Hayat öyle tuhaftı ki, her şeyin sorunsuz gittiğini düşündüğünüz anda size en büyük kazığı atabilirdi. Sorunsuz hayat diye bir şey yoktu, hiç var olmamıştı ve biz sadece kendimizi kandırıyorduk.
Önemli olan bu noktada, hayatın engebeleriyle nasıl başa çıkacağımızı bilmekti. Görmezden gelebilirdik ya da cesurca savaşırdık. Seçim bize kalmıştı.
Jungkook'un masasının önündeki koltuklara, gup arkadaşlarıyla birlikte oturduğunda aklından tam olarak bunlar geçiyordu. Jungkook'la ilişkisini rayına oturttu diye, her şeyin güllük gülistanlık olacağını sanmıştı. Fakat ne yazık ki, Jungkook'u tamamiyle tanımadığını ve bilmediği yanlarının bulunduğunu yeni hatırlayabilmişti.
Anlam veremiyordu. Jungkook'a anlam vermek, Taehyung için çok zordu. Şu an, akşam için onunla sözleştiğini hatırlayıp her saniye yüzünde aptal bir sırıtmayla gezmesi gerekirken, o sadece önündeki kağıt parçasına donuk bakışlarını odaklamıştı.
Sözleşme tamamen düzenlenmiş ve bugün onların önüne sunulmuştu. İmza atacaklardı ve bütün bu çabalarının karşılığını resmi bir şekilde almış olacaklardı.
Ama her biri gayet sakin bir şekilde sözleşmenin maddelerini okumaya devam ederken, Taehyung sinirlenmeye başladığını hissedebiliyordu. Tam olarak neye kızdığını bilmiyordu ama kızmıştı işte.
Çünkü sözleşmede 'Üyelerin şirket içi ilişki yaşamaları yasaktır' türünden bir madde vardı ve bu deli saçmalığından başka bir şey değildi.
Jungkook'un sözleşmeye böyle bir madde eklemiş olmasına akıl sır erdiremiyordu. En büyük şirket içi ilişkiyi yaşayan kişiler onlardı ve cidden bu maddeyi neye dayanarak sözleşmeye eklediklerini düşünmeden edemiyordu.
Fakat tek sinirlenen Taehyung olmamıştı. En az onun kadar sözleşmenin bu maddesini saçma bulan bir kişi daha vardı. Yoongi... Üstelik o Taehyung gibi bu olaya sessiz kalmamış ve düşüncelerini açıkça dile getirmişti. "Hah, bu ne sikim şimdi ? Arkadaşımızla oynaşıyorsunuz ve sözleşmeye 'Şirket içi ilişki yaşamak yasaktır' diye madde ekliyorsunuz. Cidden mi Bay Jeon ?"
Jungkook duyduğu sözlerle ilk önce bakışlarını Taehyung'a çevirmiş ve ardından da kaşlarını çatmıştı. Sinirlenmeye başladığını hissedebiliyordu ve bu sesine de yansımıştı. "Söylediklerine dikkat et, Min Yoongi. Ben hala sizin patronunuzum ve bana karşı böyle bir üslupla konuşamazsın." Ardından oturduğu yerde dikleşip, ellerini masanın üzerinde birleşti. "Sadece kağıtları imzalayın ve bu saçmalık bitsin."
Yoongi onun dedikleriyle gülmeye başlamıştı. "Ah, öyle mi ?" Ardından oturduğu yerden kalkıp Jungkook'un masasına yaklaşmış ve ellerini masanın üzerine yerleştirip, ona doğru eğilmişti. "Bu sözleşmeyi imzalarsam, imzalarsak... Burada da yazıldığı gibi sevgili arkadaşımızdan uzak duracak mısınız ? Çünkü Taehyung'u rahat bırakacağınız konusunda şüpheliyim. Üstelik kendiniz bir stajyerle ilişki yaşarken, bize şirket içi ilişki yasağı koymanız o kadar komik ki, anlatamam. Kendinizle fazlasıyla çelişiyorsunuz, Bay Jeon."
Taehyung gerginlikle iç çekti. Olayın büyümesini istemiyordu. Evet saçmaydı ama eğer Yoongi konuşmaya devam ederse, onu durduramayacaklarını da az çok biliyordu. Bu yüzden derin bir nefes alıp yerinden kalkmış ve Yoongi'ye yaklaşıp, ona sorun olmadığını belirten bir bakış yollamıştı.
Ardından elinden tutup tekrar yerine oturmasına yardım etmişti. Sorun çıkartması demek, başına iş açması demek olabilirdi ve Taehyung sırf onun yüzünden Yoongi'nin sorun yaşamasını istemiyordu.
Jungkook'a bakmamakta ısrarcıydı. Günün güzel biteceğini düşünürken,bir anda her şeyi mahvetmişti. Bu yüzden ona karşı tepkisini göstermekten çekinmeyecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Obey | TaeKook
Fanfiction"Çıkış yapmak istiyorsun değil mi, Kim Taehyung ?" Taehyung bakışlarını diğerinin bakışlarından bir saniye bile ayırmadan başını salladı. Bu, diğerinin yüzüne oyuncu bir gülümseme yerleştirmesine neden olmuştu. "O zaman, bana itaat edeceksin..."