•1.5

18 1 0
                                    


Özel Asoğlu Koleji...

Evet, bir çöplükten kaçıp başka bir çöplüğe gelmiştim. Kimin yüzünden? Baba demeye utandığım bir adam yüzünden. Ki ona adam demeye de bir şahit ister. Her neyse. Sonuç olarak hâlâ okula gitmek zorundayım.

Tek koluma astığım siyah sırt çantamı düzeltirken okula girdim. Karşıma çıkan koridorla duraksadım. Kalabalık, kalabalık, kalabalık... Ben insanlardan kaçmaya çalıştıkça neden hepsi götümün dibinde bitiyordu ki? Az uzakta otlayın be kardeşim!

Bekle... Hangi sınıf demişti o? 12/E? Büyük ihtimalle, evet. Hah! Şimdi gel de o sınıfı bul. Umarım okulda yürüyen merdiven vardır. Yeni sınıfımı bulmak için bütün okulu gezmem gerekebilirdi çünkü.

Bazı öğrencilerin boş boş yürüdüğü, bazı öğrencilerin ise duvarına yaslanıp arkadaşlarıyla sohbet ettiği koridorun sonuna geldiğimde gözlerimi devirdim. Tatatataammm! Hayaller yürüyen merdiven, hayatlar sade merdiven.
Evet, bok çıktı.

Peki. Sadece bir sınıfı bulmak için bir sürü merdiven inip çıkmak yerine bir insanla iletişime geçmeyi deneyebilirdim. Her ne kadar bütün insanların alayından nefret etsem de.

Karşımdaki duvarın dibinde sohbet eden dörtlü erkek grubunu gördüğümde derin bir nefes alıp yanlarına yaklaştım. Bununla birlikte sohbetlerini kesip bana baktıklarında ifadesizce konuştum "12/E sınıfı nerede?"

Diğerlerine göre daha yakınımda kalan kumral çocuk ibnece sırıtıp ellerini cebine soktu "Sana da merhaba, yeni kız."

Gözlerimi devirirken dişlerimi sıktım. Tabii ki de sınıfımı onca insanın arasından yavşak birine sormak zorundaydım! Şansıma siz mi söversiniz yoksa ben ana avrat düz gideyim mi? Siz mi? Peki.

Ona baygınca baktım "Sınıfımın yerini söyleyecek misin?" diye soğuk bir ses tonunda konuştuğumda bu onu keyiflendirmiş gibi sırıtışını genişletirken yanında duran diğer üç arkadaşına çenesiyle bir hareket yaptı. Bununla birlikte hepsi bizden uzaklaşırken kaşlarımı çattım. O ise rahat bir edayla az önce cebine soktuğu ellerini çıkarıp göğsünde bağladı. Senin o ellerini götüne sokarım çocuk!

"Hangi okuldan geldin?" Diye sorduğunda sinirle üst dudağımı ısırdım. Dayak mı istiyorsun evladım? Vallaha bugün hiç günümde değilim, bu randevuyu sonraya ertelesek?

Sinirle etrafa göz gezdirdikten sonra işaret parmağımı omuzuna bastırdım "Seninle sohbet etmek istediğimi söylediğimi hatırlamıyorum. Ya bana sınıfımın nerede olduğunu söylersin, ya da şu an basıp giderim. Bana biraz daha yavşayıp benden dayak yemen de ihtimaller arasında tabii."

Hayretle kaşları havalanırken tehditkar bir şekilde omzuna bastırdığım işaret parmağıma baktı. Ardından tekrar sırıtıp gözlerini bana çevirdi "Sakin ol, yeni kız. Sadece seni tanımaya çalışıyordum." Dediğinde gözlerimi devirip arkamı döndüm ve merdivenlere yöneldim. Evlilik programında mıyız abisi, neyin tanımasından bahsediyorsun? Yavşak seni.

Merdivenleri çıkmaya başladığım sırada arkamdan bağıran sesini işittim "Bir üst katta!"

Yukarı çıkmaya devam ederken görmeyeceğini bilsem de bir kez daha gözlerimi devirdim ve alayla kendi kendime konuştum "Allah razı olsun ya, söylemeseydin, zahmet oldu."

Tabii arkasından küfür etmeyi de unutmadım. Unutur muyum hiç? "Pezevenk."

Merdivenleri küfrederek çıktıktan sonra koridorun sonundaki sınıfıma ilerledim. İçeriye girdiğimde sınıfta yaklaşık on kişi falan vardı. Sınıfa adımımı attığım anda bütün gözler bana çevrilirken dişlerimi sıktım. Hiçbir ortamda, her ne sebeple olursa olsun gözlerin benim üzerimde olmasından hoşlanmazdım.

Üstünde çanta olmamasından anladığım kadarıyla boş olan, en arka sağ taraftaki sıraya geçip oturduğumda başıma birkaç kişi toplanmıştı. İçlerinden bir çocuk yanıma otururken sırıttı "Selam. Yenisin galiba. Tanışalım, benim ismim Bora. Seninki ne?"

Ah, ne kadar da misafirperver bir sınıf. Kalıcı değilim oğlum ben, atılırım yakında, dert etme sen ismimi falan.

Yüzüne bakmadan, soğuk bir ifadeyle "Hayat." dediğimde biraz bozulsa da belli etmedi. Yüzsüz. Yavşak. Yalaka. Kısaca, 3Y

Başımda dikilen diğer iki kişi arasından başka bir çocuk, diğeri gibi sırıtarak önümdeki sıraya oturdu ve bana döndü "İsmin güzelmiş. Nelerden hoşlanırsın Hayat?"

Evet, bir günde ikinci kez kendimi evlilik programında hissediyordum. Sizin öğretmenlerinizin içine Esra Erol mu kaçtı evladım? Pardon ya, Esra Erol bırakmıştı o işleri değil mi? Her neyse. Yavaş mı gelseniz biraz?

Derin bir nefes verirken dudağımı ısırdım "Yavşak olmayan insanlardan."

Bu sözüme karşılık çocuğun yüzü düşerken ayakta duran kız güldü ve önce yanımdakinin omzuna sonra da karşımdakinin kafasına vurdu "Kesin, tamam. İlk günden boğmayın kızı." dediğinde ikisi de oflayarak oturdukları yerden kalktılar. Onlar giderken kız, yüzündeki sıcak gülümsemeyle bana döndü "Sen onların kusuruna bakma. Biraz yavşaktırlar. Bu arada ben Elif."

Bana karşı takındığı sıcak tavıra gülümsemek istedim, ama yapamadım. Çünkü bunu yapmayı uzun zaman önce unutmuştum ve bir daha da hatırlayabileceğimi sanmıyordum.

— — —

HAYATIN UMUDUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin