Mike içinden gülmeye başladı. Bir korkak eğer savaşta bağırıyor ve kendine cesaret vermeye çalışıyorsa mutlaka o yenilirdi.
Bunu ustası öğretmişti, her ne kadar bir yılda pek birşey öğretmemiş olsa da şu 2 günde ona bayağı bir şey öğretmişti.
Babası ona zorlukla okuma yazma öğretmişti, Mike zaten heceleyerek okur ve konuşmasına yansırdı ama şimdi o kadar çok kitap okumuştu ki hem inanilmaz hızlı okuyordu kitabı hem de konuşması daha anlaşılır ve otoriter olmuştu. Bunu kendisi farketmese bile etrafındaki herkes farketmişti.
Mike kendisinin beline doğru gelen kılıcı bileğini bükerek kılıcıyla karşıladı.
Kılıçlar buluşur buluşmaz bileğini çevirdi ve rakibinin kılıcının savrulmasını sağladı.
Rakibini şu an istese öldürebilirdi ama Mike sakince konuştu
"Kılıcını al ve tekrar saldır"
Sesi o kadar durgundu ki sanki dalgasız bir denize benziyordu. Sesi Pürüssüz, net ve tiksinircesine çıkmıştı ama gayette sakindi.
Rakibi ise bunu aşağılama olarak algılamış ve kılıcını almayarak direkt olarak yumruklarıyla hücuma geçmişti.
Mike hemen kılıcı atarak rakibinin yaklaşmasını bekledi. Rakibi iyice yaklaşınca çenesine bir yumruk salladı, Mike'ta ustasından öğrendiği taktiği yaparak rakibinin ek yerine vurarak onu savunmasız bırakır bırakmaz suratına yumruğunu geçirip rakibinin sendelemesini sağladı ve beklemeden çelme takarak yere düşürdü ve arkasını dönerek Mordor'un yanındaki yerine geçti.
"Neyse bugün sizi ağırlamak bir şerefti. Yarın şehrinize gidersiniz"
Kralın sesi alay edercesine çıkmıştı. Odada bu sesi duyan kimse birşey diyememişti ama Mirchoud dahil tüm ailesinin sinirlendiği açıkça belli oluyordu. Mirchoud sanki şansını bir kez daha denemek istiyor gibi gözüküyordu
"Kralım kusuruma bakmayın ama prenses için en uygun talip biziz.
Tamam prensesi bize vermeyeceksenizde buna rağzıyız ama oğlumdan başka kim onun eşi olabilirki?"
Sesi tüm odada yankılandığında Mike'ın beklemediği birşey oldu
"Kızımın kiminle evlendireceğimi sana soracak değilim!
Ben kızımı güçlü biriyle evlendirmek istiyorum! Senin oğlun olacak o gerizekalı"
Son sözleriyle Edgar'ı göstermişti
"Hiçbirşey bilmiyor. Kızımı dahil koruyamaz!!
Şimdi gidin ve dinlenin yarın şehrinize dönüyorsunuz!!!"
Kimse kraldan böyle bir çıkış beklemiyordu ama Mirchoud dahil herkes kralın haklı olduğunu kabul etmişti.
Oda boşalınca Mordor güleryüzle çırağına döndü
"Çok kolay bir galibiyet kazandın!
Şimdi odana git ve yönetimle ilgili kitaplar oku!"
Mike itiraz etmeden hemen odadan çıktı.
O odadan çıkınca kral ve Mordor kahkalar atıyordu
"Çok güzel dövdü be hahahahaha"
Mordor kahkahayla konuşurken sesi gökgürültüsü gibi çıkıyordu.
"Ne yalan söyliyim zevk aldım bende açıkçası hahahahaha"
Kral konuştuktan sonra kahkahayı kesti ve Mordor'a merakla soru sordu
"Mike bir asker olacak, neden yönetim konusunda onu geliştiriyorsun?"
Mordor'da gülmeyi kesip ciddi bir ifade takındı ve soruyu hemen cevapladı
"Ben Mike'ı her konuda mükemmel yapmak istiyorum. Hem kralım Mike zaten düklerden daha bilgili şehri yönetmek konusunda. Oldukça fazla kitap okudu ama tek bir eksiği var o da tecrübe.
Bende düşündüm ki ona tecrübe kazandırmak için Urun şehrine geçici yönetici yapalım ve emrine 2 bin asker verelim. Böylece hem küçük bir ordu yönetmiş olur hem de bir şehri yöneterek tecrübe kazanır"
Kral elini çenesine koyarak düşünmeye başladı.
Aslında Mordor'un isteği çok güzeldi, o hem asker hem de devlet adamı olacak böylece ondan sonra kral olacak kişiye müthiş bir destek verecekti. Kısaca Robert'in akıl hocası olacaktı, zaten ikiside kardeş gibiydi ve bu saatten sonra ayrılmaları imkansızdı o yüzden bu teklifi kabul etmeye karar verdi.
"Mike ne zamana hazır olur?"
Mordor gülümseyerek kralın sorusunu cevapladı
"3 güne hazır olur kralım"
Mordor gayet saygılı bir şekilde konuşmuştu. Aslında kralla yalnız kaldıklarında ikiliyi biri görse sanki kral ve başgeneral değilde iki kardeş olduklarını düşünürlerdi.
"O zaman Mike 3 gün sonra Urun şehrine gidecek ama yanında prens ve en sevdiği arkadaşı Leo'da olacak.
Bakalım yapışık 3'lü ler neler yapabilecek hahahahahah"
Kralın gür kahkasıyla Mordor'da kahkaha atmaya başladı.
Prenses ise kenarda mutluluktan hiçbirini duymuyordu. Ziyafette bilerek Edgar'la yakınlaşmıştı, Mike'ın kendisini sevdiğini biliyordu ama onu koruyup kollayacak kadar seviyormuydu bunu denemek istemişti.
O Edgar'la konuşurken Mike'ın sinirden kıpkırmızı olduğunu görünce mutlu olmuştu, en azından kendiaini seviyordu ama daha sonra generalin kızıyla konuşmaya başlamıştı ki buda prensesi oldukça sinir etmişti.
Daha sonra neden onu kıskandığını düşünmüş ve kendisine kızarak Edgar'la dans etmişti.
Mike'ın balkona çıktığını görünce o da hemen Edgar'la balkona çıkmıştı.
Mike'ın dolunaya bakarak içki içen halini görünce yakışıklılığını kabul etmişti.
Tam o anda Edgar Mike'ı kışkırtmaya başlamıştı. Prenses ise sırf kendisine güçlü görünmek için bunu yaptığını anlamış ama birşey dememişti.
Edgar Mike'ı kışkırtmaya devam ediyordu ama Mike sadece içki içiyor ve hiç oralı olmuyordu.
En son öfkelenmiş olacakki arkasını döndü ve biraz atıştı. Edgar ise lafları kendine yedirememiş ve atağa geçmişti.
Mike sadece bir yumrukla Edgar'ı yıkınca yanına bir altın fırlatmıştı ve tekrar ziyafete gitmişti. Prenses ise ona hayranlıkla arkasından bakmıştı sadece.
Prenses bunları düşünürken Mike odasında yönetimle ilgili kitabın ilk sayfasını çevirmiş ve büyük harflerle şu yazıyı okumuştu
"DÜNYADAKI EN TEHLİKELİ VARLIK KADINDIR!!!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölüm Yolu: BAŞLANGIÇ
Ficción históricaHey yabancı hemen gitme gel biraz bekle. Şimdi sana soruyorum; koyde doğmuş bir cocuk ne kadar yükselebilir sence? Ya da şöyle soriyim; devletine ne verebilirsin yabancı ? Iste ben devletime hayatımı adadim ve en yükseğe çıkması için çabaladım hem d...