Yorulmuştum hayata karşı.Onun benden çok daha güçlü olduğu barizdi.O hayattı sonuçta .Benim yaşadığım hayatı da içinde bulunduran.Sadece o nereye eserse oraya doğru savrulan bedenin bilinciydim ben. Daha yolun başında pes etmiş gibiyim. Omuzlarım bu kadar yükle sızlıyor ayaklarım ileri gitmek istemiyor.Başka zorluk istemiyor bu beden.
Tüketecek nefesim azalırken,araba ani bir frenle durdu sanırım hastaneye gelmiştik.Pervane böceği gibi bu adam da Işığına koşuyordu.Karşılaşacağı manzara onu yakacaktı oysaki.Adam kapıyı çarpıp koşarak merdivenleri tırmandı asansörü beklemeye tahammülü yoktu.Nefesi yetmiyordu ama koşmaya devam etti.Işık' ın yattığı özel kata geldiğinde kalbi sıkışıyordu.Ali Aktan'ın herkesin önünde titrediği adam bir kez daha kaybetme korkusuyla sarsılıyordu.Onu da kaybedemezdi.Bu defa izin vermeyecekti.Olmazdı.Katın sessizliği bağrışıyla parçalara ayrıldı.
-Doktooorr!!!
Sesi koridorda duvarlara çarparak büyüydü.Saçları ağarmış 60 lı yaşlardaki başhekim kardeşinin odasından çıkarak koşar adım yanına geldi.
-ALİ oğlum sakin ol bir dakika.
-Ne sakin olması doktor ne dedin sen lan bana az önce.Hani durumu iyiye gidiyordu hani bir kaç güne uyanacaktı.Ne demek lan kalbi durdu. Doktor yaşatacaksın onu gerekirse seni de gebertirim.Anladın mı beni!!
Ali Aktan'ın öfkesi bedeninden buram buram taşıyor heryanı sarıyordu.
-Ali şuan durumu normale döndü.Ama en kısa zamanda böbrek nakli olması lazım vücudu gelecek sefere bu kadar yükü kaldırmayabilir.Makinelerle belli bir süre idare eder ama..ama sonrası...
Ali doktorun sözünü sertçe kesti.
-Kes sesini !! Aması falan yok o yaşayacak gereken neyse yapacağım.Benim böbreğimi alın o zaman.
-Ali kan tahlili yapılması doku uyumuna bakılması gerekiyor al deyince alınacak birşey değil ben zaten organ merkeziyle de görüştüm haber bekliyorum ama sende sakin ol ve başka bağış yapabilecek birilerini bulup getir onların da test sonuçlarına bakalım.Ne kadar erken o kadar iyi.
Doktor başka birşey demezken Ali de kardeşinin odasına doğru ilerledi.Camdan içeriye baktı.Makinelerin melodisi kalmıştı sessizlikte yankı bulan.Kardeşi içeride yatıyordu ve elinden onu kaldırmak için hiçbir bok gelmiyordu.Acısı katlanıyordu.Yumruklarını sıktı.Camın yanındaki duvara yumruğunu geçirirken fısıldıyordu.
-Sende bırakma beni sende yapma bana bunu...
Sırtını kardeşine döndü,elinin kanıyla süslenmiş duvara yaslanıp yere oturdu.Başını ellerinin arasına aldı.Şu halini kimse görmemeliydi. Yıkılmaz denilen dağ ,Ali Aktan bile yıkılmıştı işte.Tek söz geçiremediği şey ölümdü Ali'nin. İkinci defa oluyordu bu ama hiç bu kadar canlı yaşamamıştı.Annesi babası öldüğünde küçücüktü anlamamıştı ne olduğunu.Şimdi öyle değildi acı bedenini esir almış,yakıyordu.O da geberiyordu.Cebinden telefonu çıkarıp kulağına dayadı
-Özgür,Işık'a böbrek lazım.Adamları da topla herkes hastaneye gelecek o böbrek bulunacak.
Cevap beklemeden telefonu kapatırken.Kendini dinleyen kızdan haberi yoktu hatta muhtemelen kimsenin ordaki kızdan,Deniz'den haberi yoktu.Kızın araba durduğundan beri kaçmak için eline onca fırsat geçmişti ama yapamamıştı arkasını dönüp gidememişti.Işık'ın iyi olduğundan emin olmalıydı,anlamıştı anlamasına durumunu ama kötü haberdi kulaklarına çalınan.Duydukları daha fazlası olabileceğini göstermiş tekrar kanatmıştı kızı.Işık 'ı nasıl kurtaracaktı.Ha diyince bulunan birşey değildi ki ne yapacaktı.Gözünde ateşler yanmaya başlamıştı yine.Bedeni iflas etmek üzereydi.Üstü başı pislik içindeydi,suratında iyileşmeye başlamış yaralarla.Az önceki doktorun odasına girdi.
Doktor kapıyı çalmadan içeri dalan kişiye gözlerini çevirirken şaşkınlığını gizleyemedi.Karşısındaki kişi mezardan çıkıp gelmiş gibiydi.Hertarafı titriyordu ayakta zor durur bir hali vardı.Kapı kolu olmasa yere yığılacaktı sanki , nitekim öyle de oldu.Adam hemen kızın yanına koşarken yerdeki kız onun yakasına yapışıp bilinci karanlığa karışmadan önce fısıldadı.
-Işık YILDIRIM'a benim böbreğimi verin...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARA KANAT
Teen FictionBana baktın gözlerinle ıssız ufka dek Anılardan yıkanmış gözlerinle Bana baktın saf unutuş olan gözlerinle Bana baktın üzerinden belleğin Başıboş nakaratlar üzerinden Solmuş güller üzerinden Aldanmış mutluluklar üzerinden Yürürlükten kalkmış günler...