Taehyung tecrübesizdi. Onu tanımlayabilecek bir kelime varsa eğer, ciddi anlamda tecrübesiz olduğuydu. Jungkook'a karşı sergilediği fevri davranışları, bunu apaçık gösteriyordu.
Çok seviyor olmasına rağmen, nasıl davranacağını bilemiyor ve o anki siniriyle ağzına geleni söyleyip, sonrasında ise vicdanıyla baş başa kalıyordu.
Çoçukça olduğunun elbette ki farkındaydı. Jungkook'a hak veriyordu. Her seferinde gereksiz yere ona trip atıp, olayı uzatıyordu ama Taehyung'un da bir gururu vardı. Birtakım şeyleri ciddi anlamda gururuna yediremiyordu.
Jungkook'tan tek istediği şey, kendinden bir şey saklamamasıydı. Eğer iki kişi bir ilişki içerisindeyse, birbirleriyle her konuda rahatlıkla konuşabilmeleri gerektiğini düşünüyordu. Ama o, konuşmak yerine sürekli olanları saklama yolunda ilerliyordu. Bu da ister istemez Taehyung'un sinirlenmesine neden oluyordu.
Telefonda söylediklerinden dolayı pişman olması uzun sürmemişti. Jungkook'u uzaklaştırmak ondan çok, asıl kendine bir cezaydı. Nefes aldığı her saniye özlediği adamı kendinden bile isteye uzak tutması, aptallığının en büyük kanıtı olabilirdi.
Yine de, gurur denilen duygu gerçekten lanet edilesiydi. Bu sefer geri adım atmayı düşünmüyordu, Jungkook'un bir şeylerin farkına varmasını istiyordu.
Neyse ki albüm tanıtımlarına devam ederken o kadar yoğun bir programa sahiptiler ki, Jungkook'u düşünecek vakit bulamıyordu. Kafasının içindeki sorulardan bir nebze de olsa uzaklaşabildiği için rahattı. Sonuna kadar kaçamayacağını elbette ki biliyordu, ama aklınca kendine zaman yarattığını düşünüyordu.
Tabi ayrı kaldıkları zaman zarfında olanlardan bihaberdi Taehyung. Jungkook'tan kaçıyor oluşuna rağmen, sonunda yine kendisinin ona gideceğini bilmiyordu. Gerçi, nereden tahmin edebilirdi ki ? Ortaya bir sınır çizip, geri çekilmişti ve böyle devam edeceğini sanıyordu.
Fakat, korkusu bir anda bütün o sınırları yok etmeye yetecek kadar büyüyecekti.
Taehyung ondan uzak durduğu sürede Jungkook, tam anlamıyla dağılmıştı. Diğerinden ayrı kalmak yaşamak isteyeceği en son durumdu fakat Taehyung her seferinde, onu kendi elleriyle itiyordu. Dengesiz tavırlarının Jungkook'u yorduğunun farkında bile değildi.
Taehyung'a ulaşması yeterince zor olmuştu zaten, fakat şimdi ise ona aslında çok yakın olup bir o kadar uzak olma saçmalığını yaşıyordu.
Jungkook kendi hisleri konusunda bu kadar eminken, Taehyung'dan da aynı şeyi görmek istiyordu. Onun için çabalıyorken, neden yine uzaklaştırılan kendisi oluyordu ? Şüphe etmek istemiyordu ama Taehyung'un kendi içinde yaşadığı gel gitleri, Jungkook'un içine şüphe kırıntıları serpiştiriyordu.
Kaç gün olmuştu, bilmiyordu bile. 3. günden sonra saymayı bırakmıştı Jungkook. Taehyung nasıl dayanıyordu, cidden merak ediyordu. Kendisi bu koca evde onun hasretiyle yanıp tutuşurken, kendisine bir adım atmasını beklerken, o nasıl bu kadar rahat olabiliyordu aklı almıyordu.
Taehyung'u tanıdığı süre zarfında, inatçı bir yanının olduğunu gayet iyi öğrenmişti. Fakat bu inadı genellikle hiç olmadık zamanlarda, gereksiz yere ortaya çıkıyordu.
Taehyung'a kızmak istiyordu ama yapamıyordu. Telefonda kendine sarf ettiği sözlerden sonra, kızgın olması gerekiyordu ama yine de kızamıyordu işte. Taehyung'u kaybetme korkusu, tüm duygularından ağır basıyordu çünkü. Daha her şeyin başındayken, yaşanacak birçok güzel şey varken böyle olmak onu üzüyordu.
Elinden geldiğince Taehyung'a her istediğini vermeye çalışıyor, onu diğer insanlardan koruyordu fakat Taehyung her seferinde onu anlamamak adına diretiyordu. Yaptığı her hareketi yanlış yorumluyor ve kendi kafasında senaryolar üretiyordu. Sonuç olarak, yine acı çeken taraf Jungkook oluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Obey | TaeKook
Fanfiction"Çıkış yapmak istiyorsun değil mi, Kim Taehyung ?" Taehyung bakışlarını diğerinin bakışlarından bir saniye bile ayırmadan başını salladı. Bu, diğerinin yüzüne oyuncu bir gülümseme yerleştirmesine neden olmuştu. "O zaman, bana itaat edeceksin..."