Berilla, prense sorusunu soramamıştı. Çünkü o sıra dudakları prensin dudakları tarafından kapatılmış, konuşmasına izin vermiyordu. İçinde oluşan his onu bambaşka hissettiriyordu.
Berilla ne olduğunu şaşırmış, kendini bırakmıştı. Prens ise bir eliyle Berilla'nın belini tutmuş sanki yıllardır ayrı kalmış bir sevgili gibi hasret giderircesine masumca öpüyordu.Prens Berilla'yı yavaşça bıraktı. Prensin geri çekilmesi ile ağaçta dönüp duran ışık demetleri havaya doğru süzüldü. Prens ve Berilla'nın arasından geçti. Dönüp duran ışıklar onlardan ayrılıp kaleye doğru uçtu. "Sanırım büyü bozuldu." prens neşeli çıkan sesindeki alaycı ifadeyi gizlemeye çalışarak Berilla'ya baktı. Berilla yanakları kızarmış gözlerini kaçırarak gülümsedi. "Hadi." dedi prens Berilla'nın elini tutarak koşmaya başladı. Hızla ormanı geçip kaleye vardılar. Cosıp şaşkınlık ile kaleye bakıyor, olanlara şaşıyordu. Renkli ışıklar kalenin etrafında dönüp duruyor ve kaleyi canlandırıyordu sanki. Cosıp "Bu nasıl olur?" diye şaşkınlık ile sordu. "Bir öpücük yeterli miydi?" prens alay edercesine söylemişti bunu. Berilla prensin bu hareketine kızmıştı. Kızarmış ve olanlardan dolayı kendine içinden kızıyordu. "Ne demek istediniz efendim?" Cosıp şaşkın gözlerle prens ve Berilla'ya bakıyordu. "Berilla'yı öpmem yeterliymiş." prensin küstahça davranışı Berilla'yı iyice kızdırdı. "Değerli veliahtınızın küstahça davranışıyla bu kale kurtulacaktı da ben neden bu kadar kendimi yordum acaba? Sizin yüzünüzden aileme yalan söyledim. Geri dönen krallığınız ile size mutluluklar dilerim Cosıp." Berilla sertçe bunları söyleyerek koşmaya başladı. Hayır gördüğü rüya böyle değildi. O, prens ile birlikte krallığa el ele tutuşarak girecekti. Ama rüyası tersine dönmüş ve o sadece krallık için kullanılan bir kız olmuştu. Bu onun içini parçalıyor, yüreğini yakıyordu. Gözünden düşen sıcacık damlalara artık sahip çıkmıyor istedikleri gibi düşmelerini sağlıyordu. Dalların kollarında çizikler bırakmasına da aldırmıyor sadece koşuyordu, rüyasını gördüğü, her şeyin başlangıcı olan ağaca, aya yükselen ağaca koşuyordu.
Ağaca vardığında yanına diz çöktü. Haykırarak ağlıyor, içinde biriken acıları dışarıya püskürtüyordu. O böyle içini yakana sayarken, prenste pişman olmuştu dediğinden.
"Prensim ne yaptınız siz? Bu.. Bu..." Cosıp daha fazla dayanamamış Berilla'nın peşinden koşmaya başlamıştı ki prens onu durdurdu. "Dur Cosıp." Cosıp onu dinlemiyordu. "Sana dur dedimm." prensin sesi bu sefer daha yüksek çıkmıştı. Cosıp döndü. "Bu yaptığınız size hiç yakışmıyor efendim. Bunu sizden beklemezdim." Cosıp hayal kırıklığına uğramış sesi ile prense bakıyordu. Prensin gözleri dolmuş, yaşlar gözpınarlarında düşmemek için sıkıca kirpiklerine tutunuyordu. "Biliyorum Cosıp. Ne desem boş." derin bir iç çekmişti. ".... Berilla'yı seviyorum." prensin sesi o kadar acı çıkmıştı ki, Cosıp bir kaç adım prense yaklaştı. "Peki neden Berilla'ya böyle kaba davrandınız. Söyledikleriniz.. Off." Cosıp prense sorgulu ve acılı gözlerle bakıyordu. "Bilmiyorum. Bir rüya gördüm ve... Olamaz. Cosıp, Berilla'yı bulmam lazım." prens hızla Cosıp'ın yanından geçti. "Ona bir şeyler yapacaklar." koşarken prens böyle demişti. Cosıp ne olduğunu şaşırmış öylece bakıyordu prensin peşinden. Yavaşça yüzünü kaleye döndü. Berilla gittiğinden beri ışıklar kaleyi canlandırmayı bırakmış sadece dönüyorlardı. "Olamaz" Cosıp bunu derken prensin peşinden koşmaya başlamıştı.
Prens bütün gücüyle koşuyordu. Bir yandan da yalvarıyordu. Gördüğü rüyanın gerçek olmaması için.
Berilla, ağacın yanında dizilerini kendine doğru çekmiş oturuyordu. Bir anda onu gördü. Önünde ona bakıyordu en şık haliyle. Oydu evet. Rüyasında gördüğü, krallığın bitmesine sebep olan büyücü.
Antonia...
