13. Bölüm

120K 7.5K 1.8K
                                    

Fatih'in maçolukta, odunlukta, efendime söyliim toksik erkeklikte zirve yaptığı bölüme hoş geldiniz ahfkjshkdfj

Linçlerde elinizi korkak alıştırmayın, bu gözler neler gördü (bkz. eski yorumlar),  bu bölümü atlatınca karada ölüm yok :D 


Temizlik kısmı olmasa, bizde toplanan altın günleri favorimdi; bu kadar çok çeşit pasta böreği altı aydan önce bir daha kolay kolay bir arada göremezdim.

Teyzeleri çaylama turuna çıkmadığım müddetçe oturduğum yerde yiyeceklere yumulmuşken fonda da mahalle gündemine dair son dakika gelişmeleri akıştaydı.

Normalde çok ilgilendiğim şeyler olmasa da yemek eşliğinde iyi gidiyordu.

Hangi komşunun amca kızı kocaya kaçmış, kimin damadı paraları batırmış, kimin kaynanası da pek fenaymış hepsi bir bir masaya yatırılıp enine boyuna irdeleniyordu.

Hep bedava hayat dersiydi bunlar işte.

Bir cumartesi öğleden sonrası daha ne kadar verimli geçebilirdi ki?

Dibini sıyırdığım derin kısır kasesini bir kenara bırakıp tünediğim sandalyeye yaslandım iyice. Mide fesatına iki kurabiye filan kalmıştı tahminen.

Orta sehpanın üzerinde duran kayık tabaktaki o iki kurabiyeyi gözüme kestirmiştim ki Selin göz ucuyla bir masaya bıraktığım kısır kasesine bir bana baktı. "Maşallahın var bugün."

"Sabahtan beri temizlik yaptırıyor annem. Kahvaltıyı geçiştirince böyle oluyor. Acıkmışım."

O sırada teyzeler arası konu yön değiştirmiş, Zeliha Abla'ya ve boşanma davasına gelmişti.

Adını sürekli unuttuğum, az rastlanan bir biçimde zayıf ve uzun, ama tabii ki çok bilmiş teyzelerden biri -o kısım az rastlanan teyze özelliklerinden değildi- atladı konuya. "Tek celsede biter o iş. Benim görücem de öyle bir çırpıda boşanıverdi, ne olduğunu anlayamadık."

Münevver Nine derin bir iç çekti. "Bir de erkek evin direği dersin. Bazılarının varlığındansa yokluğu daha hayırlı oluyor."

Hayriye Teyze elini denizde balık çok gibilerinden salladı. "Hiç üzülme sen Zeliha. Genç kadınsın. Maşallah yüzüne de bakılıyor. Daha kimler çıkar karşına hayırlısıyla."

"Yok Hayriye Teyze, benim için bundan böyle hayatta bir tek çocuklarım var. İstemem koca moca."

"Kızın ağzı yandı tabii bir kere. Kolay değil," dedi bir başka adını unuttuğum teyze.

"Uzaklaştırma emri de çıkmış değil mi?" diye sordu Cemile Teyze.

Zeliha Abla başını salladı. "Allah razı olsun Hüseyin Abi'den. Çıkarttı sağ olsun."

Gündem anında tekrar yön değiştirdi.

Cemile Teyze, yanında oturan Birsen Teyze'yi dürttü. "Sen de oğlanı evlendiriyormuşsun, Birsen. Hayırlı olsun."

Kulaktan kulağa oyunu gibi bir şeydi bu.

Kız arkadaşı anlatıla anlatıla düğün yapılacağa evrilmişti.

Birsen Teyze'nin yarasına tuz basmıştı Cemile Teyze. "Aman yok be Cemile Abla. Ne evlenmesi? Benim haberim bile yok. Fatih'e de sordum, yok diyor." Nedense korkutucu bir şekilde gözleri beni buldu. "Kızım sen bilirsin, nedir bu Fatih'in mevzusu? Ben sıkıştırdım ağzından laf alamadım. Yok diyor başka bir şey demiyor."

Bilseydim ben bunun böyle olacağını...

Altın günleri favorim mi demiştim az önce?

Allah'tan yiyeceğimi yemiştim.

Esnaf İşi Aşk (I-II-III)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin