34. Bölüm

120K 8.7K 3.3K
                                    

Canlar bölüm günü bu sefer sürpriz olsun sjflksjf Bu hafta yollarda geçecek, paylaşabildiğimde paylaşacağım bölümü.

10 Ocak Salı günü Bursa'da saat 16'da BKM FSM şubesinde buluşuyoruz (mekan değişebilir, profilden tekrar teyit edeceğim), hafta sonu 14 Ocak'ta saat 14'te Adana Kitap Fuarı'ndayım (Alfa Yayın Grubu standı) kitabınız olsun olmasın çıkın gelin, muhabbet edelim <3


Saffet Bey hızlı hızlı caddeyi adımlıyordu.

Kürşat bile peşinden yetişeceğim derken nefes nefese kalmıştı. Babasının böyle bir kondisyonu olduğunu bilmiyordu. "Baba sabahtan beri konuşmuyorsun benimle. Soruyorum iki saattir cevap vermiyorsun. Kovalayan var sanki. Nereye gidiyoruz böyle acele acele?"

Saffet Bey dudaklarını sarkıtıp küskün küskün uzaklara baktı. "Sokak kabadayılarıyla konuşmuyorum ben."

Kürşat babasının görüş alanına girmeye çalıştı. Saffet Bey kafasını çevirdi. "Baba yapma böyle. Dükkânı da erken kapattık. Ben kalsaydım bari? Kapatır gelirdim?"

"Yüzünü gören gerisin geri dönüyor gidiyor. Bereketini kaçırdın dükkânın. Ayrıca işimiz var..."

"Ne işimiz var baba? Söylesene çatlatma adamı."

Saffet Bey ilk kez lütfedip Kürşat'ın çizik kaşına, yarık dudağına, dalga dalga yeşermekte olan mor gözüne baktı. "Çatlamışsın çatlayacağın kadar. Biraz daha bekle işte ne çıkar? Gidince öğreneceksin zaten."

Babası hiç böyle konuşmazdı. Pıstı Kürşat. "Nereye gidince? Sen konuşmazdın böyle..."dedi alınmış.

"Konuşana değil konuşturana bakacaksın."

Bir müddet sonra babası evlerinin sokağına sapınca yine dayanamadı Kürşat. "Eve mi gidiyoruz?"

"Eve gitmiyoruz."

"Baba hoşuna mı gidiyor böyle gizemli hareketler?"

Saffet Bey cevap vermeden, tazı gibi yokuşu tırmandı, Birsen Hanım'ların apartmanının önünde durdu.

Kürşat nedense tuzağa düşmüş gibi hissetti kendini. "Bir dakika. Ne işimiz var Birsen Abla'larda?"

"Geç kalınmış bir hesap evladım." Açık apartman kapısını işaret etti. "Sen önden buyur."

****

Abim arkasından onu takip eden babama baka baka Birsen Teyze'lerin salonunun ortasına kadar geldi. Berk de dâhil bizim aile, Birsen Teyze'ler ful kadro, ek olarak da Hilal Abla ve Hüseyin Amca salondaki koltukları doldurmuştu.

Annem okuldan geldiğim gibi acil bir meseleyi görüşeceğimizi söyleyerek kolumdan tutup beni buraya kadar sürüklemişti. Kadroyu gördüğümden beri kalbim kulaklarımda atıyordu. Üçlü koltukta tek başına oturan belli ki işten fırlayıp gelmiş takım elbiseli Fatih'e de bakmamaya çalışıyordum. Bakarsam sanki her şeyi açık edecektim!

Hepimizi böyle topladıklarına göre kesin öğrenmişlerdi her şeyi! Ama kimden?

Abimin soran bakışlarından bir şeyden haberi olmadığını anlıyordum. Fatih söylemiş olabilir miydi?

Babam abimi Fatih'in yanına doğru itekledi. Abim istemeye istemeye Fatih'in yanına oturdu - şüphe çekmeyecek kadar yakın ama olabildiğince uzak.

Hüseyin Amca abimin koltuğa yerleşmesini bekledi. Sonra dikkatle bir abime bir Fatih'e baktı. "Nasılsınız diye soracağım ama hala kamyon çarpmış gibi görünüyorsunuz..."

Esnaf İşi Aşk (I-II-III)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin