Canavarın inine doğru ilerlerken.Ne olup biteceğini bilmiyordu Deniz.Sadece kaçmak istemiyordu.Böyle konularda fazla acemiydi ve kaçmak onun çabuk yorulmasına sebep oluyordu.Ayrıca gerçeklerin farkındaydı bu adam onu bulmak istese bulabilirdi.Sessiz yolculuklarında başını buğulu cama çevirdi.Mart ayındaydılar etraftaki karlar tamamen erimiş,ağaçlar tomurcuklarını özgür bırakmıştı.Uzun zamandır etrafına bakmadığını fark etti Deniz şimdi bu kısıtlı zamanı değerlendirecekti.Nereye gittiklerini bu adamın kendisine ne yapacağını sormayacaktı Deniz.Cevap alamayacağı sorular sormayı sevmezdi.Bu yolculuk sona ulaştığında kafasındaki sorulara cevaplar yankı bulacaktı.Öyle umuyordu.Derince bir nefes aldı sadece yolculuk yaptığını düşündü kiminle olduğu, ne durumda olduğu önemli değildi hareket ediyordu ve etrafındaki varlıklar akıp gidiyordu şuan tek önemsediği buydu.Akıp gidenler,arkasında kalanlar...
526,527,528... 537. ağacı arkada bıraktıklarında araba hafif bir dönüş yaptı.Artık Deniz'in sayamayacağı kadar çok ağaç vardı.Günün son ışıkları bu koca ağaçların gövdelerine vuruyor,onları kızıla boyuyordu.Güzel gözüküyorlardı.Sık ağaçların arasından ufak bir açıklığa kavuşurken bu küçük boşluğun ortasındaki kocaman evi gördü Deniz.
Güzelliğine diyecek yoktu ama soğuk bir evdi.Deniz'de tek hissettirdiği bu olmuştu. Soğuk.
İçinde oldukları araba evin büyük kapısı önünde dururken kapıda bekleyen takım elbiseli adamlardan biri koşarak arabaya yaklaştı ve Aktan'ın kapısını açtı.
-Hoşgeldiniz Aktan Bey.
Aktan korumalara kısa bir selam verirken bakışlarını yavaşça arabadan inen kıza sabitledi.Kız yeşil iri gözleriyle etrafa küçük bir bakış attı.Sonra o da gözlerini kendisine bakan adama çevirdi.Aktan bu bakışmayı uzatmazken arkasını döndü ve sert sesi kıza ulaştı
-Gel.
Adam merdivenleri adımlarken gölgesi kızı kaplıyordu.İkisi merdivenleri çıkarken evin kapısı açıldı.Arkasından 50'li yaşlarda saçlarındaki aklara tezat siyah giyinmiş yüzünde hayat çizgilerinin oynaştığı bir kadın çıktı.Anaç olduğu her halinden belliydi.Kadının bakışları önce Aktan'a sonra Deniz'e uğradı ve yüzünde tatlı bir gülümseme oluştu.
-Aktan oğlum hoşgeldin.Kızım sende hoşgeldin.
Aktan kısaca hoşbulduk derken Deniz başını hafifçe eğmekle yetinmişti.Evden içeri girdiklerinde yüksek tavanlı bir salona girdi adam.Kendi rengi olan siyah koltuklardan birini işaret etti arkasındaki kıza bir kez daha emir cümleleri döküldü ağzından. ''Otur.''
Deniz bu tiyatronun ne zaman biteceğini başrolün ne zaman son sözlerini havaya savurup ışıkların açılacağını düşünüyordu.Bu adamla aynı ortamda bulunmak ve en çokta içinde bulunduğu bu belirsiz durum onu geriyordu.Hafifçe kuruyan boğazını nemlendirmek için yutkundu.Çatılmış kaşlarının altındaki gözlerinin ateş saçtığına emindi.Bakışlarını adamın suratına kaldırdı.
-Bana emir vermeyi kes.
Adamın suratında en ufak bir duygu belirtisi yoktu.Geri adım atacak gibi de durmuyordu.Ama ağzını açıp tek kelime etmedi.Deniz konuşmaya devam etti:
-Beni buraya getirdin bende itiraz etmedim çünkü bu aramızdaki meselenin bir şekilde rayına oturması gerek.Ama senin emirlerini dinleme zorunluluğum yok. Susmanla da bu mesele çözülmeyecek!
Aktan karşısındaki siper almış bedene baktı.Gözleri parlıyordu kızın.Ateşle.Ateş vardı gözlerinde.Bu ateş onu ayakta tutan yegane şey gibiydi.Çünkü bedeni bitmişti genç kızın hala Aktan'ın eseri olan izleri taşıyordu suratı.Çıkık elmacık kemiğini kırmızı mor arası bir renk süslüyordu,sol kaşında kabuk bağlamış bir yara daha vardı.üzerindeki bol pantolon ve kazağın kapattığı bedende bir çok yara bere daha olduğunu biliyordu aktan.En tazesinin ise kızın sol böbreğinin bulunması gereken yerde olduğunu da biliyordu Aktan.Ne de olsa o yaranın sebebi bu Aktan'ın kardeşiydi.Bu kız ona kendi böbreğini vermişti.Hemde bunu Aktan'ın elinden kurtulduğu gün hastaneye gelerek yapmıştı.Aktan acımasızdı,Aktan herkesin korktuğu saygı duyulması gereken o adamlardandı.Korku imparatorluğunun tahtının yegane,tek sahibiydi.Bu imparatorluğu kendisi kurmuştu ancak bu kızla karşılaşana kadar adaleti hep sağlamıştı.Bu kızın masum olduğunu biliyordu,öğrenmişti.Bu kız kardeşine çarpmamış buna rağmen onun hayatını kurtarmıştı.Kendinden bir şeyler feda ederek hemde.
Şimdiyse Aktan'ın tek isteği bu kıza yardım etmekti.Hayatında bu duyguyu ilk kez mi hissediyordu? Belki.Bu kızı yanında istiyordu.En azından kendi açtığı yaraların iyileştiğini görene kadar.
İnsan her şeyi elinde tutamaz hiç bir zaman
Ne gücünü ne güçsüzlüğünü ne de yüreğini
Ve açtım derken kollarını bir haç olur gölgesi
Ve sarıldım derken mutluluğuna parçalar o şeyi....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARA KANAT
Teen FictionBana baktın gözlerinle ıssız ufka dek Anılardan yıkanmış gözlerinle Bana baktın saf unutuş olan gözlerinle Bana baktın üzerinden belleğin Başıboş nakaratlar üzerinden Solmuş güller üzerinden Aldanmış mutluluklar üzerinden Yürürlükten kalkmış günler...