12

24.4K 1.7K 382
                                    

Okula giden yolda ilerlerken oldukça hızlıydım. Sabah erken uyanmış, okula temiz hava alarak gitmek istemiştim, malum dünden kafam dağınıktı biraz, fakat yolda gördüğüm o minicik kedi yavrusu beni yolda bir hayli oyalamıştı. Onu çalılıkların arasından çıkarmak biraz zor olmuştu. Onu çıkarmayı başarsam da okula geç kaldığımı çok sonradan fark etmiştim. Bu yüzden hiç olmadığım kadar hızlıydım.

İlk iki derse geç kalmıştım. Amacım üçüncü derse yetişebilmekti. Bay Jeon dersine bir dakika sonra da gelsem beni derse almaz, yok yazılırdım. Gönül isterdi tabi ki bir halt anlamadığım derslere girmemeyi fakat yaşam şartları işte. Mecburiyetliğe lanet olsun.

Okula vardığımda saatimi kontrol ettim. Dersin bitmesine birkaç dakika daha vardı. Bu yüzden sınıfın önünden geçip koridorun sonundaki oturaklara doğru ilerledim. Oturup çantamı kucağıma aldığım sıra bana doğru gelmekte olan Taehyung'u fark etmiştim.

Yanıma vardığında sırıtıp "Sen de mi geç kaldın?" diye sordum. Sırıtışıma aynı şekilde karşılık verirken başını olumsuz anlamda sallayıp yanıma oturmuştu.

"Kimya dersi vardı, bilerek girmedim. Ayrıca, ben okula gelmezsin sanıyordum, şaşırttın beni. Dün gece kafan biraz güzeldi."

Yüzümü buruşturup karşıya doğru baktım. Sarhoşken ben ben değildim gerçekten. Umarım saçma sapan bir şey yapmamışımdır.

"Yanlış bir şey yapmadım umarım?"

Gülerek yüzüme baktığında kesin bir boklar yediğimi anlamıştım. Tanrım ne yaptım dün ben?!

"Ne yaptım? Çok mu salakça bir şeydi? Kesin birinin üzerine kustum değil mi?"

Alt dudağını ısırıp 'ne yapmadın ki' dermiş gibi bir yüz ifadesine bürünerek başını sallamıştı. Kaşlarımı çatıp omzuna gelişi güzel vurdum. Ne diye söylemiyordu?!

"Söyle hadi! Korkutuyorsun beni!"

"Korkma korkma bir şey yapmadın."

Gülerek konuşurken derin bir nefes alıp verdim. İyi bari. Kazasız belasız atlatmışım geceyi. Sarhoş olduğumda pek kontrol edilemiyordum. Bunu bilmeme rağmen de içiyordum evet.

Zil çaldıktan saniyeler sonra sınıflar boşalmaya başladığında ayaklandım. "Ben sınıfa geçiyorum, görüşürüz." Başıyla onaylayıp gülümsediğinde elimi uzatıp uzun, kıvırcık duran saçlarına götürdüm.

"Bu saç sana çok yakışıyor."

"Biliyorum." demiş, elini ense saçına götürüp övünür gibi eliyle savurmuştu. Hareketine gülerken "Şapşal." diye mırıldandım. Ardından el sallayıp yanından ayrıldım.

Birazdan zil çalacaktı ve işkence başlayacaktı. Üzgünüm beynim. Sağlam kalmanı isterdim ama buna mecbursun..

"Nerelerdeydin?"

Sınıfa girerken kapının önünde karşılaştığım iki arkadaşıma kısa bir bakış atıp, Yon'un sorusunu cevaplamıştım: "Yavru kedi vakası. Çalılıklardan kurtarmaya çalışıyordum onu."

"İnansak mı?"

Ellerimi iki yana kaldırıp 'siz bilirsiniz' der gibi bir ifadeyle baktım onlara. Başımı çevirip sırama doğru baktığımda gördüğüm bedenle duraksadım. Şu çocuk.. ben unutmuştum onu! Yine sıramdaydı!

Sıramın yanına vardığımda dikkat çekmek adına çantamı oturağa attım. Çıkan sesle bakışları beni bulduğumda yüzündeki umursamaz ifadeye bakındım. Sinirlerim yine toplanmaya başlamıştı.

"Anlama sorunun var galiba senin? Neden hâlâ sıramdasın?"

Cevap vermeyip öylece yüzüme bakıyordu. Sonra Sujin neden müdürün yanına gidiyor? Böylesiler yüzünden! Beni normal biri niye bulmuyordu?

"Sana diyorum, sıramdan kalkmayı düşünmüyor musun?"

Başını iki yana sağladığında derin bir nefes aldım. Nasıl kalkacaktı bu buradan? Japon yapıştırıcısıyla mı yapıştırdılar onu sırama anlamadım ki!

Zilin sesi kulaklarıma dolduğunda elimi alnıma götürüp ovmuş, daha sonra önüme gelen saçları geriye doğru taramıştım. Biraz olsun ağrısı geçen başım yine ağrımaya başlamıştı.

Dudaklarımı ıslatıp hafifçe bir tebessüm ederken elimi omzuna koydum. "Arkadaşım, rica etsem başka bir sıraya geçer misin? Bak en yakın iki arkadaşımın olmasına rağmen birinci sınıftan beri tek oturuyorum. Bu yüzden biriyle oturmak beni rahatsız ediyor. Kalkar mısın sıramdan lütfen?" Son şansıydı bu..

Duraksadığında bir ihtimal işe yaradığını düşünmüştüm fakat başını iki yana salladığında resmen gözlerimden ateş çıkmıştı.

"Ehh, yeter ama! Ne anlamaz bir şeysin sen?!"

"Kim Sujin!"

Hah! Bir sen eksiksin Jeon! Sen de gel bana patla! Herkes benden çıkarsın sinirini! Nasıl olsa Sujin her yerde haksız! Her zaman terbiyesiz!

"Bu ne ses böyle?!"

Derin bir nefes alıp bize doğru ilerleyen Bay Jeon'dan tarafı döndüm. Her zamankinden daha sert olan bakışları üzerimdeydi.

"İki gündür sıramdan kalkmasını söylüyorum ama kalkmıyor!"

Henüz adını öğrenmediğim umursamaz çocuğa dönüp kaşlarımı çattım. Bu kadar rahatlık nereden geliyordu? İnsan biraz rahatsız hissederdi kendini.

"Seninle alt tarafı aynı sırayı paylaşacak. Gereksiz ses kirliliği yapma, otur."

Ben gereksiz ses kirliliği yapıyorum öyle mi? Kendinin görüntü kirliliği yaptığının farkında değildi herhalde?

"Onunla oturmak istemiyorum."

"Tamam o halde, seni başka bir sıraya alalım?"

Yok artık! Ciddi miydi bu?! Dağdan gelip bağdakini kovar gibi! Ben neden sıramdan kalkıyorum?!

"Ben sıramda kalmak ve tek oturmak istiyorum Bay Jeon! Henüz yeni olduğunuzdan bilmiyorsunuz, ben okulun başlarından beri tek oturuyorum. Biriyle oturmak beni rahatsız ediyor!"

"Burada işler senin sözünle yürümüyor Kim Sujin! Ya şu an sırana otur, ya da yerini değiş."

Yüzüne saniyelerce bakıp nefret dolu bakışlarımı göndermekten çekinmedim. Neden benim tersim olmak zorundaydı?! Neden bir kez olsun benim isteğim olmuyordu?

Gözlerimi gözlerinden ayırıp cam tarafına geçip sıraya oturdum. Okuldan mezun olana kadar kalıcı bir hastalığa yakalanmasam iyiydi! Zira bunlarla pek sağlam kalamayacak gibiydim.

Yanımdaki bedenin rahatlığı yüzünden sinirden dört köşe olmuştum. Biri benimle oturmak istemediğini bu kadar söyleseydi çoktan sınıfı değiştirmiştim bile. Bu nasıl bir yüzsüzlüktü bilmiyordum.

Üzerimde hissettiğim bakışlarla gözlerimi öğretmen masasının başında dikilen Bay Jeon'a çevirdim çatık kaşlarıyla bana bakarken aynı şekilde ona bakıyordum. Beni hiçkimse anlamak istemiyordu.

Neden?

My Teacher ᴶᴶᴷHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin