Dünyanın bütün kötülüklerine baş kaldır. Bazen senin iyiliğin başkasının kötülüğüne de olabilir. Kendi iyiliğine de baş kaldır...
Ciğerlerim yanıyordu.Bana hayat veren soluklarım bedenimdeki ruhu asit gibi yakıyor eritiyordu.Yorulmuştum belkide ondandı bu yaşadıklarımın ağırlığı ne zaman birşeylerden ders çıkarıp yoluma devam etsem karşıma başka bir engel çıkıyordu ve ben güçleneceğim bahanesiyle ilerlediğim bu yolda aynı oyunlardan sıkılmıştım.Artık bu yolu takip etmek değil kendime göre bir yerde ilerlemek istiyordum.Gideceğim yer beni sonsuz bir huzura çıkarmalı.Bedenime giren soluklarla içim aydınlanmalıydı.Hafif esen meltem çürük kokusunu almalıydı üstümden.Benim biraz molaya ihtiyacım vardı.Bir deniz kenarında yahut ucu bucağı görünmez bir tarlada ya da sonsuz yıldıza bulanmış bir gökyüzü altında..Benim biraz molaya ihtiyacım vardı zamanın durduğu noktada..
.....
Aktan'ın sık nefesleri soğuk camı buğulandırıyordu.Öfkesi cama da yansıyordu.Doktorun kardeşine böbrek nakli yapılması konusundaki konuşmasının üzerinden bir hafta geçmişti ama ne organ bankasından ne de çevresinden uygun nakil bulunamamıştı.Günlerdir bu camın arkasından Işığını göz hapsine almıştı sanki ona böyle bakmaya devam ederse onu asla bırakmayacak gibi,koruyucusu gibi azraille kapışıyordu Aktan.Kara kanatları Işığın üzerine kapanmıştı.Kendine hapsetmişti onu.Gitmesine izin vermeyecekti.Kendi parçalara ayrılmadan,kanatları koparılana kadar savaşmaya devam edecekti.Kanayan yerlerinden güç bulup tekrar savaşacakti ta ki parçaları birleşemeyecek hale gelene kadar.
...
Deniz hastaneden çıkalı üç gün olmuştu.Merve başhekimle görüşmüş ve organ bağışı için gereken testler yapılmıştı tabiki kimliği gizli tutulacaktı.Bir şekilde başhekim onların Aktan' dan gizlendiğini anlamıştı.Merve eve geçerken Deniz beraber görülmek istememiş ve küçük bir butik otele yerleşmişti.Bir süre bu şekilde saklanması ikisi içinde daha iyiydi.Merve yi de bu bataklığa çekmek istemiyordu.Tek istediği şimdiye kadar onun da bu pisliğe bulanmamış olmasıydı.Aktan la kendisi başa çıkmalıydı.Vücudundaki yaralar şaşırtıcı şekilde çabuk iyileşmiş sadece hafif lekeler kalmıştı onların da geçmesi an meselesiydi.Yeni aldığı telefona yeni sim kartını takarken karnından gelen gurultular göz ardı edilecek gibi değildi.Telefonu açıp ezbere bildiği numarayı tuşladı.İkinci çalıştan sonra Merve'nin sesi duyulurken.
-Merve benim nasılsın?Biri gelip gitmedi değil mi?
-Hayır Deniz kimse gelmedi.Bence seni unuttular artık eve gel.Asıl sen nasılsın?Hem sen böyle yaptıkça ben daha çok endişeleniyorum.
-Merve biraz daha ortalarda olmasam daha iyi şu sonuçlar çıkınca bir çaresine bakacağım.Sen sadece benden haber alamaıyorsun tamam mı?Bu iş sana da bulaşsın istemiyorum.Şimdi kapatıyorum kendine dikkat et.
-Tamam Deniz dediğin gibi olsun sende dikkat et.
