14. Bölüm

117K 7.2K 1.7K
                                    

Canlarım merhaba, Bursa'da zaman biraz farklı akıyor. Geldiğimden beri paralel evrende gibiyim :') Son bölümü paylaştığımdan beri ilk kez Wattpad'e girdim, o derece başka bir yerde başka başka işlerle iştigalim shdjfhsjh

Üstünkörü gördüm. Az biraz çemkirenler olmuş ben yokken :D Tek bir tuşa basıp hazır olan bölümü paylaşmıyorum (milyon kere söylemiş olabilir miyim? olabilirim).

Paylaştığım bölümlere paralel, okuyorum, kaynak topluyorum ve kitap için hazırlık yapıyorum (daha önce neden taksit taksit bölüm paylaştığımı açıklamıştım - okumadan çemkirdiyseniz bakabilirsiniz shkshk). Şirket Oyunları'nda da göreceğiniz üzere okuduğunuz hikayenin birkaç level üstünü okumanız için çabam. O yüzden sizden de fikirlerinizi yazmanızı rica ettim - o yüzden bölümleri birden boca etmiyorum ki insanlar benimle yorumlarını sindire sindire paylaşabilsin, ben de çalışmalarımı yapayım.

Tek üzüntüm ailemin içinde bulunduğu durum yüzünden bu söylediğim işi söylediğimin aksine 4-5 günde değil de 6-7(-8) günde becerebiliyorum.

Ayrıca bölümleri birden boca ettiğim takdirde 3. KİTAP NERDEE PİS KÖLE?? YÜZ YIL OLDUU!! YAŞLANDIIIK!!! çemkirişleri de katlanarak çoğalacaktır - bu gerçeği bilmiyormuşuz gibi davranmayalım lütfen skfhksjhf

İyi haber perşembe Berlin'e dönücem, biraz kendime geleceğimi umuyorum. Döndükten sonra yorumlarınızla birlikte her şeyi toparlayıp ilk kitabı basıma hazırlamaya da başlıyorum.

Yazarlık kariyerim adına ilk adımı atmam çok zor oldu ama gerisi çorap söküğü gibi gelebilir tarzı hislerim var, inşallah doğru çıkar adjkaldj :D

Biliyorum hepsi sevgiden ama lütfen her halükarda komple okuyacağınız bir hikaye için strese girmeyin, girdirtmeyin :') Kaçmıyorum buradayım. 60 yaşına da gelsem bu hikayeyi bitiricem (ölmez sağ kalırsam yani hskfhjsk) - hayatımın amacı ve sorumluluğu oldu yemin ederim.

Öptüm.







Birsen Hanım, elinden poşetleri alırken sokak kapısında duran oğlunu onaylamayan gözlerle tepeden tırnağa süzdü. "Oğlum şahtın şahbaz oldun."

Fatih canından bezmiş "Ne diyorsun anne?" diye sordu cevabı çok da merak etmeyerek.

"Üzerindeki tişörtten yer bezi yapmam diyorum, Fatih."

"Yapma zaten, giyiyorum ben onu."

"Kürşatlar'a mı gidiyorsun?"

"Evet."

"Oyun mu oynayacaksınız yine?" diye sordu yine eleştiren bir tonla.

"Evet. Gece de maç var."

"Oğlum ne zaman büyüyeceksiniz siz? Sen sabah akşam oyun oynarsan, sürekli maç izlersen hangi kız bakacak sana?"

Mevzu bir şekilde hep ama hep aynı yere bağlanıyordu.

"Ne alakası var anne?"

"Ben olsam çocuğum, sürekli oyunla maçla kafayı bozmuş adamın evine, karısına bakabileceğinden şüphe ederim. Nasıl ev geçindireceksiniz siz? Yaş otuz ama akıl maşallah beş karış havada!"

Fatih çökmüş omuzlarını dikleştirdi. "Ne münasebet?!"

Fatih mi bakamayacaktı karısına?

"Şu münasebet oğlum: Elinde o oyuncak gibi kumanda, ağzı burnu kaymış tişörtün, dizleri çıkmış eşofmanınla hiçbir kız seni ciddiye almaz."

O an en şık takımıyla da olsa fark etmezdi ki; Fatih'in görüp görebileceği sadece Kürşat'la Necla Hanım'dı o gece.

Çok şanslıysa uyumadan Saffet Bey'i de yakalayabilirdi.

Esnaf İşi Aşk (I-II-III)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin