Ay'ı Kucaklayan Ağaç

30 2 0
                                    

Hava kararmaya başlamış, cır cır böcekleri kendi aralarında melodi tutturmuş, dans ediyorlardı.
Saat yaklaştıkça Berilla yerinde duramıyor, sürekli ormanda neler bulabileceğini düşünüyordu.
"Berilla.!" Cosıp'ın seslenişi ile hayallerinden kurtulan Berilla, Cosıp'a döndü: "Efendim Cosıp."
"Ne dersiniz? Ormana gidelim mi? Hem biraz dolaşırız. Efendim?" Cosıp sorularını prense yöneltmişti. Prens önce Berilla'ya bakıp Cosıp'a döndü. "Berilla isterse gidelim." Berilla içi gülen gözlerini açarak "Ben zaten can atıyorum. Hadi gidelim." Berilla'nın bu heyecanlı hareketi üzerine prens ve Cosıp güldüler. Yavaşça ormana yürümeye başladılar. Cosıp önde, Berilla ve prens arkada ağır ağır ilerliyor, ne bulacaklarını merakla bekliyorlardı.
"Ne arıyoruz tam olarak."  prensin sorusuna Berilla "Aramıyoruz. Ararsak bulamayız. Sadece geziyoruz." diye yanıt verdi. Berilla'nın bu karışık cümleleri sonrası prens susmuştu.
Dakikalarca gezdiler, oturdular, yıldızları seyrettiler. Ay ışığı altında bu sakinliğin tadına varıyorlardı.

Cosıp önden giderken bir yandan arkada kalan prens ve Berilla ile konuşuyordu. Gülüşleri arasında bir çığlık koptu. "Ayyh!!" Bu bağıran Berilla'ydı. Berilla'nın sesini duyan prens ve Cosıp geri dönüp ona doğru koştular. "Berilla. Berilla ne oldu?" Prensin sorusuna karşılık Berilla korkuyla prense sarıldı. Cosıp ve prens şok olmuş bir şekilde Berilla'ya baktılar. Eliyle yeri göstererek "B... Ben kurbağalardan... Çok korkarım..." kesik kesik çıkan sesleri arasında Berilla zorlukta söylemişti bunu. Prens gülümseyerek Berilla'nın gözlerine baktı. " Biliyor musun? Ben de kurbağalardan korkarım." ikisi de gülmeye başlamışlardı. Cosıp ise sessizce onları seyrediyordu. Masum bu güzel kahkahalar arasında tekrar yola koyuldular. Serin rüzgarın altında ilerliyor ve üçü de gülücüklerini serbest bırakıyordu. "Demek kurbağalardan korkuyorsunuz?" prensin sorusu üzerine Berilla da "Demek kurbağalardan korkuyorsunuz prens?" diye soruya soruyla karşılık vermişti. Bu cevaplar üzerine hepsi kahkahalarını serbest bırakmıştı.

Gece yarısı ilerlemiş, ay ışığı sanki aralarında dolaşıyordu. Bu güzel kahkahalar arasında Berilla bir anda susmuş, gözlerini bir noktaya dikmiş bakıyordu."Sanırım bulmacayı çözmeye başladık." diye neşeli sesini diğerlerine duyuracak şekilde bırakmıştı. "Berilla..." prens Berilla'nın yüzüne bakıyor ve ne demek istediğini anlamaya çalışıyordu. Berilla eliyle "Bana değil oraya bakacaksın." diye prense karşıyı gösterdi. Cosıp ise heyecandan kaskatı kesilmiş, hiç bir şey diyemiyordu.

"Cosıp. Sence doğru yerde miyiz?" gördükleri ağaca doğru ilerlerken Berilla, Cosıp'a yöneltmişti soruyu. "Büyük ihtimalle Berilla." diye cevap vermişti Cosıp. "Sence?" prens Berilla'ya dönmüş onun yüzüne bakıyordu. "Evet" Berilla'nın sesi nefes alışverişi gibi o kadar kısık çıkmıştı ki prens bir an duraksamıştı. Önce endişe sonra yüzüne bir gülümseme yayılmıştı. Peşlerinden yürümeye devam etti. 

Ağacın yanına yaklaştıklarında üçü de koca ağacın önünde durmuş bu büyük ağaca bakıyorlardı. Berilla ağacı daha iyi incelemek için bir adım geri geldi. Yukarı, ağacın uç dallarına bakmaya başladı. "Ayı kucaklamış bir ağaç." dedi. Bu sözü üzerine Cosıp "Şimdi ne olacak?" diye sordu. "Nasıl bozulacak lanet?"
Berilla, Cosıp'ın sorusuna cevap vermedi. Yavaşça ağaca yaklaştı. Elini ağaca değdirdi. Bir ışık ve ağacın üzerinde beliren işaretler... "Bunlar..." Berilla hızlıca eline cebine soktu ve içinden dörde katlanmış bir kağıdı çıkardı. Kağıdı açtınğında üzerindeki desenlere ve ağacın üstündeki desenlere bakarak "İşte şifre." dedi. Prens ve Cosıp'ta Berilla'nın omzunun üzerinden kağıda bakıyorlardı. "Eşleşiyor." dedi Cosıp, "Bu hariç" dedi prenste ağaç kabuğundaki işareti göstererek.
Berilla, ağaçtaki işarete inceleyerek baktı. Sanki bunu daha önce görmüştü. Neydi bu işaret. İşte o anda Berilla omzunda bir sızı hissetti. Eliyle hızla omzunu tuttu. "Buldum." diye çığlık attı Berilla. Eliyle yavaşça elbisesinin omuzunu aşağıya indirirken, "Ne yapıyorsun?", prensin sorusu üzerine duraksamıştı. Tekrar eliyle omuzunu tuttu. "Berilla?" Cosıp seslenmiştir bu sefer. Ama dur demek için değildi. Berilla'nın omuzundaki o işarete bakıyordu. Bu işaret ağacın üzerindeki işaretti. "Bu... Bu ne anlama geliyor?" çaresiz ve merakla prensin sorusu Berilla'ya yönelmişti. "Bu işaret?"
"Bu doğum izim." diye cevapladı Berilla. Berilla sendeleyerek geri geldi. O sıra onu belinden tutan prens sayesinde düşmekten kurtulmuştu. Gözlerinin içine bakıyordu. Berilla bu sefer kendini hızla toparladı ve "Bence artık gitmeliyiz." diyerek uzaklaşmaya başladı. "Ne bu şimdi?" diye sinirle çıkan prensin sorusu havada kaldı. Cosıp'ta hızla Berilla'nın peşine takıldı.

Kaleye vardılar. Yol boyunca kimse konuşmamış, giderken havada uçuşan gülücükler havada asılı kalmıştı. "Şey.. Eve mi dönüyoruz yoksa burada mı kalacağız?" Berilla yorgun gözlerle Cosıp'a bakıyordu. "Yorgun görünüyorsun, burada kalalım." Cosıp, Berilla'ya eliyle gel işareti yaparak ona kalacak bir yer göstermek için yukarı çıkmaya başladı. Tek başına kalan prens ise düşüncelere dalmış, içini nedensizce, anlam veremediği bir duygu kaplamıştı.

Berilla kendisine gösterilen odaya girmiş ve kendini yumuşacık yatağa bırakmıştı. Gözlerine inen yorgunluğuyla çelişen ne yapacağını bilememe endişesi ile mücadele veriyordu. Diğerlerinin de ondan farkı yoktu. Prens asırlardır uzak kaldığı odasına çekilmiş düşünce bulutuyla savaşıyor, Cosıp ise kurtulma ümidi ile yanıp tutuşan yüreğine karşı odasında uykuya teslim olma saatini bekliyordu. Nihayet hiç kimse günün zorluğuna karşı koyamamış uykuya dalıp gitmişti.

Berilla aniden gözlerini açtı. Gün daha doğmaya yeni yüz tutmuş, doğa daha uyanamamıştı. Gördüğü rüyanın etkisi ile yattığı yerde doğrulup gözlerini ovuşturdu. 'Bir rüyaydı.' kendi kendine söylediği sözlere karşı yüreğinde farklı bir his vardı. Ayaklarını yataktan sarkıttı. Aklına gelen düşüncelerle aniden kalktı hazırlandı. Kendini hızla dışarıya attı ve ormana, o ağacın yanına koşmaya başladı. Hızlıca koşarak geliyor, uykusunun yavaş yavaş açılmasıyla kendini daha iyi hissediyordu. Bir ara durakladı. Geri dönmeyi düşündü ancak vazgeçti ve tekrar yürümeye başladı. Ağaç işte oradaydı. Tam karşıda tüm görkemi ile duruyordu. Ama orada biri daha vardı. Berilla yaklaştı. O anda arkasına dönen prens ile karşı karşıya geldi. "Prens Peter?" Berilla sorgulayıcı gözlerle prense bakıyordu. Prens ise sessizce ona yaklaşıyordu. "Burada ne işiniz var?" Berilla'nın sorusu karşılıksız kalmış ve prens ilerlemeyi kesmemişti Berilla'nın yanına gelince durdu. Berilla endişe ile prense bakıyordu."Peter iyi mi..???"

Kaybolan KrallıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin