"Bebeğin örnekleri ile Ozan Yılmaz'ın örnekleri %99.99 uyuşmaktadır."
Yazıyı okumamla kağıdı düşürmem bir oldu. Şimdi Müge'nin karnındaki bebek Ozan'dan mıydı ?
Kağıdı tekrar katlayıp cebime sıkıştırdım. Banyonun kapısını açtıktan sonra karşımda Müge'yi gördüm. "Sen beni mi bekliyordun ?" diye sordum. "Yeni gelmiştim" diyerek içeri girdi.
Hızlı adımlarla masaya doğru giderken herkes bana bakıyordu. Arkamdan Müge'nin "Çağla" diye bağırışıyla durdum.
Arkama baktığımda "Sen bir şey mi aldın banyodan ?" dedi. Ne dediğini anlamamış gibi yaptım. O sırada herkes yanımıza toplandı.
Ömer "Neler oluyor ?" diyince Müge "Bu banyodan özel eşyamı çalmış." dedi.
Hülya ve Ozan her şeyden habersiz olaya seyirci kalmışlardı. Hafiften Müge'ye yaklaşarak "Kendini yakıyorsun, bu kağıdı almadan evden çıkmam!" dedim.
Sessiz kalmayı tercih etti. O anda Ömer "Ne çalmış ki ? Hem niye çalsın ?" diye sordu Müge'ye.
Müge benim her şeyi öğrendiğimi anlayınca "Yanlış anlamışım galiba, özür dilerim Çağla." diyerek konuyu kapattı.
Herkes tekrar masa başına geçerken "Benim gitmem lazım, size iyi eğlenceler!" diyerek kimseye bir şey dedirtmeden apar topar evden çıktım. Çıkarken sadece Müge'nin asık suratına baktım.
Hızlı adımlarla yola çıkarak bir taksi çağırdım ve evin yolunu tuttum.
Eve girdiğimde hemen cebimden kağıdı çıkarmak istedim. Elimi cebime attığımda kağıttan eser yoktu. İyice yoklamaya başladım ama bir türlü bulamıyordum.
Kesinlikle Ömer ve Müge'nin evinde düşürmüştüm. Çünkü yola çıktığımdan beri üstümde mont vardı. Cebimden düşse bile monta takılırdı ama o evde üstümde kağıdın düşmesini engelleyecek bir şey yoktu.
O kağıdın Müge'nin eline geçmemesini umut ederek üstümdekileri çıkardım. O kağıt olmasa bile çektiğim fotoğraflar bana yeterdi.
.
.
.
Yeni gün, yeni umutlar! diyerek uyandım güne. Aslında yeni intikamlar mı demeliydim, sanki o daha yerindeydi.Yatağımın yanında duran annem ile çekildiğim son fotoğrafı yanıma aldım.
Banyoya doğru hızlı adımlarla giderken bir yandan fotoğrafa bakıyordum. Banyoya girdiğimde fotoğrafı aynaya yapıştırdım ve yüzümü yıkadım.
"Seni hiç unutmayacağım, anne!" diyerek banyodan çıktım.
Evden çıkarken karşımda polisleri gördüm.
"Merhaba, Çağla Kayazade bu evde mi oturuyor ?"
"Buyrun benim."
"Bizimle karakola kadar gelmeniz gerekecek, hakkınızda suç ihbarı var!"
"Ne hakkında ? Ben bir şey yapmadım."
"Karakolda her şeyi anlatacağız, lütfen zorluk çıkarmayın."
Bir şey demeden elime kelepçeyi taktılar ve beni karakola götürdüler.
Nezarethanenin önüne geldiğimizde "Hırsızlık ile suçlanıyorsunuz. Olayı kontrolümüz altına aldık. Şu anlık misafirimizsiniz."
Tüm gün sıkıcı bir şekilde bir o yana bir bu yana volta attım. İçimden oflayarak geçirdiğim dakikalar bir polisin gelmesiyle son buldu.
"Serbestsiniz, şikayetiniz geri çekildi."
Kapının açılmasıyla hemen el koyulan eşyalarımın yanına koştum. Ofisi aramaya koyuldum. Telefonu Mert açtı.
"Alo Mert, ben ofisin yakınındaki karakoldayım. Hemen buraya gelmen lazım." diyerek onu dinlemeden telefonu kapattım.
Birkaç dakika sonra karakolun girişinde Mert'i gördüm. Onu çağırmamın sebebi aklımdaki planı uygulamaktı. Mert ile polis kıyafeti giyip dosyaların bulunduğu odaya girip beni kimin şikayet ettiğini öğrenecektim.
Planımı Mert'e anlattıktan sonra hemen işe koyulduk. Mert polis kıyafetlerinin bulunduğu odanın önüne baktı. Kimsenin olmadığını görünce eliyle işaret yaptı.
Odanın yanına yavaş ve sessiz adımlarla giderken arkamızdan polisin seslendiğini duydum.
"Hey siz, o odanın önünde ne arıyorsunuz ?"
Hemen lafa atılarak "Tuvalete bakıyorduk." dedim.
Polis "Görmüyor musun ? Orası kıyafet odası." diyip bizi oradan uzaklaştırdı.
Planımız daha başlamadan suya düşmüştü. Kara kara düşünürken, Mert "Aklımda mükemmel bir plan var, benimle gelin lütfen." dedi.
Dosyaların bulunduğu odaya giderken Mert, planını anlattı.
Kapının önünde bir adam ve bir anahtar vardı. Polis kıyafetlerimiz olsa kolaylıkla girebilirdik fakat bu şekilde imkansızdı. Hemen planımızı devreye soktuk.
Adamın yanına gidip "Merhaba, şey ben arkadaşıma bakacaktım ama bir türlü bulamadım, yardım eder misiniz ?" dedim.
"Hapiste mi arkadaşın ?"
"Evet"
"Düz git, sola dön bulursun."
"Ama ben bulamam ki ne olur yardım etseniz?"
Ricamı kıramayıp benimle birlikte nezarethanenin yanına giderken Mert'e el işaretleri yaparak girmesini sağladım. Ben nezarethaneye giderken Mert, anahtarı alıp içeri girdi.
Nezarethanenin önüne geldiğimizde "Şey benim arkadaşım çıkmış heralde, kusura bakmayın sizde." dedim.
Bana tip tip bakarak oradan uzaklaştı.
Mert'in dosyadan beni kimin şikayet ettiğini bulduğunu umut ederek beklemeye koyuldum.
Az sonra Mert, elinde bir dosya ile yanıma geldi.
"Buyur dosya!" diyerek elime verdi.
Dosyayı hemen elime alarak incelemeye başladım. Ön sayfalad prosüdür kısımlarından oluşuyordu.
Birkaç sayfa geçtim ve önüme bir isim belirdi. "Müge Öztürk!"
- Bölümü nasıl buldunuz ? -
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Yalanlar
Mystery / ThrillerKüçük Yalanlarla dolu hayatlar... Yıllar önce yaşanan olaylardan sonra Çağla, tüm öfkesiyle intikam almak için geri dönüyor!