21. Bölüm

122K 7.7K 1.1K
                                    

Yeni bölüm cuma gecesi gelecek canlar :*

Fatihciğimin işi de hiç kolaylaşmıyor!

"Beni sana herkes anlattı o bir şeytandır dediii " 🎵🎵🎵 ehrkejhrk 


Nalbantoğlu Alt Çarşısı'ndaki tuhafiye annemin ve Birsen Teyze'nin çocukluk kankası Nilgün Teyze'ye aitti. Tuhaf bir dükkandı hakikaten. Açık deterjandan şampuana, ojeden makyaj malzemesine, düğmeden ipliğe her türlü ıvır zıvır bulunurdu. Annemin saçı için de düzenli olarak bir yağ karışımı hazırlardı Nilgün Teyze. Argan yağı, susam yağı ve adlarını asla bilemediğim bir dolu başka yağdan oluşan karışım bittikçe de birimiz gelir alırdık. Annem birkaç günde bir saçlarına bu karışımı sürüp streç filmle paketler, parlayan kafasıyla birkaç saat evde dolaşırdı. Necla Hanım bakımına düşkün bir kadındı çünkü.

Sanki sürprizlerle doluymuş gibi görünen rengarenk raflara bakına bakına kasanın başındaki tombul kadına doğru yürüdüm.

Görüş alanına girdiğimde telefonundan kafasını kaldırıp gelenin kim olduğunu görünce gülümsedi kocaman. "Hoş geldin Nil. Ne var ne yok?"

"Hoş bulduk Nilgün Teyze. İyilik, senden n'aber?"

"Valla gördüğün gibi. Sinek avlıyorum. Siftahı seninle yapacağım."

"Daha erken ama," diye moral vermeye çalıştım.

Arka taraftaki depo gibi görünen bir bölmeye girip elinde ufak bir şişeyle geri çıktı. "Öğleden sonra gel yine aynı..." Şişeyi bir poşete koyup bana uzattı. "Hayırsız annen ne yapıyor? Yıl olmuştur yüzünü görmeyeli ahretliğimin."

Annemin klasik birkaç yalanından birini öne sürdüm. "Belinden rahatsız, pek çıkamıyor bu ara." Pek çıkmadığı doğruydu. Ancak ablama ya da komşuya.

"Vah vah. Bir doktora görünseydi?"

"Fıtığı var." Ufak bir fıtık vardı cidden. Ama annemin büyüttüğü kadar yoktu bence. "Ya ameliyat ya da böyle idare edecekmiş." Doktordan çok kendi koyduğu bir teşhisti bu.

"Aman idare etsin. Ameliyat olup da memnun olanı ben daha görmedim."

"Annem çok korkar zaten öyle ameliyattan filan," diye kıkırdadım.

Nilgün Teyze de güldü. "Bilmez miyim?" Sonra aklına gelmiş gibi elini aceleyle havada salladı. "Naz'ın oğlu olmuş ayol duydum geçen ama gidemedim daha. Çok uzağa taşındılar be."

Eski Bursalılar için İhsaniye hala çok uzaktı. "Aynı mahallede oturmak gibi olmuyor tabii. Ben bile çok sık gidemiyorum okul zamanı."

"Abin evlenmiyor mu daha? Neydi kızın adı Hilal miydi?"

Ani konu değişimine uyum sağlamaya çalıştım. "Evet. Nişanlandılar. Oluyor yedi sekiz ay."

"E Allah tamamına erdirsin. Düğün ne zaman?"

"Abim ne zaman parasını denkleştirirse." Çıkmaz ayın son çarşambası da olabilirdi yani. "Biraz bekliyorlar." Muhtemelen babamın para denkleştirmesini!

"Birsenler n'apıyor?"

"İyiler."

"Feray'ların yok mu çocuk daha?"

An itibariyle görevimi kavramıştım. Mahalle postası olarak kullanılıyordum. "Daha yok." Olması gereken heyecandan uzak "Bekliyoruz biz de," diye ekledim yalandan.

"Fatih n'aptı?"

"N'aptı derken?"

"Onda var mı nişan filan?"

Esnaf İşi Aşk (I-II-III)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin