Louis başında gezinen elin etkisiyle gözlerini açtığında ağlayarak onu izleyen bir Harry bulmayı beklemiyordu.
Harry onun uyandığını fark edince hemen gözlerini sildi ve gülümsedi. Louis şaşkınca "Neden ağlıyorsun?" diye sordu. Onu böyle görmekten hoşlanmamıştı.
"Ağlamıyorum." dedi Harry ama sesi bile onu ele veriyordu. Louis elini Harry'nin yanağına yerleştirdi. "Bana yalan söyleme." dedi. "Sorun ne Harry?"
Harry yine onun dokunuşuyla kendini yeni bir evrene gitmiş gibi hissetti. "Önemli bir şey değil. Gerçekten. Sadece, rüyamda senin beni bırakıp gittiğini gördüm ve biraz asabım bozuldu."
Louis gülümsedi. Harry'nin başını tutup zorla kendi göğsüne yatırdı ve ona sarıldı. "Gerçek olamayacak kadar güzelleşiyorsun." dedi. "Dün seni sevdiğimi söylediğim için ağladın ve bugün de rüyanda beni gördüğün için ağlıyorsun."
Harry kendini rahat bırakıp birkaç kez iç çekince Louis kalbinin sızladığını hissetti. "Yemin ederim ben de ağlayacağım şimdi." dedi yavaşça saçlarını okşarken. Harry gözyaşlarını silerek güldü. "Hayır ağlama, susuyorum tamam."
Louis kesinlikle bu kadar duygusal bir sabaha uyanacağını tahmin etmemişti. Normalde baskın bir karakter olmasına rağmen, Harry onun yanında pamuk şekere dönüşüyordu. Ve Louis, onun bu halinden inkar edemeyeceği derecede fazla hoşlanıyordu.
Tüm gece boyunca boyunca yaptığı gibi Harry'nin saçlarını kokladı. Aldığı çiçek kokusunu seviyordu. Ona bunun hakkında binlerce güzel cümle söyleyebilirdi ama yine ağlamasından korkuyordu.
Harry başını onun göğsünden kaldırdı. "Yemek yemeye gidelim." dedi. Louis "Olur." deyip duvardaki saate baktı. Öğlen olmuştu. "Bu saate kadar uyudum mu gerçekten? Neden beni uyandırmadın?" Harry gözlerini ona dikti. "Çok güzel uyuyordun."
Louis gülümseyerek başına bir öpücük bıraktı. Sonra kirpiklerini öptü. "Bir daha sakın ağlama." dedi. Her ne kadar kızarmış burnu burnu ve ıslak gözleriyle mükemmel bir görüntü oluştursa da, onun ağladığını görmek korkunç bir şeydi.
Muhtemelen Niall, Louis'nin bunca inadına rağmen Harry'e nasıl taptığını gördüğü zaman onunla bol bol dalga geçecekti.
Birlikte yataktan kalkmaları ve üzerlerini değiştirmeleriyle geçen sürenin ardından, otelin yemek salonuna inmeyi başardılar. Louis cam kenarında bir masaya oturdu. Harry ise hem kendisi için hem de onun için yemek almak üzere açık büfeye ilerledi.
Louis çocuklarla konuştuğundan beri hiç telefonunu kontrol etmediğini hatırladı. Cebinden telefonu çıkarttı, tuş kilidini girerek açtı. Liam'dan bir arama, asistanı Demetria'dan ise 8 arama vardı. Daha önemli olduğunu düşünerek asistanını aradı.
Kız sanki onun aramasını bekliyormuş gibi saniyeler içinde telefonu açtı. "Louis!" diye azarladı. "Sabahtan beri neredesin sen? Saatlerdir sana ulaşmaya çalışıyorum."
Louis kendisine doğru gelen Harry'e bakıp gülümsedi. "Uyuyakalmışım. Noldu, asistanım beni işten mi kovacak yoksa?" diye dalga geçti. Ama Demetria gülmedi. "Konumuz ciddi Lou. Daha sonra dalga geçersin."
Harry iki tepsiyi birden masaya bıraktı. Birini Louis'ye, diğerini kendi önüne aldı. Louis ona dudaklarını oynatarak 'teşekkür ederim' dedi. Sonra tekrar telefondaki kıza döndü. "Söyle bakalım, nedir bu kadar önemli olan?"
"Louis, bu sabah şirketin sahibi baş editör Tobby Delaire'i kovdu. Ve sen de dahil olmak üzere tüm yardımcı editörleri yarın toplantıya bekliyor."
Louis "Neden?" diye sordu. Tobby harika bir editördü. 6 yardımcı editörüne de iyi muamele ediyordu. İnsanları kırmıyordu, çalışanlarına bol bol izin yağdırıyordu. Şimdi onun yerine gelecek olan kişi kim bilir nasıl olacaktı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NERVOUS NEIGHBOUR
FanfictionLouis kötü sonlanmış ilişkileri yüzünden erkeklerden nefret ediyor. Düğününden bir hafta önce terk edilmesi üzerine yeni bir eve taşınıyor. Ve yeni karşı komşusu Harry ona ilk görüşte aşık oluyor. !Kitap alıntılar içerir!