Ve öptüm. Seni ilk öpüşümü asla unutamıyorum. Yumuşak ve sıcaktı.
Kaldığımız binanın teras katındaydık. Geç saatlere kadar yarışmada sergileyeceğimiz üçüncü performansın provasında olduğumuz için hava alma bahanesiyle birbirimizin omuzlarına sürte sürte çatı katına çıkmış, sıcak ağustos ayında, bulutsuz gökyüzünün tadını çıkarmıştık. Konuşmadan, tek bir ses çıkarmadan.
Sonra huzurla mırıldandığını anımsıyorum. Kollarını korkuluğa yaslamış, başını geriye doğru atmış ve gözlerini kapatmıştın. Temiz havayı ciğerlerine çekerken aldığın zevk gerilen dudaklarından anlaşılıyordu.
Yapmak istediğim şeyden emindim ama nasıl yapacağımı bilmiyordum. Daha önce deneyimlerim olmuştu fakat ilk defa heyecanlandığımı sende hissettim. Bu yüzden o geceki öpücüğü ilkim sayıyordum.
Gerine gerine havayı içine çekişine daha fazla dayanamamış olacağım ki anlık bir hevesle belinden tutup seni kendime çevirdim. Huzurdan şaşkınlığa geçiş evreni mimiklerinden hatırlıyorum. Seni o gece öyle iyi incelemiştim ki... Yaşlılıkta yüzünde oluşması muhtemel her bir kırışıklığı sayabilirdim.
Gözlerinin içine bakarken bir şey söylemeni bekledim. Beni durdurmanı ya da öne atılmanı, bilemiyorum. Sadece sustun. Ne yapacağımın farkındaydın ve ben o esnada zihninde bunun doğurabileceği sonuçları tarttığını görebiliyordum.
''Düşünme,'' demek istemiştim sana. ''Sadece öp beni.''
Uzun bir süre birbirimize bakıp durduktan sonra senin bir hamle yapmayacağını anladım. Ve başımı eğip dudaklarımı senin yumuşak dudaklarınla buluşturdum.
Nemliydi. Heyecanla titriyorlardı. Alt dudağın, benim iki dudağım arasında naifçe ezildi.
Ah, o an seni öyle çok sevdim ki...
