Taehyung ve Jungkook'un gözden kaybolmasıyla beraber, etraflarına toplayan stajyerler de birer birer ayrılmaya başlamıştı. Bir süre sonra Jennie ve Lisa baş başa kalmıştı, fakat Jennie sadece iç çekerek ağlamalarına devam ediyordu.
Aslında başından beri amacı bu değildi. Evet, kıskandığı için belki Taehyung'u kötülemiş olabilirdi ama olayların bu kadar büyüyebileceğini düşünmemişti.
Sadece onun gözünü korkutmaya çalışıyorken, bundan zararlı çıkan kişi yine kendisi olmuştu. Bay Jeon'un kendisini affetmeyeceği belliydi, fakat bundan sonra hayatına nasıl devam edeceği konusunda hiçbir fikri yoktu.
Gidebileceği bir yer yoktu. Başka bir şirkete girse bile, her şeye en baştan başlama olasılığını ne kadar göze alabilirdi bilemiyordu açıkçası. Zaten bu şirkette geçirdiği uzun stajyerlik dönemiyle yeterince zamanını kaybetmişti.
Jennie bu kadar iradeli bir insan değildi. Hayallerine ulaşmak istese bile, kazandığı deneyimlerle en alt seviyeden yeniden başlamanın hiç de kolay olmadığı gerçeği yüzüne çarpıyordu.
Kimse hiçbir şey bilmiyordu. Bunu tam olarak neden yaptığını, bu hale geleceğini bilmesine rağmen neden risk aldığı hakkında kimsenin hiçbir fikri yoktu. İnsanların gözünde şu an "gözü asla doymayan bir sürtük" olarak göründüğünden emindi. Bundan sonra sürekli arkasından konuşularak, kendisine bu tarz ithamlar yakıştırılacağından emindi. Olacakları engelleyemeceğinin farkındaydı.
Ama tüm bunları yapmasının, kendinden başka bir sebebi vardı. Hakkını alamıyor olmak, elbette ki her seferinde onu kızdıran bir gerçekti ama buna rağmen böyle aptalca bir nedenden kargaşa yaratacak bir insan değildi.
"Neden yaptın ?" diye sormuştu Lisa. Üzerine gitmek istemiyordu ama yaşananların arkasındaki asıl olay perdesini bilen tek kişi olduğundan, bunu yapmak zorundaydı.
Jennie'nin kendi isteğiyle Taehyung'a böyle konuşmadığını biliyordu. Üstelik birlikte geçirdikleri zaman boyunca, her stajyer hakkında bir fikre sahip olmuştu ve Jennie kesinlikle başkalarına kaba davranabilecek bir insan değildi.
O gün işten çıkmak üzereyken, onun yaptığı telefon konuşmasını duymuştu. Amcasıyla konuşuyordu fakat yüz ifadesinden sıkıntılı bir ruh hali içerisinde olduğu anlaşılıyordu.
O an umursamayıp geçip gitmeyi düşünmüş olmasına rağmen, Jungkook'un adını duymasıyla durmak zorunda kalmıştı. Jennie odada yalnız olduğundan telefonu hoparlöre almış, o şekilde konuşuyordu. Bu yüzden Lisa aralarında geçen tüm konuşmayı rahatlıkla dinleyebilmişti.
Onun bu şirkete amcası sayesinde girdiğini biliyordu fakat amcasının onu bu şirkete sokmaktaki amacının farklı olduğunu, ilk kez o an fark edebilmişti.
Anladığı kadarıyla, Jungkook'un babasıyla aralarında geçmişten gelen bir problem vardı ve bu yüzden de şirketin daha iyi yerlere gelebilmesini engellemek adına elinden geleni yapıyordu.
Lisaya göre bu tam anlamıyla delilikti. Adam ölüp gittiğine göre, onun amcası da geçmişi bir kenara bırakıp hayatına devam etmeliydi. Hiçbir şeyden haberi olmayan Jungkook'la ne zoru vardı, cidden anlam verememişti.
Tüm bunları bilmiyor olsaydı eğer, onu çoktan burada yalnız bırakıp gitmiş olurdu. Fakat olaylar tam tersi şekilde ilerlediğinden, Jennie ile konuşmalı ve gerçekleri açığa kavuşturmalıydı.
Jennie ona cevap verecekmiş gibi durmuyordu, sadece oturmuş ağlamaya devam ediyordu. Kendisine gelmesi ve bir an önce anlatmaya başlaması gerekiyordu. Hem böylelikle, belki ona da yardım etmenin bir yolunu bulabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Obey | TaeKook
Fanfiction"Çıkış yapmak istiyorsun değil mi, Kim Taehyung ?" Taehyung bakışlarını diğerinin bakışlarından bir saniye bile ayırmadan başını salladı. Bu, diğerinin yüzüne oyuncu bir gülümseme yerleştirmesine neden olmuştu. "O zaman, bana itaat edeceksin..."