Kırık kalplerin hikayesi kısa olur. Ne oldu derler “hiç” dersin, biter.
~~~~~~
Sabahın aydınlığına gömülmek istedinizmi. Yada pencereden içeri giren güneş ışığına hiç kin beslediğiniz oldumu. Yeni bi güne açılan gözlerinizden daha etrafa bakmaya doymadan damladımı göz yaşlarınız.Zilan şimdi bunların herbirini birbir yaşıyordu. Ne önünde durduğu kapıdan bir adım dışarı atabiliyor.Ne hayat bulduğu adam'a koşabiliyordu.
Küstürmüştü Azat onu hayata , yeni bir güne gözlerini açmasına dahi küstürmüştü. Nasıl ki bir papatya'yı koklamak için, hayat bulduğu topraktan koparır aldın Zilan'ı da hayat bulduğu adamdan..kocasından ayırmıştı Azat.
Ama Zilan'ın bilmedi birşey Azat'ın ona her baktığında güm güm atan kalbinin en güzel yeriydi. Aşktı adama o. Hayat bulduğu liman huzuru tattığı tek yerdi.
Azat bahçenin soğuk havasına aldırış etmeden incecik gömlegiyle ciğerine çekiyordu siğarasının dumanını.
O deliler gibi sevdiği kadını beklerken, o başkasında çiçek açmış, arkasında deli divane ,ona tutkun olan adamı gerisinde bırakmıştı.
Elinde biten sigayı atarken paketinde son kalan sigarasını yaktı. Zilan'ın başkasına gittiğini düşündükçe dumanını daha çok çekiyor masaya vumrugunu geçiriyordu.
Kim bir insana bu kadar tutkun olabilirdi ki. Şimdi herkesin sevgisi iki günlük iken. İşte Azat onu cennetten alıp cehenneme mahkum ediyordu.
Elinden gelse tutuklu olduğu kadının kokusunu burnuna ulaşan Fırat'ın canını almazmıydı. Alırdı. Gözünü dahi kırpmaz sırf o beynine kaydettiği kokuyu bile söker çıkartırdı .
Onu böylesine tutan.Fırat denen adama yaklaştırmayan tek kişi Zilan'dı.Töre yi çiğneyen Zilan Fırat'ın yok olduğunu öğrendiğinde kim bilir neleri göze alır da canını hiçe sayardı.
Azat bunları düşünerek paketinde ki son sigarasınıda bitirmiş ayağının altında biriken sigaraların arasına birini daha atıp çiğnemişti. Uzun uzun baktı ayağının altında çiğnediği sigaya
"Ne kadar çok benziyoruz" dedi
"Sen yanıp kül oluyorsun üstüne acımadan, yandığını bildikleri halde birde çiğneniyorsun" derin bi nefes alıp devam etti
"Bir insan için kül oluyorsun ama o başkasında hayat buluyor"demesiyle bi tekme atmıştı masanın ayağına .
Dilinden dökülenler bi sigaraya dert anlatış değildi. Aksine yanan yüreği, küllerini döküyordu diline. Eğer Zilan'ın, bahçesinde oturduğu evde olmadığını bilse kim bilir yandığı yüreğiyle kimleri ateşe verirdi. Yandığı kadar acımaz yakardı önüne geleni.
Oturduğu sandalyeyi kenara savurarak kalktı. Eve doğru başını kaldırıp Zilan'ın odasına gözlerini dikmişti.
"Ömür boyu Zilan ,eğer ömrüm burda seni beklemekle geçse de seni bekleyen ben olacağım ama bundan sonra asla!... Asla başkasına gitmene izin vermeyeceğim! Eger ki seni takip ettirseydim şimdi o Fırat itiyle dahi uğramış olmazdım. Benim tek suçum seni beklemek oldu. Sen başka sulara kapılırken! '
Yürek sızısı, acıdır. Gözlerinde ki yaşları kurutur. Eğer bir kere gerçekten seversen birini onun gülümlemesinde o kısılan gözlerinde dahi yüzünde senin bile farketmediğin gülümsemeler varolur.
Eğer sol yanında taşıdığın kalbin bir kere, başka bir insan için farklı atarsa unutursun geçmişi ,geleceği onunla yaşayacağın hayalleri serersin önüne .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYLA (Töre)
Fiksi UmumTöreye kurban giden bir genç kız, Ona tutkulu bir adam. Peki.. Ya berdel bozulursa ----- Tüm haklar şahsıma aittir.. Kopyalamada gereken Yapılacaktır.. ~Kapak tasarımları yazara aittir~