Sırayla baygın hâlde duran bedenlere bakarken polis sirenlerininde duyar oldum. Daha sonra arkamdan biri bağırdı. Arkama baktığımda hiç beklemediğim birini gördüm.
"Leyla! Leyla, senin ne işin var ?"
"S-sen katilsin! Hemde seri katil!"
"Bunları ben yapmadım. Hepsi birbirini vurdu."
Konuşmaya devam edecekken etrafımdaki alevlerin git gide çoğaldığını gördüm.
"Ne olur itfaiye çağır Leyla." diye bağırdım.
"Daha yeni geldim zaten. Ama gelir gelmez ambulansta olmak üzere hepsini çağırdım."
Ambulansın gelişini beklerken Leyla'ya baktım. Benim baktığımı fark edince anlamsızca oradan uzaklaştı.
Alevler daha fazla büyümeden itfaiye geldi. Alevler sönünce hepsi birlikte ambulansa bindirilip hastaneye götürüldü. Suçlu tamamen belli olmayınca olay, faili meçhul olarak kayıtlara geçti.
-Aradan aylar geçerken Leyla'nın evinin karşısında bir ev kiraladım. Hülya ve Ömer'de ardımdan benimle birlikte yan binamı satın almışlardı. Bu sırada Müge ve Ozan'dan kimsenin haberi yoktu.
'Home Office' tarzına geçip kiraladığım evde hastalarımı tedavi ediyordum. İş için iki odayı ayırmak hem koca evin boş kalmasını engelleyip hem işimin evimde olmasını sağladı.
Leyla'nın beni orada görmesinin ardından benimle iletişimini tamamen kesti. Birkaç kere balkondan onu görmem dışında sokakta bile karşılaşamıyorduk.
Derin bir nefes alıp çalan kapının dibine gittim. Her zamanki gibi bir hastanın gelmesini bekliyordum. Bir an kendi kendime duraksayıp bu saatte randevulu kimsenin olmadığını fark ettim.
Yavaşça kapıyı araladım.
"Hala!"
"Beni içeriye almayacak mısın ?"
"Tabii, içeriye gel. Buyur!"
Halam içeriye girerken onun büyük bir halter ağırlığındaki bavulunu içeriye almaya çalıştım.
Uzun süre ona boş boş bakınca "Adımı mı unuttun ? Hoşgeldin Sultan Hala!" der insan." dedi.
Acun gibi seni üç hayırla uğurlamak isterdim fakat halamsın ne yazık ki!
İsteksiz bir hoşgeldinle salonuma ağırladım.
Koltuğa oturur oturmaz koltuğun ayaklarından çatlama sesi geldi.
"Koltuk kırılacaktı hala! Biraz daha yavaş oturabilir misin ?"
"Biz büyüğümüzün yanında konuşmaya utanırdık. Şimdiki nesil çok bozuk."
"Neyse ki nefes alabiliyormuşsun, ona da şükür."
"Bana laf yetiştireceğine kahve yap. Yol yorgunuyum, hadi!"
Kahve yapmak için mutfağa giderken "İki şekerli olsun." dedi.
Hastalarıma sabır testi uygulamak için artık halamla baş başa bırakabilirdim.
Kahvenin olmasını beklerken camdan dışarı bakıyordum. Lüks bir arabadan güneş gözlüklü bir çift indi. Şoförleri arkalarından kapılarını kapattı.
Aynı anda gözlüklerini açınca şaşkınlığımdan önümde yanan kahvenin farkına bile varamamıştım. Müge ve Ozan tekrardan gelmişlerdi. Hemde Hülya ve Ömer'in evinin tam yanına!
Nelerin bizi bekleyeceğini tahmin ederken önümdeki hafif yanık kahveyi halama götürdüm.
13.Bölüm Sonu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Yalanlar
Mystery / ThrillerKüçük Yalanlarla dolu hayatlar... Yıllar önce yaşanan olaylardan sonra Çağla, tüm öfkesiyle intikam almak için geri dönüyor!