22.Bölüm (d)

37.7K 1.4K 71
                                    

Acıları uykuya hapseden var. Acıyı uykusuzluğa hapsedende.

                            ****

Sabahın o cıvıldayın kuş sesleri ve güneşin odasını dolduran sıcak aydınlıgıyla, yorgun gözlerini açtı Ayla. Gözleri bir müddet bekledi kalkmaya takati yoktu belki de. Acıyı ince hissediyordu. Uyuyup uyanınca neden geçmiyordu. Unutması için sürekli uyuması mı lazımdı. Peki ya huzur, o neredeydi. Bu kadar muhtaçken nereye kaybolmuştu.

Derin bir nefes alıp yatağın başlığına yasladı bedenini. Gözlerini kapayıp ciğerlerine yetmeyen havayı soludu.  Dün olanlar aklına birer birer düşerken o yorgun gözlerini açmış, yutkunarak karnına kaydırmıştı. Kalbine giren acıyla dolan gözlerini elinin tersiyle silip hızla gözlerini karnından başka yöne çevirdi. Derin bir nefes almış önüne gelen saçlarını kulağının arkasına sıkıştırmıştı. Beyni o kadar doluydu ki tonlarca ağırlığını hissedebiliyordu. Daha nohut tanesi kadar olmayan bir bebek sırtına nasıl da tonlarca ağrı yüklemişti.

Gözleri yanın da uyuyan adama kaydığında nibu adamın onun dünyasını nasıl değiştirip önüne ne imkansızlıklar dizdigini düşündü.  Şimdi ise karnın da onun bebeğini taşıyordu. Onun olduğu kadar kendine de aitti o bebek onun içinde, onunla beslenip şekilleniyordu. Aslın da en çok Ayla'ya muhtaçtı. Karnın da olmasına rağmen onun sevgisine, mutluluğuna hatta onunla konuşmasına dahi muhtaçtı.

İşte bir anne Allahın izniyle bebeğinin her eksini tamamlayandı. Onun karnındayken şekillenir annesinden aldığı vitaminlerle bütün organları hayat bulurdu. Sonra o minicik gözlerini dünyaya açar ona  Allahın izniyle yaşam şansı veren annesini bir bebeğin gözüyle meleğine kavuşurdu.

Ömrü boyunca da bir çocuk her zaman annesine muhtaç yaşardı. Çünkü kimse onun gibi onu sevemeyecek onun gibi koruyamayacaktı. Annesi olmayan bir insan anne yokluğunu her zaman hissedecekti. Çünkü bir mücizeydi ve o kucağına alacağı minik bebek onun küçük mucizesi idi.

Ayla bunları bilmesede bebeğinin varlığını hissettikçe ona ne kadar bağlı olduğunu anlayacak onun sevgisini gözlerine kadar hissedecekti. Şuan herşey için çok erken ve hızlıydı.

Daha fazla düşünmeden yorgun bedenini kaldırıp banyoya girdi, elini yüzünü yıkayıp kendine gelmeye çalıştı. Başını çeşmeden kaldırdığın da Aynada yorgun ve ruhsuz yüzünü görmüştü. Gözleri tanıdık olmadığı yansımasına baktı bir süre.  Ne kadar da solmuştu yüzü gözlerin de ki o ışıkta yoktu artık. Hele şu gözlerinin altından gitmeyen morluklar. Nefes verip başını eğdi. Ellerini son kez yıkayıp önüne gelen saçlarını kulağının arkasına sıkıştırmıştı.

Düşünmek istemiyordu ama biliyordu eğer konaktakiler öğrenirse dillerinden düşürmeyecek bu gerçeği sürekli yüzüne vuracaklardı. Varlığına alışamadığı bir bebeği herkes rahatça diline döcebilecek onu daha öok sıkıntıya sokacaklardı. Çok istiyordu ayla.

Vakit kaybetmeden gardolabına giderek üzerine uygun bi elbise giyindi. Aklın da ki bebek onun nasıl düşüneceğini bile engelliyor gözünün önünden doktorun dedikleri gitmiyordu. Bu gidişle delirmezse iyiydi.

Başına başörtüsünü takıp oturduğu aynanın önünden kalktı. Baran hala uyuyordu. Oysa uyanması için bir cok seste çıkartmıştı. Kendiliğinden uyansa konuşması daha kolay olacaktı ama sanki gözlerini ısrarla daha cok kapıyordu. Bu bebeği şimdilik kimse bilsin istemiyordu Ayla. Dün kimseye söylememiş olduğunu temenni ederek yatağın başına kadar geldi.

"Baran ağa" demişti o Narin ve huzuru yayan sesiyle.

Baran bu sesi duymak için gözlerini açmamıştı. Sırf sabaha bu huzur bulduğu sesle uyanmak icin. O kadar sese uyanmaması mucize olurdu. Sadece onun uyandırmasını istemiş gözlerini açmamıştı. Mecbur olmadıkça ismini dahi söylemiyordu bu kadın, Ona cok uzaktı. fazla uzak, ama yaklaşmak için herşeyi yapmaya hazırdı artık bir bebekleri vardı. Araların da ki bağı kuvvetleştiren minik bir bebek. Daha fazla mücadele edip,karanlıkta kalmış bedenlerini aydınlağı .doyasıya tatmak için elinden geleni yapacaktı. Yapmalıydı...

AYLA (Töre)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin