burada da mutluydu, her ne kadar öz ailesinin kimler olduğunu merak etse de, buradaki ailesi de iyi insanlardı, çok mutlu bir hayat geçiriyorlardı. Gerçi şimdi artık sarayda, onlarla beraber değil, ama yine de onlarla görüşebiliyor.
Ve Naruto, yeni hayatı. İyi birisiydi, başta ne kadar zalim olsa da artık kendini bulmuştu.
"Annem, babam," Naruto devam etti. "Topraklarınız, hepsi bir adam yüzünden gitti. Kalleş herif." Küfredip yere baktı. "Ulusumuzun utanç kaynağı."
"Bunları düşünme." Hinata mırıldanınca Naruto kaşlarını merakla çatıp ona baktı. "Zamanı geri saramazsın, yitip gidenleri geri getiremezsin." Baş parmaklarıyla Naruto'nun ellerinin tersini okşayıp hafifçe gülümsedi. "Ancak ileriyi değiştirebilirsin." İçinden geçeni söylemişti. Geçmiş değişmez, ama kötü geçmiş, kötü gelecek olacağı anlamına da gelmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kralla Bir Gece [NaruHina]
FanfictionZalim bir kral, batıya doğru bir sefere hazırlanıyor. Ve bunun için her şeyi feda edebilecek kadar soğukkanlı. Hatta sefer masraflarını karşılamak için, ülkesinde etrafa dağılmış olan bir halkı, paralarını almak için katledecek kadar acımasız. Sürgü...