Bölüm 29

42 4 0
                                    

Mike balkondan Şehiri Arina ile birlikte izliyordu.

Şehirde verdiği emirlerle birlikte şu an heryerde inşaat vardı. Bu inşaatlarda ise şehrin hepsi ve dışarıdan gelen işçiler çalışıyordu.

Şehir halkı ve işçiler bu durumdan oldukça memnundu, sonuçta yaşadıkları şehir gelişecekti daha da önemlisi zaten haklarını fazlasıyla alıyorlardı.

Mike ve Arina şehri izlerken birden Arina'nın burnuna beyaz bir kar tanesi düştü, sanki diğer kar taneleri de bu durumu bekliyormuş gibi hızla yeryüzüne aşık olmuş gibi ilerleyerek en son muhteşem aşklarına kavuştular.

"Sanırım bu soğuklar halkı biraz kötü etkileyecek"

Arina başını kocasının omzuna koydu ve gülümseyerek

"Ben Lilith'le konuştum, büyük bir araziye sen gelmeden fidanlar dikilmiş ve kısa sürede onlar ağaç olmuş, bu ağaçlar halka yakacak olarak dağıtılıyormuş.

Her kesilen ağaçtan sonra yerine fidan dikiliyormuş. Zaten odun stoğu da halkı 3 ay idare edecek düzeydeymiş.

Bu yüzden sen bunu kafana takma bitanem"

Mike şaşkınlıkla karısına baktı. O daha söylemeden herşey birden hallolmuştu.

O anda Mike'ın aklına 2 yıl önce okuduğu bir kitabın ilk sayfasındakiler geldi

EN TEHLİKELİ VARLIK KADINDIR!!

Mike bu sözün doğru olduğunu yavaş yavaş anlıyordu. Bu kadar yeter diye düşündü ve anın tadını çıkarmaya başladı.

Uzun bir süre geçmeden ise Leo balkona geldi ve konuştu

"Efendim ordumuza gelen 10 bin acemi asker var."

Mike arkasına döndü

"Yalnızken bana efendim demene gerek yok dostum"

Leo gülümsedi

"Dostum peki acemiler ne olacak?"

Mike'ın cevabı zaten hazırdı

"4 orduya eşit bir şekilde dağıtın.

Eğitimlerinin sıkı olmasını istiyorum. Yakında savaş kapımıza kadar gelecek dostum"

Leo başını salladı ve odadan ayrıldıktan sonra Lilith geldi

"Efendim 2 tane yeni maden yatağı bulundu, biri bronz diğeri demir

Efendim birde bulduğumuz bronz madeni nadirdir. Ordaki bronzlar demirden daha sert"

Mike şu an mutluluktan ölecekti, demirden daha sert olan bronzlar zor bulunurdu. Kılıç, kalkan, bıçak ve çekiçler, mutfak malzemeleri, süslemeler ve daha sayılamayan birçok şey bronzdan yapılmaktaydı.

Ama asıl mesele bu değildi, asıl mesele bronzun dünyada çok nadir bulunmasıydı, bu yüzden fiyatıda astronomik fiyatları bulabiliyordu.

"Hemen madenlerde hazırlık yapın, şehirin imarı bitince madenlere yeni işçiler alın"

Lilith başını salladıktan sonra odadan ayrıldı. Mike ise yapacağı silahları ve kazanacağı paraları düşünüyordu.

*************************

Başkent Pora şehrinde ise kral taht odasında Ruti krallığı elçisini bekliyordu.

Artık savaşı mecbur başlatmak zorunda kalacağım sanırım diye düşündü. Zaten zamanı gelmişti, duğünden nerdeyse 1 yıl geçmişti. Aldığı bilgilere göreyse Urun şehri dünyanın en büyük şehirlerinden biri belkide en büyük ve en gelişmiş şehri olmuştu.

Mike ise ordu sayısını 28 bine kadar çıkarmış ve hepsini zorlu bir eğitimden geçirmişti.

Şehirinin sınırlarını ise daha da genişletmiş ve yeni insanlara kucak açmıştı. Pora artık gözle görülür bir şekilde gelişiyordu, bunun en önemli sebebi ise Mike'tı elbette.

Eskiden 100 altın vergi gönderirken şimdi 1000 altın yani 1 elmas gönderiyordu ki bu bile inanılmazdı.

Kral bu parayla önce orduyu geliştimiş ardından iş imkanları sağlayarak hazinesini daha da büyültmüştü.

Krallığın tüm yollarını bile düzelttirmişti hatta Mike'ın fikriyle kendi krallıklarından geçen oldukça iyi korunan bir ticaret yolu açmışlardı, bu yol ise kendilerinden başlayıp tüm dünyayı dolaşıyordu, işte bu yüzden her kervandan 100 altın alıyorlardı, bu da krallığa en büyük yatırım getiren şey olmuştu.

Tahtında otururken içeri oldukça pahalı kıyafetler giymiş birisi girdi. Kral askeri görünce çoktan gösteriş için böyle birşeyi giydiğini anlamıştı

"Kral Tarvi'nin selamını getirdim!"

Jeff başıyla onayladıktan sonra elçi konuşmaya başladı

"Söyleyeceklerimin hepsi kralın ağzından bizzat size iletilmiş şeydir;

Yüce kralımız Tarvi sizden Urun şehirini hediye olarak istiyor!!!"

Kralın arkasında bulunan askerler ileri atılacağı sırada Jeff onları elleriyle durdurdu ve elçiye bakarak konuştu

"Kralına söyle onun için ordumla geleceğim!!!"

Elçi başını salladı ve odadan bir hışımla ayrıldı.

"Hemen Mike'a mektup yazın, ordusuyla beraber Kuvam şehirini kuşatsınlar ve krallığımıza katsınlar"

Asker başını salladı ve hemen odadan ayrıldı.

Bu sırada Mike ise ordusunu savaşa hazırlıyordu.

Şehirini yeniden oluşturmuş, madenler açmış, demirciler kurmuş, en önemlisi ise casus teşkilatı kurmuştu ki bu da krallıktan haberlerin bir haftada kendisine gelmesini sağlıyordu.

Bunun yanı sıra halktan suçişleyenleri yargılaması için mahkemeler kurmuştu, bu mahkemeler anlaşmayan 2 kişinin sorununuda çözüyordu.

Birde su kanalı projesi yapılmıştı, şu an şehire yer altından demir borularla döşenmiş bir hattan su sürekli geliyordu, o yüzden bir kuşatmada su sorunları yoktu.

Mike ordusunun iyi durumda olduğunu görünce hemen casusların Lideri yaptığı Merlin isimli adamın yanına gitti ve konuştu

"Kuvam şehirine casus gönderin ve bana şehirle ilgili herşeyi anlatacak kadar bilgi öğrensin"

Merlin başını salladı ve gözden kayboldu.

Mike uzaklara daldı, şu an şehirin en yükseğinde olmasına rağmen uzaklarda biten surları zorlukla görebiliyordu.

Mike en dış surları yaparlarken planı birden değiştirmiş ve herkesin daha kalın ve dayanıklı yapmasını istemişti.

Mike'ın isteği üzerineyse surlar inanılmaz bir kalınlıkta olmuştu. Birde Mike istediği için surlara aralıklarla hepsine de kuleler yapılmıştı. Böylece okçuların menzili artacaktı.

Mike şehiri iyi yönettiğini biliyordu, bu yüzden savaşa gideceğini duyan halk oldukça üzülecekti ama böyle olması gerekiyordu

"Leo kraldan emir gelir gelmez harekete geçeceğiz, o yüzden güzegahı erzağı içkiyi bol al, sonuçta kuşatma savaşı.

Birde kuşatma malzemesi yapmak için ustaları da sefere götüreceğiz"

Ölüm Yolu: BAŞLANGIÇHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin