"Aşk kurallarını kalbinin belirlediği aklının da şeksiz şüphesiz uyduğu üç kelimeden ibarettir. Ne zaman nasıl gelir anlamazsın bile."
Umut,huzur ve mutluluk. Gerçekten var mıydı bu kelimeler. Alvina çaresizliğin içine düştüğünde onu tutan minik elin onu çok güzel bir masalın içine çektiğinden bir haberdi. Kollarının arasında olduğu adamın ağzından dökülenler öyle güzel ve içtendi ki. Ne söyleyeceğini bilemiyordu genç kız. Her şey o kadar güzeldi ki. Bir rüya ise bu uyanmak istemiyordu. Gözlerinin mavilerinde bir ömür izini kaybettirmek istiyordu. Ona böyle sıkıca sarılırken kalbinin atış hızını durduramamak çok garipti. Alvina ilk defa böyle şeyler hissediyordu. Bu hisleri bir ömür hissetmek istiyordu.
Asaf itirafının ardından üzerinden büyük bir yük kalkmış gibi rahatlamıştı. Resmen işkence çekiyormuş da haberi yokmuş kendinden. Yanında iken ona itiraf edememek, sarılamamak, dokunamamak. Ama şimdi kollarındaydı işte. Alvina'nın hiç bir şey dememesi biraz endişelendirmişti.
Kollarındaki kıza"Sen bir şey söylemeyecek misin peki?"
"Ne söylememi istersin. Söyleyeceğim tek şey bir ömür boyu burada böyle kalabilirim. Sanırım yeterli bir cevap oldu."
"Keskinlikle."
dedi gülümseyerek. Alvina karnında kelebekler uçması böyle bir şey galiba dedi içinden ve yanaklarındaki yanma hissi de neydi böyle. Utanmıştı evet ama aşktı ona cesaret veren.
Asaf ayrıldıklarında elini uzattı ve Alvina tuttuğunda arabaya öyle yürüdüler. Alvina'nın binmesinin ardından kapıyı kapattı ve sürücü koltuğundaki yerini aldı. Alvina yüzünü yoldan tarafa çevirmiş ve olanlarının etkisinden kurtulmaya çalışıyordu. Asaf ise durmadan ona baktığı için bu durum onun için kolay olmuyordu. Asafı o kızın önünde gördüğü an geldi aklına.
"Bana öyle bakmayı bırak istersen. Her şeyi unutmuş değilim sana hâlâ çok kızgınım."
"Ben sana yaptığım herşeyi açıklayabilirim ya sen. Sen o adamın yanına neden gittiğini açıklayabilir misin?"
"Senin yüzünden gittim. "
"Neyse bunları eve gidince uzun uzun konuşacağız. Önce şu üzerindeki elbiseden ve makyajdan kurtul. Ve bir daha dışarı böyle çıkamazsın. "
"Neee nedenmiş o?"
"Çünkü sen benim karımsın ve benim olanın en güzel hali bana ait olmalı. Sürekli birilerini dövmek zorunda bırakma beni"
Aslında Alvina eskiden olsa böyle bir karışmadan rahatsız olacağını düşünenilirdi. Ama söylediği cümleler, kıskanması, sahiplenmesi çok hoşuna gitmişti.
"Dikkat etmeye çalışacağım."
Asaf Alvina'nın verdiği cevapla az önceki siniri gitmişti. O adamın ona dokunmaya cüret etmesi o anı tekrar hatırlamış olması yetmişti onu sinirlendirmeye. Ama yanındaydı işte Alvina'sı ve onu hiç bir zaman yanından ayırmaya niyeti de yoktu. Eve geldiklerinde indiler arabadan. Evdeki herkes onların dönmesini bekliyordu. El ele giren çifti görünce hepsinin yüzü gülmüştü. Mahinur Hanım oğlunun tekrardan mutlu olduğunu görünce gözlerindeki mutluluk yaşlarına izin vermişti. Farkettirmeden sildi o yaşları.
"Artık hepiniz rahatça uyuyabilirsiniz"
dedi Asaf gülümseyerek. Mahinur Hanım Ahmet Bey ile odalarına, Ümran da odasına gitmişti. Ama kızlar Alvina'ya bakıyordu. Mira'nın ağladığını görünce Alvina yanına oturdu ve yüzüne bakıp
"Mira küçük prensesim neden ağlıyorsun ?"
"Sen de bizi bırakıp gideceksin sandım"
dedi . Ağlaması eşliğinde sarılarak. Alvina o an onları hiç düşünmeden hareket ettiği için kendine çok kızmıştı. O da yaşlarına hakim olamadı. Sıkıca sarıldı. Sima'yı da çağırdı. İkisini de sıkıca sararken
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENİN ADIN MUCİZE "S.A.M."(TAMAMLANDI)
Genel KurguAsaf Bedirhan 30 yaşında karısını kaybetmiş, ikiz kız çocukları ile yaşayan daha doğrusu onlar için yaşayan bir adam. Sevmeyi,mutluluğu ve de insanlara güvenmeyi ölen karısı ile çoktan unutmuştur. Bir daha sevmek ya da evlenmek hiç istemediği bir ş...