Eighth

5.1K 560 1.2K
                                    

İki hafta.

Harry tam iki haftadır yoktu. Kendini eve kapatmıştı. İşe de gitmiyordu. Gazetelerini almak için kapının önüne bile çıkmıyordu. Louis onun kapısının önünde biriken gazeteleri ve mektupları görebiliyordu.

Yapmaması gereken bir şeyi yapmış, Louis'ye onu sevdiğini söylemişti. Louis bunu normal karşılamıştı, evet. Ama reddetmişti. Şimdi Harry hiçbir şey yapmak istemiyordu. Tüm gün televizyon izleyip bira içiyordu.

Louis farklı mıydı? Hayır. O da hiçbir şey yapmak istemiyordu. Ama onun bununla baş etme yolu farklıydı. Harry'nin aksine o işe gidip geliyordu. Evine bile dönmeden kendini bir bara atıyor, eve anca gece geç saatlerde dönüyordu.

Niall, ikisiyle de konuşmuştu ama sonuç alamamıştı. Harry, Louis'yi seviyor ve onsuz yaşamak istemiyordu. Louis ise sevgi hakkında bir şey söylemese de bir ilişki istemiyordu.

Louis bu iki haftada Harry hakkında hiç düşünmemeye çalışmıştı. Ama önceki gece, barda gördüğü uzun kıvırcık saçlı, bandana takan adam yüzünden Louis'nin bilinçaltı Harry'i andı. Hatta anmakla kalmadı, onu ana gündem haline getirdi.

Harry gerçekten hoş bir insandı. Her şeyden önce Louis ile bir çok ortak yönü vardı, kültürlüydü, ince ruhluydu. İyi bir sevgili adayı gibi duruyordu. Ama bunlar Louis'nin ona güvenmesi için yeterli sebepler değildi.

Her tanıştığı erkekte bir kısım pozitif yönler bulunuyordu. Mesela Jeremy iyimser ve romantikti. Theodore harika bir tarza, iyi bir kariyere sahipti. Edward ise çok zeki, çok kibar, çok düşünceliydi. Onlar da iyi birer sevgili adayı gibiydiler. Ama üç ilişki de felaketle sonuçlanmıştı.

Louis beyninde bir mahkeme oluşturdu. Harry'i yargıladı. Bu yargılama süresince ard arda, muhakeme yeteneğini kaybedene kadar içti. Beyni ona Harry ile birlikte olmasının kötü olacağı sonucunu verince, daha fazla içti. Gece eve döndüğünde de alkol almaya devam etti. Öyle ki, sonunda balkonda sızıp kalmıştı.

Sabah uyandığında durum içler acısıydı. Sabaha kadar buz gibi balkonda, fayansın üstünde uyumuştu. Üzerine bir de yağmur yağmıştı.

Neredeyse sürüklenerek balkondan içeri girdi. Soğuktan titriyordu ama Tanrı'ya şükür evi sıcaktı. Kendisini koltuğa atacağı sırada kapısının zili çaldı. Zaten ağrıyan başı daha büyük bir ağrı dalgasıyla karşılaştı. Bir daha asla bu kadar çok içmeyeceğine yemin etti.

Kapıyı açtığında karşısında duran Zayn ona hayalet görmüş gibi baktı. "Bu ne hal?" dedi şaşkınca. "Ölmüşsün de cenaze törenini bekliyormuş gibisin." Louis zorla güldü. "Dün gece sarhoştum biraz, balkonda sızmışım." dediği an sesini de kaybettiğini fark etti. Harika.

Zayn kapıyı kapattı, onun koluna girdi. "Uzan biraz, sonra da git üzerindekileri değiştir." dedi. Louis'yi kanepeye kadar yürüttü. "Bekle burada, sana kahve yapıp getireceğim."

O mutfağa giderken Louis kanepeye oturdu. Masada duran telefonunu eline aldı, patronuna ve asistanına işe gelemeyeceğine dair mesajlar attı. Bu haldeyken bırakın işe gitmeyi, odasına bile gidemezdi.

Çok kısa bir süre sonra, Zayn elinde bir fincan kahve ile geri döndü. Louis onun elindeki bardağı aldı. Normalde asla sütsüz kahve içmezdi ama ayılmak için bu sefer böyle içmek zorundaydı.

"Baktım iki haftadır Louis efendi yanımıza uğramıyor, işe gitmeden önce Louis'yi kontrol edeyim dedim. Harry de yok zaten ortalıkta. İyice yalnız kaldık!" diye sitem etti Zayn. Louis Harry'nin ismini duyunca istemsizce gerildi. Onu üzdüğünü düşünüyordu ama bu konuda yapabileceği bir şey yoktu.

NERVOUS NEIGHBOURHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin