Bölüm 20

42 5 0
                                    

Şehir muhteşem bir yenilenmeden geçiyordu, herkes bir işle uğraşıyor ve elbirliğiyle çalışıyorlardı. Şehrin içindeki ve dışındaki evler onarılmış, yollarda tamamen yenilenmişti. Şu an ise surlar bitmek üzereydi.

Mike sarayda taht odasında düşüncelerle boğuşuyordu, şehri nasıl kalkındıracağını hergün saatlerce düşünüyor ve planlar yapıyordu. Düşünmediği zamanlarda ise kitap okuyordu. Hatta bir hobi bile edinmişti, o da şiir yazmaktı.

Mike geceleri kağıt ve kalem alarak balkona çıkıyor ve içinden neyle ilgili bir şiir geçerse hiç düşünmeden kağıdı karalıyordu. En son ise ortaya şaheser çıkarıyordu.

Mike yine tahtında oturup şehri kalkındırma planları yaparken içeriye Rick girdi ve saygıyla konuşmaya başladı

"Efendim kral tarafından bir elçi gönderilmiş"

Mike hemen ayağa kalkarak konuştu

"Çabuk içeri alın"

Rick kapıdan tekrar çıktı ve o içeri girmeden içeri tam teçhizatlı bir asker girdi.

Asker Mike'a başıyla selam verdi ve belinden narin bir şekilde mühürlü bir mektup çıkardı.

"Efendim bu kraldan gelen mektup. Birde size prenses Arina'dan bir mektup gönderildi"

Mike mühürlü mektubu alırken elçi belinden sade bir kağıt parçası çıkardı ve onuda Mike'a uzattı.

Mike diğer mektubuda alınca konuştu

"Sen gidip dinlenebilirsin"

Elçi tekrar selam verdikten sonra hızla odadan çıktı. Mike'sa elçi daha odadan çıkmadan kralın mektubunu bitirmişti.

Hemen bağırarak konuştu

"Troy buraya gel"

Yapılı biris kapıdan girip içeri girdi ve saygısını gösterdi

"Wedsa krallığıyla ticaret antlaşması yapılmış. Bizden yüklü bir miktarda zırh ve silah istiyorlar.

Hemen depolanan zırh ve silahları çıkarıp kervanlara yükleyin, korunması en üst düzeyde olsun.

Bu işten yüklü miktarda para alacağız"

Karşısındaki adam hemen başını eğerek gözden kayboldu.

Mike ise içerde mutlulukla dolanıyordu çünkü para çok önemliydi zira para demek asker demekti, para demek büyük ve refah bir şehir demekti, para demek mutluluk demekti.

Mike'ta bu yüzden paraya önem veriyordu, hazinesi nerdeyse suyunu çekmişti. 100 altını kalmıştı ve bu miktar onlara yetmezdi. Mike şehrini başkentten bile önemli ve büyük yapmak istiyordu.

Düşünmeyi bir kenara bakınca Arina'nın mektubunu gülümseyerek açtı.

Mektubu hızla okuyan Mike'ın kalbine bir sıcaklık yayıldı. Arina kısaca mektupta babasının ikisinin görüşmesine izin verdiği ve onu çok özlediği yazıyordu.

Mike hemen eline bir kağıt ve kalem alarak işleri yoluna koyduğunda birkaç günlük bir ziyaret gerçekleştireceğini belirtti ve en sona ise seni çok özledim yazdı.

Krala ise cevabı kısa ve netti bu antlaşmayı en iyi şekilde kullanacağını yazmış ve mührünü basmıştı.

Mike'ın aklına savaş zamanları geldi ve savaş neden oluyor diye düşünürken aklına bir şiir gelince hemen kağıdını ve kalemini alarak balkonda şiirini yazmaya başladı.

Uzun bir uğraş sonucu yanındaki bir tomar kağıtla sonunda şiirini bitirmiş ve son kez okuyordu;

"Savaş çıkmıştı
Orduya aldılar onu
Kılıç verdiler
Kalkan verdiler
Bıçak verdiler
Zırh verdiler
Yay ve ok verdiler
Tanımadığı adını bilmediği
Bütün gereçleri verdiler
Dağ başında gözcüydü o
Aşağıda ırmak sanki bir gelin
Sanki bir kuş - yeryüzünde akan bir kuş Orman koyu yeşil - yeşil - açık yeşil
Sanki bilgeler arası çağsal toplantı
Ki mavi söylencelere benzemektedir
Yarısı görünen göl İşte başaklar sallana sallana
Sürekli yenilemekte evrensel bir devinim Hepsi bir severlik içinde sessiz
Ötelere ulaşmaktadırlar kendi varlıklarından Baktı yeni er üstüne başına mırıldandı:
Peki niye Bunca güzelliklere karşı Böylesine çirkin giyinmek ?"

Mike kağıdı özenle sanki narin, dokunsa kırılacakmış gibi güzelce tuttu. Kağıdı üst üste onlarca kağıdın en üstüne koydu ve tekrar tahtına oturdu.

Daha fazla oturamayacağını düşününce hemen ayağa kalktı ve inşaatı kontrol etmek için surlara doğru ilerledi. Arkasında ise Rick ve 2 muhafız onu takip ediyordu.

Mike'ı gören halk hemen ona selam veriyor ve saygılarını belirtiyorlardı. Mike'ta hepsine tek tek selam vererek dolaşıyordu. Surların sonunu gören Mike akşama nerdeyse biteceğini anlamıştı, o yüzden tüm işçileri tebrik ederek kışlaya doğru ilerledi.

Kışlaya girdiğinde kimsenin olmadığını gördü ve bu durumu garipsedi ama arkasından gelen sesle mutlu olmadım dese yalan olurdu

"Hoşgeldin dostum"

Leo ve prens aynı anda konuşmuşlardı

"Ben sizi ziyaret etmeye geliyorum siz yoksunuz"

Leo kahkaha atarken konuştu

"Doatum hepimiz avdaydık, şehiri kalkındırmak için senin kadar bizde çalışıyoruz."

Mike ikiliye sarıldıktan sonra konuştu

"Teşekkürler"

Prens gülümseyerek konuştu

"Eee sen peki sabaha kadar plan kirmaktan başka ne yapıyorsun?"

Mike gerçektende hiç uyumazdı, sadece 1 saat gözlerini dinlendirir sonra tekrar plan kurardı. Hiç uyumadığından dolayı göz altları şişmiş ve morarmıştı.

Ama burda geçirdiği 3 ay ona birçok şey katmış ve oldukça fazla tecrübe edinmişti. Ona bakan biri sanki 60 yaşındaki birine bakıyor gibi hissediyordu çünkü bakışlarında bilgelik vardı, hem de komutan olduğu için oldukça ağırbaşlı olmuştu.

Leo ve prens onun eski halini bilmeseler hayatta onun Mike olduğuna inanmazlardı ama şimdi o eski çocuksu genç gitmiş ve onun yerine dük Mike gelmişti.

Leo ve prens Mike'ın bu kadar yoğun çalıştığını görünce kendilerinden utanıyorlardı, sonuçta Mike bu şehir için uğraşıyordu ama kendileri kışlada uyukluyordu, bunun oldukça zoruna gittiğini düşünen ikili her askere talim yaptırmaya başlamış ve hayvanların soyunu tüketmeden avlanmaya göndermişlerdi. Bu sayede ordu hem tecrübe kazanıyor hem de şehire katkı sağlıyorlardı.

Etler halka dağıtılıyordu, kürkler ise kılıçlarla ve zırhlarla beraber kervanlara yüklenmek için hazır bekliyordu.

"Şiir falan yazıyorum da bırakın şimdi bunu.

Pora ve Wedsa ticaret antlaşması yaptı, bu ençok bize yarayacak. Oldukça fazla zırh ve silah istemişler birde kürk istemişler ki siz zaten kürk işini halletmişsiniz.

Yarın sabah burdan oldukça büyük bir kervan hareket edecek, o kervanı ne olursa olsun koruyun. O bizim herşeyimiz"

Prens ve Leo kafalarını sallayınca Mike tekrar ikisine sarılarak veda etti ve saraya gidip biraz uyumak istedi.

Bunuda emir erine söyledikten sonra mektupları elçiye vermesi için Troy'a verdikten sonra önemli birşey olmayınca beni rahatsız etmeyin diyip uzun zamandır hasret kaldığı yatağına uzandı ve birkaç saniyede uykuya dalmıştı bile.

Ölüm Yolu: BAŞLANGIÇHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin