İkili geceye, Jungkook'un yatak odasındaki geniş yatağa uzanmış bir şekilde devam etmişlerdi. Taehyung, Jungkook'u kollarının arasına almış ve usulca saçlarını okşuyordu.
Jungkook'tan ona her şeyi anlatmasını istediğinden beri tek söylediği şey "İçeri geçelim, üşüdüm" olmuştu ve Taehyung onun normalde olduğundan daha sessiz kaldığının farkındaydı.
Onu bir şeylere zorluyormuş görünümü vermek istemiyordu. Fazlasıyla merak ediyordu elbette, ama birden bu denli susmasına neden olacak kadar büyük şeylerse eğer yaşadıkları, bekleyebilirdi.
Jungkook ne zaman hazır hissederse, o zamana kadar bekleyecek ve anlattığında onu özenle dinleyecek ve desteğini ona hissettirip, yalnız olmadığını gösterecekti.
Şu an anlatmak zorunda değildi, anlatmak zorundaymış gibi hissederse eğer Taehyung da üzülürdü. Fakat kollarını beline sarmış ve göğsüne yaslanırken, içli içli derin nefesler almaya devam ediyor oluşu ister istemez endişelenmesine neden oluyordu.
Taehyung düşünmekten başının ağrımaya başladığını hissedebiliyordu, üstelik ortamda varlığını sürdüren sessizlik yüzünden iyice mayışmıştı. Her an uyuyabilecek gibi hissediyordu ama direnmeliydi, Jungkook biraz olsun kendine gelene ve bir şeyler söyleyene kadar beklemesi gerekiyordu. Bu yüzden ilgiyle onun saçlarını okşamaya devam etmişti. Ara sıra saç tutamlarının arasına ufak öpücükler bırakmayı da ihmal etmiyordu.
Gittikçe ağırlaşan göz kapaklarına karşı koyması zorlaşırken, sevgilisinin boğuk çıkan sesi biraz olsun kendisine gelmesine neden olmuştu. "Ben, insanların sandığı gibi mükemmel bir geçmişe ya da hayata sahip değilim Taehyung..." demişti.
Kurduğu tek bir cümleyle bile, onun acısını kendi içinde hissetmişti Taehyung. Bir cümlenin içinde bu denli büyük bir hüznü taşıyor oluşu, insanın içini cızlatıyordu. Acıyı söze dökmek, yeterince zordu ve Jungkook şu an sırf onun için kendisini zorluyordu.
"Jungkook, eğer istemezsen—" Taehyung sözlerine devam edemeden, Jungkook onu yarıda kesmiş ve hafifçe geri çekilip sevgilisinin yüzüne aşağıdan bir bakış yollamıştı. "Lütfen, bölme. Bir daha anlatacak cesareti kendimde bulabileceğimi sanmıyorum."
Taehyung hafifçe başını sallamış ve Jungkook'un saçlarında gezinen ellerinden birini, sırtına indirmişti. Onu bir nebze rahatlatabilmek adına, yarıştırıcı bir şekilde elini sırtında gezdirmeye devam ediyordu.
Jungkook ilk defa birisine, tamamiyle hayal kırıklıklarından ibaret olan o acınası hayatını anlatacaktı. Bu zamana kadar anlatabileceği biri olmamıştı. Olsa bile, anlatmamayı tercih edeceğini düşünüyordu çünkü insanlar yaşanmışlıklarını öğrendikten sonra, ona acınası gözlerle bakmalarını istemiyordu.
Taehyung'a anlatma konusunda da tedirgindi aslında. Hem anlatması zordu, hem de Taehyung hayatına daha yeni girmiş sayılırdı. Her ne kadar onu sevse de, ileride ilişkilerinin ne konumda olacağı belli değildi. Ama madem Taehyung ona bir adım atmıştı, o da yapabilirdi. Hayır, daha doğrusu yapmalıydı.
Sadece, Taehyung'un da ona acımasından korkuyordu. Eğer böyle bir şey olursa, bu onu tüm yaşanmışlıklarından daha çok yaralardı.
Yine de derin bir nefes alıp devam etmişti konuşmasına. "Aslında nereden başlayacağımı pek bilmiyorum. Bunları anlatacağım ilk insan sensin ve bana söz ver Taehyung, burada konuşacaklarımız bu gecede kalacak ve bir daha konusu açılmayacak, tamam mı ? Bana bunun için söz verebilirsen devam edebilirim sadece."
Taehyung hafifçe gülümsemiş ve Jungkook'un burnunun ucuna bir öpücük bırakmıştı. "Merak etme sevgilim, söz veriyorum. Burada konuştuklarımız burada, bu gecede kalacak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Obey | TaeKook
Fiksi Penggemar"Çıkış yapmak istiyorsun değil mi, Kim Taehyung ?" Taehyung bakışlarını diğerinin bakışlarından bir saniye bile ayırmadan başını salladı. Bu, diğerinin yüzüne oyuncu bir gülümseme yerleştirmesine neden olmuştu. "O zaman, bana itaat edeceksin..."