Son olayların üzerinden bir hafta geçmişti. Jennie, Olympos'a gönderilmiş, okul hiçbir sorun yokmuş gibi derslere devam etmişti ama bir şeylerin hâlâ ters gittiğini biliyordum.
Fen dersi için laboratuvar sınıfına girdim. Masalardan birine geçtiğimde uykusuz hissediyordum. İçeri giren Taehyung büyük adımlarla ilerledi ve çantasını yanımdaki taburenin üstüne attı. "Neden bir Tanrı olarak fen dersi almam gerekiyor ki?"
Bakışlarımı ona çevirdiğimde hemen arkasında duran Hoseok ve Yoongi'yi gördüm. "Buraya oturacaksanız kalkabilirim." dediğimde Hoseok hızla reddetti. "Asla! En önde oturup Bayan Moss'a ve onun Fransız aksanına yakın olmak istemiyorum."
"Günaydın çocuklar! Hoseok tahtaya!" Kapıdan içeri giren Bayan Moss, aksanlı bir şekilde ayaktaki Hoseok'u yanına çağırdığında güldüm.
Hoseok, "Gülmeyin!" diye sinirle konuştu ve tahtaya çıktı.
Hoseok gözlerini büyütüp, "Bayan Moss, kulaklarınıza hayran kaldım. Sanki bir köpek gibi uzak mesafeden duyabiliyorsunuz." dediğinde Bayan Moss saçlarını kaldırdı. Saçları arasına gizlenmiş uzun kulakları gördüğümde şaşkınlıkla ona baktım.
Lisa fısıldayarak, "Pekala, bunu beklemiyordum." dedi. Başımı sallayarak onay verdim.
"Bugünkü deneyimiz için ticaret ve oyun Tanrısı Hermes'in oğlu Hoseok bize yardım edecek."
Seokjin başını elleri arasına aldı. "Neden her şey onun başına geliyor ki?"
Namjoon, "Kumarda kaybeden aşkta kazanır. O ikisinde de kaybediyor. Tanrıların yüz karası." dediğinde Yoongi başını hayır anlamında salladı. "Eğer bir yüz karası arıyorsak, bu Jimin olmalı."
"Kesin sesinizi!" Bayan Moss'un tiz sesi kulaklarımı tırmalamıştı.
"Deneye geçmeden önce lütfen masalarınızın üzerinde duran gözlükleri takın ve eldivenlerinizi giyin."
Dediklerini yaptığımızda bizi yönlendirmeye devam etti. Birçok renkli sıvıyı karıştırdık. Limon otu, palmarosa yağı ve suyun yüzeyinden alınmış nilüfer yapraklarını da ekledik. Son olarak küçük bir tüpe konulmuş ambrosiayı döktüğümüzde bir sis bulutu gözlerimizi kapladı ve hepimizin önünde sesler duyuldu.
"Bu bir kurbağa! Çekin şunu önümden!" Olivia, saçlarındaki yılanları kurbağadan uzaklaştırmaya çalışırken bağırmıştı.
"Bu zıplıyor!" Jisoo ilk defa kurbağa görmüş gibi hayretle incelerken su perisinin kızı Jinsoul kurbağasını omzuna almış, kendi etrafında dönüyordu.
Bayan Moss, Hoseok'un kafasında zıplayan kurbağayı eline aldı. "Bunlar sizin evcil hayvanlarınız olacak. Final notu olarak bir hafta bu kurbağalara bakmak zorundasınız. Kaybedenler dersten kalacaklar."
Kurbağamı yaşayacağı kavanoza yerleştirdiğimde gülümseyerek bana bakıyordu. Onunla oynamayı sonraya bırakıp arkamı döndüm. Namjoon'un baykuşu Mon, kurbağaların bizimle yaşayacağını öğrendiğinde sinirlenmiş olsa gerek ki, sınıfın camına sert bir şekilde vuruyordu. Bayan Moss kısa süren dersinden çıktığında diğerleri de çıkmaya başlamıştı. Geride kalan -daha çok sevdiğim- kişilere döndüm.
Lisa'nın kurbağası saçları arasında bir taç gibi duran buğdayları yemeye çalışırken Seokjin kurbağayı yakalamaya çalışıyordu.
"Baksanıza," dedim.
"Evet?" Bu Karanlık Tanrısının oğlu Jaehyun'un sesiydi.
"Sen dışarı." dediğimde omuz silkti. "Umrumda değil."
Jaehyun dışarı çıktığında geri kalanların dikkati benim üzerimdeydi.
"Okuldan çıkmam gerekiyor." dedim.
Yoongi "Neden?" diye sordu.
"Halkın isyanının durması gerek. Bay Ahn bize hiçbir şey söylemiyor ancak Dionysos bile kötü durumda. Dünyaya inmek istiyorum."
Jisoo bana bakıp gözlerini devirdi. "Sen kafayı yemişsin."
Seokjin, "Gerçekten Hades gibi birinin kızı olduğuna emin misin?" dediğinde sinirle ona baktım. "Babam kötü biriymiş gibi konuşmayı kes. Sadece ruhlarla ilgileniyor. Eğer yaşamında kötüyse Tartarus'a gider, iyiyse Elysion'un tüm nimetlerinden faydalanır. Bu onların tercihi, babamın değil."
"Tamam, bu kadar sinirlenme." dedi Jungkook. "Buradan tek başına çıkamazsın."
"Bu yüzden sizden yardım istiyorum. Jennie bir haftadır Olympos'ta ama bu hiçbir şeyi değiştirmiyor. Halkın arasına karışıp onlara tanrıların nimetlerini göstermemiz gerek."
"Bu düşüncen başımıza büyük bir iş açacak gibi hissediyorum ama ben varım." dedi Taehyung.
Hoseok başını salladı. "Bende varım. Ölümlülerin kumarhanelerini merak ediyorum."
"Ölümlülerin evlilikleriyle ilgilenebilirim. Harika!" Jisoo, Lisa'nın koluna vurduğunda Lisa iğrenir bir sesle konuştu. "Bende tarlada, böcekler ve büyük fareler arasında, ölümlülerin tahıllarıyla ilgilenebilirim tabi ki."
Hepsi onayladığında gülüşüm genişledi ve rahatça arkama yaslandım.
Aman aman Krystalz ne yapıyorsun? Açıkcası ben de bilmiyorum. Aklımdaki kurguyu köşeye bıraktım ve doğaçlama yazıyorum. Jennie nerede, ne yapıyor diyecekler olacaktır elbet. Jenjen 3-4 bölüm aramızda olmayacak ama dönüşü hepinizi şaşırtacak. Umarım bölümü beğenmişsinizdir, bir sonraki bölümde görüşmek üzere!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
gods school
Fanfiction"Antik Yunan Tanrıları'nın çocuklarına ev sahipliği yapan Tanrılar Okulu'na hepiniz hoş geldiniz! Tanrılar Okulu, Olympos'ta doğan çocukların bolluk ve rahatlık içerisinde yaşamalarına karşın dünya üzerinde kurulan bir okuldur. Bu okulda çocuklar...