Perdenin arasından süzülen güneş ışığı gözlerine gelince, Louis uykusundan uyandı. Gözlerini ovuşturarak doğruldu. Yatağının karşısında asılı olan saate baktı. Saat 11 olmuştu. İşe çoktan geç kalmıştı.
Ne zaman uyuduğunu ya da buraya nasıl geldiğini hatırlamıyordu. Hatırladığı son şey Harry ile televizyon izlediğiydi. Onun dizine uzanmıştı. O sırada uyuyakalmış olmalıydı.
Etrafına bakınarak salona ulaştı. Koltuğunun üzerinde katlanmış halde duran çarşafı gördü. Harry burada mı yatmıştı? Koltukta? Neden yanına gelmemişti ki?
Cevabı çok iyi biliyordu. Harry gerçekten saygılı ve düşünceli bir adamdı. Onun rahatsız olacağını düşündüğü için burada uyumayı tercih etmişti.
Mutfağa geçtiğinde masasının üzerinde kendisi için hazırlanmış bir kahvaltı tepsisi olduğunu gördü. Üstelik önceki günden dağınık olan mutfak da toplanmıştı. Tepsinin kenarında her zamanki not kağıtlarından vardı.
Erken çıkmam gerekti, seni kaldırmak istemedim. Uyandığın zaman mesaj at, seni seviyorum xx
Bu sefer bir şiir yazmamış olsa da, seni seviyorum demesi bile Louis'ye şiir gibi geliyordu. Yüzünde silemediği bir gülümsemeyle sandalyeye oturdu. Tabakta duran patates kızartmalarını yemeye başlarken tezgahta duran telefonuna uzandı.
13 cevapsız çağrı vardı. 2 tanesi Liam ve Zayn'e aitti. Önceki akşam aramışlardı. Kalan 11 çağrı Niall'dandı. Biri akşamkiydi, diğer 10 tanesi ise sabahındı. Normalde Niall'ı işe götüren Louis olurdu. Hem akşam onu ektiği hem de sabah işe götürmediği için Niall gerçekten alınmış olmalıydı. Onun gönlünü almak için bir jest yapması gerekecekti.
İlk önce asistanı Demetria'ya biraz hasta olduğu için işe gelmeyeceğine dair mesaj attı. Bir dakika içerisinde kız ona zaten bunu müdüre bildirdiğiyle ilgili cevap gönderdi. İşi hallettiğine göre sırada Niall vardı.
En sık görüşülenler listesinin başındaki numarayı aradı. Telefon üçüncü çalışta açıldı fakat Niall ona "Aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor, lütfen daha sonra tekrar denemeyin, zira senin gibi nankör köpeklerle görüşmek istemiyorum." deyip kapattı.
Louis güldü, tekrar aradı. Niall yine açtı. Ama bu sefer konuşmadı. Louis "Canım civcivim!" diye başladı konuşmaya. "Ya ben seni ne kadar çok seviyorum bilmiyor musun? Sen olmasan benim dünyamın bir anlamı olur muydu?"
Cevap vermese bile Louis onun gülümsediğini biliyordu. "Bak biliyorum, seni biraz sinirlendirdim çünkü ben bir gerizekalıyım. Ama seni seven bir gerizekalıyım? Yani düşünsene, küçücük kalbim var o da senin için atıyor."
Niall sonunda gülmeye başladı. "Aptal, biraz daha devam edersen bana evlilik teklifi edeceksin!" dediğinde Louis de güldü. "Eğer barışacaksak, teklif edebilirim. Benimle evlenir mısın civciv Horan?"
"Iyyy!" diye bağırdı Niall aceleyle. Louis gülerek "Normalde olsa şansını kaybederdin." dedi. "Ama, bu akşam seni mükemmel bir yemeğe çıkarıp tekrar teklif edeceğim. Tamam mı?"
Niall yemeği duyunca biraz daha sakinleşti. "İyi, ama beni pahalı bir restorana götüreceksin. Bu sabah uyanmadığın için işe kendi arabamla gittim. Bunu telafi etmek için bana kocaman bir tek taş yüzük almak zorundasın."
Louis "Sen nasıl istersen öyle olsun sarışınım. Büyük evlilik teklifim için hazırlan, akşam gelip seni alacağım." dedi. Niall güldü. "Sen tam bi salaksın Louis. Harry sana nasıl katlanıyor hiç bilmiyorum. Bu arada Harry demişken, bana onunla ile ilgili her detayı da anlatmak zorundasın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NERVOUS NEIGHBOUR
FanfictionLouis kötü sonlanmış ilişkileri yüzünden erkeklerden nefret ediyor. Düğününden bir hafta önce terk edilmesi üzerine yeni bir eve taşınıyor. Ve yeni karşı komşusu Harry ona ilk görüşte aşık oluyor. !Kitap alıntılar içerir!