20

22.3K 1.7K 579
                                    

Kolumun altına sıkıştırdığım kitabı düzeltip telefonla ilginlenmeye devam ederken koridorda ilerliyordum. Arada önüme bakıyor, aptal fizik hocasının olup olmadığına bakıyordum. Malum, sonra ona çarpan ben oluyordum.

Merdivenlerin başına gelip önüme baktığım sıra bakışlarım merdiven sonundan birkaç metre uzaklıktaki topluluğun içinde olan Bay Jeon'u bulmuştu. Adımlarım geri gitmiş duvar arkasından onu izlemiştim.

Diğerlerine karşı olan davranışları o kadar farklıydı ki.. Onlarla konuşurken kaşlarını asla çatmıyordu. Gülümsüyordu.. Bana hiçbir zaman sunmadığı ve asla sunmayacağı o derin gülümseyişini onlara sunuyordu.

Çizecek olduğum sınırı sanırım her seferinde geçen ben olacaktım. Karşımda böyle gülümserken o kadar değişik hissetmiştim ki. Bay Jeon bir film olsaydı asla bıkmayacağım, hep izlemek isteyeceğim bir film olurdu. Sanırım bendeki bağlar çoktan kopmuştu ve tekrardan eski haline dönmesi zaman alacaktı.

Elimdeki telefonu açıp kameraya girdiğimde ilk tereddütte kalmıştım fakat bu anı ölümsüzleştirmek istiyordum. Bana sunmadığı o gülümseyişin kaydedilmesi gerekiyordu.

Ekranda büyük bir şekilde gözüken Bay Jeon'un iki tane fotoğrafını çekip nasıl gözüktüğüne bakmak için fotoğraflara gitmiştim. Fotoğrafın açıldığı sıra omzumun üzerinden "Ne yapıyorsun sen?" diyen Bayan Ayarsız Park'ın sesini duyunca telefonumu indirip arkama dönmüştüm.

"Ver o telefonu bana."

Elini bana doğru uzattığında telefon bulunan elimi arkama gizlemiştim. Nereden çıkmıştı bu kadın şimdi? Asla geri adım atmaz, telefonu almadan durmazdı. Hep kendime engel olamadığımdan başıma böyle işler geliyordu.

"Neden vereyim, Bayan Park?"

"Yaptığının suç olduğunu biliyorsun! Ver şunu!"

Sesini yükseltip arkamdaki telefona uzanarak kenarından tuttuğunda daha bir sıkıştırmıştım onu. Eğer alır da fotoğraflara bakarsa Bay Jeon'a yetiştirmesi an meselesi olurdu. Sadece Bay Jeon'a yetiştirmezdi, okuldaki herkes bilirdi.

"Bırak, değilse idareye götüreceğim!"

İdareye gitmek umurumda değildi. Fotoğrafları görmesine izin veremezdim! Hâlâ telefonu almaya çalışırken elime batan tırnağı yüzünden canım yanmış parmaklarımın tutuşu gevşemişti. Öyle olunca telefonu rahatlıkla almıştı.

"Telefonumu geri verin Bayan Park."

Telefonumu almak için eline uzandığımda hemen arkasına gizlemişti elini. Asla vermezdi onu. Gizleyecek bir şeyim olmadığından ekran kilidim yoktu. Korkum bu yüzdendi. Ekran kilidim olsa yine bir nebze rahat olurdum.

Koridordakilerin dikkatini çektiğimizden durup bizi izlemeye başlamışlardı. Yani bu demek oluyordu ki; kalabalığı ve sesleri fark eden Bay Jeon buraya her an gelebilirdi.

"Verin diyorum!"

Tekrardan eline uzandığımda bedenimi güçlü bir şekilde ittirmişti. Geriye doğru sendeleyen bedenim ayağımın merdiven boşluğuna geçmesiyle olmuştu olan. Merdivenlere aşağı sırt üstü düştüğümde hissettiğim acı tarif edilemezdi. Sırtımdaki birkaç kemiğin kırıldığına yemin edebilirdim.

Yuvarlanan bedenim merdivenlerin sonunda sabit kaldığında yüzümü buruşturdum. Ağrılar daha keskin bir hal almaya başlamıştı. Başım dönüyor gözlerimin önü kararıyordu. Birkaç kişinin yanıma geldiğinin farkındaydım fakat ne deyip ne yaptıklarını hissedemeyecek kadar hissizleşmiştim. Başım uğulduyordu resmen.

Gözlerimi kapatıp açtığımda biraz olsun netleşen görüşümle gördüğüm yüz endişeli gibiydi. Seslendiğini duyuyordum fakat o kadar yankılıydı ki sesi dediğinden emin olamıyordum.

My Teacher ᴶᴶᴷHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin