Biliyorum karakter bölümü yapacaktım ama vazgeçtim onun yerine ilk yazacağım orda yazdıklarımın kişiliklerini diğer bölümde yazicam. Neyse iyi okumalar.
Artık kesin olarak bildiğimiz 3 şey vardı. 1.si Deska hapishaneden bir şekilde kaçmıştı ve dünyayı ele geçirme planları yapıyordu, 2.si ise Tyler isteksiz gibi gözükse de onun yanindaydi ve son olarak 3.sü dünyayı kurtaracak olmamdı. Tabii bu tek başıma yapabileceğim bir şey degil. Yanımda birkaç kişi daha olması gerek...
-------------------------------------------------------------
Yatağımdan kalktım. Yazı yarı silik gibiydi. Onu yok etmeme rağmen geri çıkıyor gibiydi. Jessica gözucu ile koluma bakarken ben bu lanet yazıyı nasıl saklayacağımı düşünüyordum. Mont veya uzun kollu giysem yaz ayındayız hem pişerim sıcaktan hem de bana garip garip bakarlar. Peki uzun eldivenler, yok o da olmaz ne kadar titizsin gibi lakaplar takarlar. İlk haftadan insanlara rezil olmak ve alay konuları olmak istemiyorum. Şuana kadar ki en iyi seçenek eldiven oldu sanırım. Gidip ortak dolabı biraz karıştırdım. İçinde mavi ve üstünde mor ile siyah desenler bulunan bir eldiven buldum. Harika işimi görebilir, yani sanırım. Eldivenleri taktığım gibi ellerim yanmaya başladı. Hangi yünden falan yapılma ya bu hemen ısıttı elimi. Artık katlanacaz..!
Zilin sesi ile odadan çıktık. Koridordan yürürken herkes garip bir şekilde elimdeki eldivenlere bakıyordu. Tam yemekhanenin kapısına gelmiştik ki bir kız bizi durdurdu ve bana "Bu havada yünlü eldivenler takmak. Evet çok mantıklı" dedi ve gülmeye başladı. Kızı sonradan tanıdım. Amanda'nın yanındaki kızlardan biriydi bu. "Siz Amanda'nın kuyruğu oluyorsunuz yaz kış dinlemeden biz birşey diyor muyuz?!" Dedim. Bu tarafa bakan herkes 'ooooooooooo' diye bağırmaya başladı. Kız "Seni Amanda'ya söyleyeceğim. Bakalım son gülen kim olucak"dedi. Giderken arkasından "soyle söyle selamımı da söyle"dedim.
Yemek sırasına girdik. Mrs.Gwen yanımıza geldi. "Dragwogel, o elindekiler de ne?" Dedi. Evet şuan çok kötü durumdayım. Hemen bir yalan bulmam lazım. Köpek elimi ısırdı, yok ya onun için eldiven mi takılır. Yılanlar elimi soktu, bu okulda yılan yok ki. Aa düşün Moonia düşün. Jessica aniden "Şey.. cilt hastalığı varda. Alerjiden kaynaklanan birşey. Elleri çok kötü gözükmeye başladı. Bir görseniz varya. Kimse yaklaşmasın bence radyoaktif koku salgılıyor resmen. O nedenle eldiven takıyor."Dedi. Tamam şuan belki de hayatımı kurtardı ama bunu yine de ona ödeticem. Sonra bana döndü ve "dimi Moonia" diyip omzumu dürttü. Ben de "Evet,evet radyoaktif kokular" diyip göz devirdim. Mrs.Gwen bize pek inanmış gibi değildi ama sonra "pekala" diyip gitti. Ohh, ucuz atlattık.
Yemeklerimizi alıp masaya oturduk. Masamıza boştu ve biraz büyük bir masaydı. Yanımıza iri bir çocuk gelip oturdu. Bir dakika ben bu çocuğu nerden tanıyorum? Aa doğru ilk okula geldiğimde kapıda bana çömez diyen çocuk bu! "Nasılsın çömez okulu beğendin mi?" Dedi. Tamam sanırım bu isme alışmam lazım çünkü bu çocuk beni hep böyle çağıracak gibi hissediyorum. "Evet çok güzel tabii bazılarını saymazsak" dedim. Çocuk anlarım bakışları attı ardından "Bu arada benim adım Stefan" dedi. "Ben de Moonia. Yani artık bana çömez demezsin de adımı söylersin umarım." Dedim. "Hayır ben yine de çömez diyeceğim" dedi ve güldü. Jessica'ya döndüm. Dalgın bakışlar ile stefan'a bakıyordu. "Ne o çok sessizsin?" Dedim. Hemen toparlanıp. "Ha şey birşey düşünüyordum da" dedi. İçimde 'asla Stefan'ın ne kadar yakışıklı falan olduğunu düşünmüyordur zaten canım yani asla' . Dedim v omzuma bir yumruk darbesi yedim. Jessica sinirle bana bakıyordu. Bir dakika ben onu içimden söyledim. "Nasıl ya duydun mu ?" Dedim. Jessica "Evet duydum! Bağırarak söyledin resmen" dedi. Stefan araya girerek "bir dakika ya ben birşey duymadım neyden bahsediyorsunuz?" Dedi. İşte o zaman Jessica ile zihinden konuşabileceğimizi yani telepati yeteneğimiz olduğunu farkettim. Aniden "Wow çok havalı olmaya başlıyoruz" dedim. Jessica güldü ve "tekrar deneyelim" dedi. Garibim Stefan hâlâ bize anlamadım bakışları atıyordu. Gülerek ona döndün ve "Jessica ile zihinden konuştuk az önce. O nedenle şaşırdık" dedim. Stefan bizden daha şaşkın bakıyordu. Jessica'nın zihninden 'ama yakışıklı çocuk dimi?' Dedi. Zihnimden gulerek cevap verdim 'aynen,bir enişte olmaya layık. Acaba bize yardım eder mi?" Dedim.jessica bilmiyorum bakışlari atınca, 'ona da gösterelim mi kolumdaki yazıyı?' Dedim. Başını salladı. Derin bir nefes alarak Stefan'a döndüm.
"Bak sana birşey göstericez ama kimseye söylemek yok hem de hiç kimseye." Dedim. Tamam anlamında başını sallayınca. "Gelin arka bahçeye çıkalım." Dedim. Arka bahçeye geldik. Eldivenleri çıkardım. Eldivenleri çıkarmam ile Stefan'ın 2 metre geri uçması bir oldu. Bu kadar korkak mı bu çocuk ya. Stefan "O-onun anlamını biliyorsunuz dimi?" Dedi. "Evet 'Kıyametin koruyucusu kıyameti getirecek' yazıyor. Da sen nerden biliyorsun?" Dedim. "Eski dilleri arastirmistim önceden ordan biliyorum." Dedi. Ben hemen konuya girdim. "Stefan, bu yazıya göre bir kıyamet olacak. Deska hapishaneden kaçtı ve dünyayı ele geçirme planları yapıyor. İlk koluma kiyametin koruyucusu yazılmıştı. Yani Deska'yı durduracak kişi benim ama yardıma ihtiyacım olacak. Bize yardım eder misin?"Dedim. Deska ismini duyunca korkudan tir tir titrese de kabul etti. Evet ölüm tayfasına birini daha almış olduk. Ama hâlâ birkaç kişiye daha ihtiyacım var...
Beni dövmek isteyenler sıraya girebilir. Ramazan da pide kuyruğu gibi sıra var çünkü. 😂 neyse bu bölüm böyle oldu. Diğer bölümde ne olacak tahmin edin hadi. Yorumlarda bekliyorum sizi. 😉
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Krasi Element Akademisi (-TAMAMLANDI-)
FantasíaMoonia Dragwogel bütün elementleri kontrol edebilen, iki melezin çocuğu ve seçilmiş kişidir. Kendisi dünyayı kıyamete sokucak Deska'ya karşı savaşır, oh ve onun sinsi şeytanlarına karşı... Moonia'nın atıldığı maceralar ve arkadaşları ile sizi hem g...