Kıskandığı için krallığın bitmesine sebep olmuş şimdide krallığı kurtardığı için Berilla'yı yok edecekti.Berilla korkudan ağlamayı kesmişti. Her an kalkmak için hazır bekliyordu. Antonia ona yavaş yavaş yaklaşmakta ve "Berilla" diye seslenmekteydi."Ah benim canım kızım. Berilla'm. O Peter denen prens seni üzdü mü? Onlar bu yüzden yok olmaya mahkumlar. Onları tekrar yok etmeliyiz. Bana yardım et güzel kız." Antonia bunları söylerken elini Berilla'ya uzattı. Berilla iyice geri çekildi. Evet prens onu üzmüştü ama bu onların yok olması gerektiğine işaret değildi. Asla o kötü büyücüye yardım etmeyecekti. Sonucu ne olursa olsun buna kararlıydı. Hem prens ve Cosıp'ı seviyordu. Bir an cesaretle "Asla" diye bağırdı. "Asla sana yardım etmem."
Büyücü sinirini gizleyerek "Ahh. Haklısın onları seviyorsun. Ama güzel kız unutma onlar seni sevmiyor. Düşünmüyorlar seni bak burada değiller. Yanında yoklar."
Evet yanında yoklardı. Ama Berilla hiç bir şekilde arkadaşlarını satmazdı satamazdı. Onlarla ne zorluk aşmışlardı. "Sen sadece kendini düşünen kötü bir büyücüsün. Kötü bir kadınsın." Berilla olabildiğince bağırıyordu, cesaretlenmişti. Ancak büyücü sinirlenmişti. Elini kaldırması ile Berilla'yı ağaca çarpması bir oldu.
Prens bu sırada gelmiş büyücünün arkasından olanları görmüştü. Hepsi onun suçuydu. Berilla'ya öyle demese belki Berilla buraya gelmeyecekti ve ona bir şey olmayacaktı. O böyle kendini suçlarken Cosıp ise ormanda yetişmeye çalışıyordu. Aniden durdu. Önünde gördüğü şey. Krallığın büyücüsüydü. Yerden elleriyle destek alarak kalkmaya çalışıyordu. Onun burada ne işi vardı."Fabian."
"Cosıp. Nasıl?" Fabian nefes nefeseydi. Yeni yeni kendine geliyordu."Nasıl kurtuldunuz?" Cosıp, büyücünün yanına çökerek "Önemli bir sorun var. Fabian kendine gelmelisin ve Berilla'yı kurtarmalısın. Fabian'ın gözleri kocaman açılmıştı. " Berilla mı?" hızla kalktı. "Nerede?" diye sordu. "Bilmiyorum Fabian. Şuradan gidelim." ikisi birlikte koşarak ilerliyorlardı.Antonia tekrar bir hamle yaptı."Küçük kız. Sana, bana yardım et dedim. Neden anlamıyorsun?" Berilla yere düşmüştü. Kımıldamıyordu. Presn daha fazla dayanamadı. Gözlerindeki yaşlara aldırmadan "DUR!" diye bağırdı. Antonia'nın önüne geçti. "Ona dokunma."
Büyücü kadın bir kahkaha patlattı. "Hahaa. Minik prense bakın. Seni de sevdiğin kızla birlikte gömeceğim veliaht." prens denilenlere aldırmadan Berilla'nın yanına çökmüştü. "Özür dilerim. Özür dilerim Berilla. Lütfen" Berilla gözlerini açmaya çalıştı "Peter"
Antonia bir kez daha büyüsünü yapacakken Cosıp ve Fabian yetişmişti. Fabian elini kaldırarak "Dur Antonia.!" diye bağırdı. Ses üzerine Antonia geri sendeledi. Fabian'a dönüp gülümsedi. "Oo. Sevgilim... Fabian. Hoşgeldin." kötü bir gülümseme salan Antonia, Fabian'a doğru yürümeye başladı. "Sen pisliğin tekisin Antonia." Cosıp söylemişti bu sefer bunu. Bu deli kadının Fabian'a neler yaptığını çok iyi biliyordu. Sevgisi, gururu ile oynamıştı. Fabian ondan sonra neler yaşamıştı. Krallığı terk etmeyi bile düşünmüştü. Ona kral ve ailesi sahip çıkmıştı ve bir de en yakın arkadaşı Cosıp.
"Ne istiyorsun Antonia." Fabian hazır bir şekilde bekliyordu. Her an ona bir büyü atabilirdi. Antonia elini Fabian'ın omzu üzerinde gezdirirken "Sen biliyorsun ne istediğimi." geri çekildi "Krallığı. Krallığı istiyorum Fabian. Onları yok edeceğim ve ben yöneteceğim dünyayı." diye bağırdı. Sesi o kadar çirkin çıkıyordu ki ağaçlardaki kuşlar uçuştu. "Krallığı." diye tekrar etti Antonia.Onlar böyle tartışırken prens Berilla'yı uyandırmaya, hayatta tutmaya çalışıyordu.
Birden bir damla düştü gökyüzünden prensin önüne. Bulutlar kaplamıştı her yanı. Kapkaranlık olmuştu dünya. Prens gökyüzüne baktı. Üzerine çöken o karanlık içine de düşmüştü.
"BERİLLAAA"
Ve Antonia bir kahkaha patlattı o kötü sesiyle. Yağmur damlaları yeryüzüne yavaşça düşmeye başladı tıpkı prensin gözyaşları gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaybolan Krallık
AdventureOrmanın içerisinde güçlü bir krallık zaman içinde sihirle yok olur. Ormanda ailesi ile yaşayan genç kız prens ile krallığı kurtarmak zorunda kalır. Genç kız ile prens krallığı kurtarabilecek mi? Prens ailesine kavuşabilecek mi??