Eve girdiğimde üvey annem ve çok sevgili (!) üvey babam karşılık oturmuş kahve içiyordu, buda demek oluyor ki üvey babam iş gezisinden gelmis oluyor... Onlara dogru giderken annem beni fark edip hemen söze atladı
"Alaska gel kızım" Gülümseyerek üçlü olan koltuğa oturdum.
"Bizde tam senin hakkında konuşuyorduk" bunu demesiyle kafamı babama çevirdim.Anlamsızca onlara bakarken ne demek istediklerini anlamaya çalışıyordum.
"Bi sorun mu var?" sesim endişeli çıkıyordu.
"Kızım biz sana ev aldık"
Ne yani beni yanlarında görmek istemiyorlar mı? Yoksa benden sıkıldılar mı? Neydi bu ev alma fikri? Seni istemiyorlar işte Alaska bunu kabul et! Kafamdaki düşüncelerden sıyrılıp anneme dönerek
"Ne?" bu tepkimle yüzündeki tebessum kayboldu, neden istiyorlar ki ben burada da mutluyum.Beni karanlıgımla baş basa mı bırakacaksın anne? sana ihtiyacım var! Ne kadar gercek annem olmasanda benim sana ihtiyacim var! Lanet olsun neden cidden ben anlayamıyorum? Bu sorumla afallamis olan annem hiçbir şey demedi,bunu üvey babacıgım anlamis olmalı ki hemen söze atladı.
"Bak Alaska,biz annenle düşündük ki... Genç bir kızsın ve kendine ait evin olmasini istersin, amacımız senin mutlu olmanı saglamak bu yuzden sana bir ev aldık fakat istersen burada kalmaya devam edersin"
Bunu demesi beni inanılmaz derecede rahatlatmıştı fakat koskoca Kemal abinin yani üvey babamın böyle bir şey düşünecegi aklıma bile gelmezdi, aman bosver sen onu bunu, kendine ait bi evin oldu rahat rahat parti duzenleye bilirsin artik, sinsice gülsedim.
"Ne zaman taşınıyorum?" Bu sorum üzerine ikisininde keyfi yerine gelmisti.Babam sozune devam etti.
"İstedigin zaman taşınabilirsin,bu arada kıyafet goturmek zorunda degilsin orada sana uygun kiyafetler var"
"Ben odama çıkıyorum" bu sıkıcı muhabbeti daha fazla çekebileceğimi sanmıyorum, pekala bu ev olayı ne kadar beni endişelendirsede bir o kadar da işime geliyor... Odama girdiğimde ilk olarak kendimi duşa attım çünkü beni şuan rahatlatabilcek tek şeydi.. Şampuanı elime bocaladıktan sonra kafama sürmeye başladım. Losyonumuda sürdüm ve durulanıp çok sevdiğim sarı bornozuma sarıldım. Dolabımdan iç çamaşırlarımı çıkardım, kısa ince bir tişört ve dar siyah eteğimi üzerime geçirdim-medyada giyindiği kıyafet var-. Saçlarımı kurutup maşayla hafif bir dalgalık verdim. Makyajımıda yaptıktan sonra ayaklarıma siyah konverslerimi geçirip dışarı çıktım. Tam karşımda arabaya yaslanmış beni bekliyordu beni görünce yüz ifadesinde memnuniyetsizlik vardı. Yanına yaklaştığımda mırıldanmaya başladı. Pekala şimdi ne yaptığı mı biri bana söyleyebilir mi?
''Daha kısa bir eteğin yokmuydu aaa yada o tişörtün biraz boyu uzun kısa giyseydin ya ?, Alaska hiç giyinmeseydin bitanem'' cevap vermeden arabaya bindim oda bindi. Tabi her zaman gibi homurdanarak arabayı çalıştırdı. O homurdanırken bende radiyoyu karıştırmaya başladım.The Black Keys-Gold On The Ceiling şarkısı Evrenin homurtularını durdururken kulaklarıma mütiş bir haz veriyordu.
Down in the waves
Dalgaların altında
She screams again
Çığlık atıyor yine
Roar at the door
Kapıda uğultular
My mind can't take much more
Kafam daha fazlasını kaldıramaz
I could never drown
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALASKA
RomanceLise 2 başladığım bir hikaye o yüzden etrafa vereceğim görüntülü kirliliğinden dolayı özür dilerim🙈