Twenty-Third

5.2K 442 623
                                    

Louis dudaklarında hissettiği sıcaklık ve yüzüne değip geçen saçların etkisiyle gözlerini açtı. Normalde uyandırılmaktan nefret ederdi ama böyle uyandırılmak şeytanın bile kalbini ısıtırdı, o kimdi ki kızacaktı?

"Günaydın." dedi Harry. Sesi yeni uyanmış gibi değildi. Bir süredir uyanık olmalıydı. Gece yatarken yoktu ama şimdi üzerinde bir tişört vardı.

Louis iki eliyle onun saçlarını geriye doğru ittirdi, parmaklarını saçlarının arasında gezdirdi. "Günaydın, ne zaman uyandın?"

"Bilmiyorum. Sanırım çok olmadı. Ama güneşin doğuşunu izledim."

Louis pencereden dışarı baktı. "Tamam da güneş doğalı saatler olmuş." dedi. Karşılığında fazlasıyla sıcak bir gülümseme aldı. "Güneşin doğuşundan kastım senin gözlerini açmandı."

"Sana sonsuza kadar sarılmak istememe sebep oluyorsun." dedi Louis huysuzca. Harry yeniden gülümsedi, yanaklarına arka arkaya küçük öpücükler bırakmaya başladı. Sonra dudaklarını onunkilere bastırdı. Louis de karşılık vermekte gecikmedi. Günü daha fazla güzelleşebilir miydi acaba?

Hiç hızlanmayan, ağır ilerleyen uzun öpücüklerden sonra Harry geri çekildiğinde Louis nefes alış verişlerini düzene sokmaya çalıştı. "Harry, aramızdaki şey bir gün bitecekse beni böyle öpmemen gerekiyor. Dudaklarına bağımlı hale geliyorum."

"Birine bağımlı olacaksan, o kişi olmaktan onur duyarım." dedi Harry gülümseyerek. Louis göğsünde hissettiği ağırlıkla yattığı yerde doğruldu, oturdu. Birini bu kadar çok sevmeye başlamak, korkulacak bir şeydi.

Harry başını yastıktan kaldırıp onun bacağına koyduğunda Louis ellerini onun yüzüne yerleştirdi. "Bizim neden bu kadar çok endişemiz var?" diye sordu. Bir yandan da ellerinin altındaki güzel yüzü okşadı.

"Çünkü çok yeniyiz. Ama sen bir ilişkinin ilk aşamasındaki o umursamazlığı yaşayamayacak kadar incinmişsin ve ben şimdiden seni o kadar çok seviyorum ki, benden ayrılma ihtimalin beni mahvediyor."

Tek sorun, birbirlerini kaybetmekten korkuyor olmalarıydı.

"İki korkak birbirimizi bulduk ve yalpalayarak bir ilişki yürütmeye çalışıyoruz desene."

Harry onun ellerini tuttu. Avuç içlerine öpücükler bıraktı. "Zamanla bunu aşacağımızdan eminim. Şuna bak, şimdiden 40 yıllık evli çiftler gibiyiz."

Louis öne doğru eğildi, onun dudaklarının kenarını öptü. "Öyleyiz. Hatta emekli yaşlılar gibi doğa tatili yapıyoruz." diyerek onun sözünü destekledi.

Harry kıkırdadı ve Louis için olabilecek en güzel manzarayı bahşetti. "Bakım evlerinden birine gidip birlikte bingo oynamalıyız. Evimizin balkonunda oturup çay içerken dışarıdaki gençleri eleştirmeliyiz ve haftasonları balık tutma yarışlarına katılmalıyız."

"Hey!" dedi Louis aniden. "Bugün gerçekten balık tutmamız gerekiyor. Yiyecek hiçbir şey getirmedim."

"Dün sana söyledim, Lou. Balık tutmak benim işim. Sen sadece kenara çekil ve beni izle."

"Sen dün bana obabaşı olduğunu da söyledin ama sonradan gördüm ki sadece yavru kurtmuşsun."

"Biz büyükbabamla her haftasonu balığa çıkardık. Birazdan sözlerinden utanacaksın."

Louis güldü, yeniden onu öpmek için eğildi. "Kesinlikle doğru adamla birlikteyim." dedi neşeli bir ses tonuyla. Harry omuz silkerek dudaklarını uzattı ve ondan birkaç öpücük çaldı.

Bu hale gelene kadar birçok hakaret yemiş, azar işitmiş, aşağılanmış ve ara sıra da kalbi kırılmıştı. Ama yolun sonu böyle mavi gözlü güzel bir cennete ulaşıyorsa, ödenilen ufak tefek bedellerin hepsine değerdi.

NERVOUS NEIGHBOURHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin