Twelfth

7K 582 1.4K
                                    

Yine uzun bölüm uyarısı :)

"Louuuiiss! Benim minik kelebeğim, uyan artık!" Öğlen güneşinin ışıkları yüzüne vuruken Louis'nin duyduğu şey buydu. "Kelebek ne ya?" diye isyan etti. "Rahat bırak beni Harry, uyuyacağım."

Harry güldü. Yatağa, Louis'nin yanına atladı. "Uyuyamazsın! Zaten çok geç kaldık, bir de seni bekleyemem." dedi. Louis'nin üzerindeki örtüyü açtı, gözlerinin önüne gelen saçları kenara çekti. Ama Louis tekrar uyumuştu.

"Bana bak!" dedi Harry yüksek sesle. "Gözlerini hemen açmazsan seni öldürene kadar gıdıklarım." Louis doğruldu, yorganının ucunu yakalayınca geri yattı ve yorganı yüzüne kadar kapattı.

"Kalk ya hadi, yola çıkacağız daha." Louis "Oof" dedi ama sesi yastığa gömüldü. "Uyumak istiyorum ben. Şimdi sen git, ben de rüyamda seni göreyim. Tamam mı?"

Harry ayağa kalktı. "Sen benim sabrımı çok zorladın." dedi. Yorganı kaldırıp kenara attı. Hala umursamazca uyuyan Louis'yi tek hamlede kucağına aldı. Evden çıkmaya hazırlandı.

"Bıraksana!" dedi Louis uykulu bir sesle. "Bela mısın sen benim başıma ya?" Harry başını salladı. "Evet. Belayım. Şu küçücük boyunla bana karşı mı geliyorsun sen?"

Louis onunla savaşmaya gerek duymadı. Kollarını Harry'nin boynuna sardı ve başını onun omzuna koydu. "Tüm şiirler, tüm romantizm beni elde edene kadarmış." dedi gülerek. Harry "Güzelliğini anlatacak nitelikte şiirlerim kalmadı." dedi. "Sen şiirin ta kendisisin."

Louis ona cevap vermek istedi ama o anda Harry evin kapısını açtı. "Beni bu halde dışarı çıkaramazsın!" diye isyan etti. "Üzerimde pijama var." Harry onun saçlarını öptü. "Sana söylediğimde uyansaydın pijamayla çıkmak zorunda kalmazdın."

Louis ne kadar istemese de Harry onu kucağında, bu kıyafetleriyle aşağı indirdi. Sitenin bahçesindeki herkes onlara dönüp baksa da, bunu umursamadan otoparka doğru yürüdü.

"Sen benim evime nasıl girdin?" diye sordu Louis. Harry onu arabasının bagajının üstüne oturttu ve ceplerinde araba anahtarını aradı. "Evinin anahtarını Niall'dan aldım." dedi, arabanın kilidini açtı. Louis'yi tekrar kucağına alıp bu sefer ön koltuğa oturttu. "Şimdi bekle burada, geliyorum."

Louis ofladı. Kollarını göğsünün altında birleştirdi, başını geriye yasladı ve tekrar uyumaya çalıştı. Uykusunun bölünmesinden hiç hoşlanmazdı.

Gerçi Harry ona önceki gün, sabah onu alacağını söylemişti. Louis de bu yüzden akşam erkenden uyumak istemişti. Ama Zayn çenesini tutamamış, Niall'a Louis'nin Harry'den hoşlandığını söylemişti. Niall da sabaha kadar Louis'ye aynı olayları tekrar tekrar anlattırmıştı.

Harry kısa bir süre sonra elinde ufak bir çantayla geri döndü. Çantayı arka koltuğa atıp direksiyon başına geçti. "Sana birkaç parça kıyafet getirdim, ayrıca ayakkabılarını da aldım." dedi arabayı çalıştırırken. Louis ona uykulu gözlerle baktı. "Nereye gidiyoruz?" diye sordu. Harry sadece gülümsedi.

"Nereye gittiğimizi boşver de, ben çok heyecanlıyım ya!" dedi. "Daha iki gün öncesine kadar yanına gelmeme bile kızıyordun, şimdi benimle birlikte yola çıkıyorsun."

Louis güldü. Bu ona da garip geliyordu. Özellikle bir ilişki istemezken bunun olması, çok daha anormaldi. Mutsuz değildi elbette ama bir yandan sürekli kararını sorguluyordu. Kendini biraz rahatsız hissettiğini de inkar edemezdi.

"Çok heyecanlandıysan eve geri dönebilirim. Kalp krizi geçirmeni istemem." dedi. Harry tek elini direksiyondan çekip onun elini tuttu. "Gidersen kalbim durur, biliyorsun değil mi?" Louis gülümsedi. "Sen böyle konuşunca benimki duruyor."

NERVOUS NEIGHBOURHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin