"Antik Yunan Tanrıları'nın çocuklarına ev sahipliği yapan Tanrılar Okulu'na hepiniz hoş geldiniz!
Tanrılar Okulu, Olympos'ta doğan çocukların bolluk ve rahatlık içerisinde yaşamalarına karşın dünya üzerinde kurulan bir okuldur. Bu okulda çocuklar...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Yazarın Anlatımı
Gökyüzü oldukça karanlıktı. Öğle saatleri olmasına rağmen güneş kendini bulutların ardına gizlemişti. Yağmur bulutları Seul'ün üzerinde gezinirken Tanrılar Okulu da karanlığa büründü. Müdür Dionysos'un oğlu Taeyong'un isteği üzerine değişen öğrenci yurtlarının tamiri bitmişti. Altı Yarı Tanrı, Hermes'in oğlu Hoseok'un odasının önünde beklerken şimşek çaktı ve ardından güçlü bir gök gürültüsü duyuldu.
"En son Johnny ile kavga ediyorlardı." dedi Yoongi. Hoseok odasından çıkıp kapıyı kapatırken gökyüzünün karanlığına karşı yüzünü buruşturdu.
Namjoon, "Neden ki?" dediğinde Yoongi güldü. "Johnny, Bayan Moss'un fen dersinde Rosé ile takım oldu."
Jungkook gülerek onu durdurdu. "Tamam, biz anladık sebebini. Umarım Johnny'yi odaya kilitlemez."
Yurtların olduğu Öğrenci Köyü'nün Cadılar Bayramı'nı andıran tabelası bükülmüştü. Yurtlar yapılırken zarar gelmiş olmalı, diye düşündü Taehyung. Tabelanın etrafını saran yeşil sıvının ne olduğunu Jisoo'ya soracaktı.
Öğrenci Köyü'nden okula kadar yol boyunca yürümeye devam ettiler. Geçenlerde ceza alan Somi, Doyeon ve Olivia Hye bahçeyi temizliyorlardı.
Yanlarından geçerken, "Yaptıkları kötülük Chungha'nın bile aklına gelmezdi." diye fısıldadı Jungkook.
"Bahçe temizlemek portal cezasından daha kolay görünüyor." dedi Namjoon.
Lisa, Jisoo, Jennie ve Rosé portal cezası aldıkları için aileleriyle görüşemiyorlardı ancak Rosé yer altından zehir getirmişti. Ondan şüphelenmek doğru muydu, bilmiyorlardı. Hepsinin aklına aynı düşünce yerleşirken Jimin bakışlarını etrafta gezdirmeye başladı. Beyaz okul binasına ulaşmadan önce gri müsabaka binasının önünden geçiyorlardı. Spor salonuna giden merdivenlerdeki Calico kedisiyle göz göze geldi.
"Şuna bakın!" diye heyecanla bağırdı. "Okulda bir Calico kedisi var!"
Yoongi onun bakışlarını takip ettiğinde kaşlarını çattı. "Sana bunu söylemekten bıktım ama gerçekten aptalsın. O beyaz bir Fars kedisi."
Jimin hızla onu reddetti. "Hayır, baskın beyazın üstünde sarı ve siyah desenler var, nasıl görmezsin?"
"Jimin," dedi Seokjin. "Orada gerçekten beyaz bir Fars kedisi var."
Jimin tekrar bakışlarını merdivene çevirdiğinde kedi yok olmuştu. "Ben kediyi takip edip Calico kedisi olduğunu kanıtlayacağım." dedi sinirle. "Ve siz de geliyorsunuz."
Altı Yarı Tanrı'yı itekleyerek yürütmeye başladı. Müsabaka binasının sınırları içine girdiklerinde gökyüzünde bir şimşek daha çakmıştı. Binanın girişinde büyük, siyah bir kapı vardı. Kapı sonuna kadar açıktı. Tanrılar içeri girdiler ve gri duvarlar arasında yürümeye başladılar. Sağ taraftaki pencereler rüzgar dolayısıyla çarpıyordu.
