Acılar hiç yorulmaz mı..
***Zilan abisinin peşine taktığı korumalarla inmişti uçaktan, yoksa tek başına pencereden başını çıkarması mucize olurdu. Abisinin bu ani kararını kısaca Mardin'de Azat yakalanana kadar daha rahat olacağını söylemiş gerçekleri diline dökmemişti. Yoksa abisinin Mardine varmadan neler yapacağını bilmiyordu bile. En doğrusu bu olduğunu düşünüp tek başına gelmişti yarası kapanmadan. Fırat ile de öyle anlaşmış korumalar yanın da olduğu müddetçe bir sorun çıkmayacağına ikna etmişti. Yoksa onun da beraberinde gelmesine engel olamazdı.
Havaalanının kapısından dışarı çıkıp derin bi nefes çekti ciğerlerine buranın havası bu kadar temiz ve huzurluyken nasıl olurda tüm acıları topraklarına serebilirdi.
'Acımıydın, Yoksa töre mi diye düşündü Zilan. Daha fazla vakit kaybetmek istemedi yoksa burda durup saatlerce sorgulaya bilirdi dili olmayan şehri. Ya o nehirleri, uçurumları, kaç canı çekmişti içine. Kaç canı taşlarına vurup param parça etmişti
Zilan ciğerlerine yetmeyen nefesi tekrar soluyup. Onları bekleyen taksiye bindi. Düşünceler beynini yerken bilmediği tek şey ,onu başka bi araba da gözleyen gözlerdi.
Azat, Zilan kaçtıktan sonra her yeri aramış bulamamıştı. Olduğu benzin istasyonun da duraksamış gitmesinin daha iyi olduğunu düşünmüştü. O düşünmüştü ama yüreği işte ona söz geçiremiyor hakim olamıyordu.
Izdırıp bir gecede üzerine çökerken yutkunamıyor onunla olan en kötü anılarına bile hasret kalıyordu. İçinde ki sevda öyle büyüktü ki Azat'ı dahi boğuyordu. Karar vermişti kendini bir yerden atacak bu ızdıraba son vereceketi artık. Elinde ki silahı beline koyarken genç kızdan çoktan ümdini kesmiş ölüme gidecekti. Kafasına koymuştu çırpındıkça battığı yerde boğuluyordu artık son verecekti ama aşk bir yol daha çizmişti onlara.
Titreyen elleriyle arabasına doğru yürümeye başladı adam. Geri de kalanlara
"Aramayın artık geri dönüyoruz"
demiş ama adamının elinde ki telefonu uzatılmasıyla tüm planlar bozulmuştu."Efendim bunu görmelisiniz" Azat telefon da ki fotoğrafı göstermesiyle afallamıştı. Fotoğrafta Fırat ve Berzan yanyanaydı. Neler oluyordu böyle diye düşünürken cebinden telefonu çıkarıp en güvendiği adamını aramıştı. Elinde ki fotoğrafı hınçla yere atmış o gün akşama kadar tüm gerçekleri bizzat Vedat'ın ağzından öğrenmişti.
Çünkü Vedat'tan başka bir bağlantısı olamazdı bu adamla şuan evli olan kız kardeşiydi çünkü. Ama Vedat planının yavaş yavaş sonuna geliyordu. Kendi canını alanların bu adam sayesinde, canları olan Zilan'ı elinden alacaklardı ve acıları eşitlenip intikamın suları kuruyacak ama başka bir can! o kuruyan susuzlukta boğulacaktı. Günah bir kadının boynuna taht kurmaya devam edecek intikamın sonu acıları yeşertmeye devam edecekti.
Azat, gerçeğe her yaklaştığın da Vedat'a olan kini büyümüş ölüme getirene kadar dövmüştü her bir yumrukta Zilan'ın kokusu başka adama karıştığı için daha sert vurmuş ama öldürmemişti. Ölüm onun için kurtuluş olurdu. Korku ne bilmeyen gözler ölümü kurtuluş sayarlardı. Ağzından burnundan kan gelen adamın kafasını kaldırıp hala gözlerin de kaybolmayan o ruhsuz gözlere dikmişti gözlerini Azat.
Aldığı derin nefeslerle sakinleşmeye çalıştı. Ölüsünü bırak cesedini lime lime etse içinde ki ateş sönmezdi ama bu ona hediye olurdu. Daha fazla uzatmadı. Araların da küçük bir anlaşma yapmışlardı. Eğer anlaşmaya uymazsa bu sefer onun değil en değerli olan ablasından başlayacaktı can yakmaya.
Yarı baygın adamı gündüz vakti ara bir sokağın ortasına atmış arkalarına bakmadan uzaklaşmışlardı. Eğer acele edip biri bulursa yaşardı ama bulamazsa muhtemelen aldığı darbelerle ölebilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYLA (Töre)
Ficción GeneralTöreye kurban giden bir genç kız, Ona tutkulu bir adam. Peki.. Ya berdel bozulursa ----- Tüm haklar şahsıma aittir.. Kopyalamada gereken Yapılacaktır.. ~Kapak tasarımları yazara aittir~