Merve'nin sıkıntılı nefesiyle telefon konuşmaları son bulmuştu.Telefonu arka cebine atıp oda kartıyla cüzdanını alıp kapıyı kapadı.Çok büyük olmayan koridordan lobiye inip restoran kısmına geçti.24 saat açık büfe vardı.Eline bir tabak makarna vişne suyu alıp boş küçük masalardan birine geçti.Hızlıca makarnayı çatallarken saat akşam dokuza geliyordu.Makarnanın hafif sosu ağzında dağılırken düşündü Deniz.Açıkcası şuan nasıl hareket edeceği hakkında bir planı yoktu en son işe iki hafta önce gitmişti.Merve kaza yaptığı ile ilgili patronuna bişeyler demiş olmalıydı ama muhtemelen kovulmuştu.Yeni mezun bir avukattı ama bir barda çalışıyordu peşinde mafya mı ne bok olduğu belli olmayan adamlar vardı.Onun yüzünden ölüm kalım savaşı veren bir kız vardı Ve o küçücük bir otelde önünde makarna tabağıyla sıkışıp kalmıştı.Merve'ye halledeceğim demişti ama nasıl olacaktı bu iş nasıl becerecekti.Tabağı yarım bırakıp elindeki koyu kırmızıyla bordo arasına sıkışmış vişne suyuna baktı.Elinde bardağı hafifçe çevirdi ve içindeki dalgalanmalara baktı.Gözleri de bardağın içindeki dalgalara vuruyordu,savruluyordu.Tıpkı kendisi gibi rotası olmayan bir gemiydi,pusulası kırılmıştı.Kaptanın içgüdülerini dalgalara bırakmıştı dümeni sadece tutuyor,yön vermiyordu.Dalgalar geminin efendisiydi.Kaptan bunu kabullenmişti.Vişne suyunu dudaklarına götürüp hafif ekşi tadı ağzının içinde hissetti.Büyük yudumlarla bardağı bititrip masaya bıraktı.Ardından odasına çıkan merdivenlere yürürdü.Ağır adımlarla loş ışıklı koridorda ilerleyip 213 numaralı odanın önüne geldi.Kapıya kartı okuttu ve otomatik olarak kapı açıldı.İçeriye geçti.Kapıyı kapatıp yine kartla kilitledi.Işıkları açıp üstündeki kıyafetlerden kurtuldu.Banyonun soğuk mermeriyle temas eden ayaklarından vücuduna doğru hafif bir ürperti geçti.Sıcak suyu açıp küveti doldurdu ve ağır hareketlerle çıplak vücudunu sıcak suya teslim etti.
.....
Saat sekizi gösterirken Aktan kardeşinin başındaydı kaç gündür üstünde olan gömleği kırış kırış olmuştu.Sakaları kirli sakalı aşan bir uzunluğa gelmişti.Gözleri kızarmış ve beyaz olan teni bir kat daha açılmış gibiydi.Yanına gelen Özgür' ü farketmedi bile öylece bakıyordu.Omzuna konan elle daldığı camdan çıktı.
-Ne var özgür?
Sesinde bedenine zıt olarak bir gram yorgunluk yoktu.Hala hükmedici hala tehlikeliydi.
-Abi az önce bizim başhekimle karşılaştım koştur koştur yanına geliyordu.
-Uzatma.
-Abi Işık' a uygun donör bulunmuş.
Aktan bakışları kardeşine dönerken ayağa kalktı tam camın önünde durdu elleri camla buluştu ve sadece dudakları kıpırdadı.Kurtulacakasın meleğim..
-Ne zaman yapacaklar nakli.
-Abi doktor donör olan kişiyi arıyordu o geldikten bir kaç saat sonra başlarız dedi.
-Kimmiş donör?
-Abi bilmiyorum organ bankasından ya da bizimkilerden biri değil ama doktora sordum kem küm etti bende çok siklemedim kim olduğunu.
-Tamam şimdi git öğren kimmiş.
-Tamam abi.
Özgür hızlı adımlarla koridorda gözden kaybolurken Aktan derin bir nefes aldı ve çok nadir olan tebessümlerinden birini gösterdi.Belkide artık varlığını da yokluğunu da bilmediği tanrısına bir teşekkür bir şükürdü bu.
Deniz'de aynı saatlerde hastanenin başhekimiyle konuşuyordu.Kulaklarına kelimeler ulaşınca o da gülümsedi.Sabahın ilk ışıkları camından içeri vuruyordu.Kararttığı kaderde yine Işık olan kendisi olmuştu.Bu nailden sonra kızın uyanması an meselesi olacaktı.Işık' a uyumluydu dokusu donör o olacaktı.Bu iyi haberdi ama şimdi kendisini nasıl saklayacaktı bu muammaydı.Yapacak bir şey yoktu.Üstünü giyinip yanına kıyafet koyduğu küçük bir çanta aldı telefon cüzdan ne bulursa içine tıkıştırıp kapısını kapattı koşar adım merdivenleri inip işlek bir caddede olan otelinden çıktı.Hemen bir taksi çevirirp sonun başlangıcının adresini verdi.ÖZEL YILDIRIM HASTANESİ....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARA KANAT
Teen FictionBana baktın gözlerinle ıssız ufka dek Anılardan yıkanmış gözlerinle Bana baktın saf unutuş olan gözlerinle Bana baktın üzerinden belleğin Başıboş nakaratlar üzerinden Solmuş güller üzerinden Aldanmış mutluluklar üzerinden Yürürlükten kalkmış günler...