25

20.3K 1.5K 552
                                    

Elimde tuttuğum kitapla merdivenleri inerken derin bir nefes aldım. Soru sorma ayaklarını oynayıp Jungkook'la birkaç dakika da olsa konuşmak istiyordum. Okulda dip dibeydik fakat ne kadar yakınsak o kadar uzağı oynuyorduk. Yüzüme doğru dürüst bakmıyordu bile. Bu kadarını beklemiyordum açıkçası.

Bahçeye çıktığımda onu bir gurup öğrencinin arasında görmüştüm. Geçen soru çözdüğü guruptu fakat bu kez aralarında sohbet dönüyor olmalıydı ki hepsi neşeli neşeli konuşuyordu. Keyiflerini bozacaktım fakat Jungkook'la başka türlü konuşma fırsatım olmayacaktı.

Yanlarına gittiğimde bakışlarını üzerime çeviren bedenden tarafı bakıp elimdeki kitabı kaldırdım. "Müsaitseniz sormam gereken birkaç soru vardı, Bay Jeon." Gözleri kitapta gezindikten sonra diğer öğrencilerle göz teması kurmuş, sohbetlerine daha sonra devam edeceğini söyleyip dağılmalarını sağlamıştı.

Onların uzaklaşmasıyla yanına oturmuştum fakat aramıza bir kişi daha kolaylıkla sığabilirdi. Okul içerisinde hareketlerime dikkat etmeliydim. Belki şu an yapmamam gereken şeyi yapıyordum fakat istediğim sadece kısa bir konuşmaydı.

"Hangi sorular?"

Kaşlarım hafiften çatılırken gözlerim yüzünde geziniyordu. Gerçekten sormuş muydu bu soruyu? Yanına gelme nedenimin ciddi ciddi soracak olduğum sorular olduğunu mu düşünüyordu?

"Aslında.. soru sormak için gelmedim.."

Kaşları çatıldığında gözlerim istemsizce kaşlarını bulmuştu. Daha dün akşam söylemiştim kaşlarını çatmamasını. Ne güzel söz dinliyordu.

"Okuldayız..."

"Farkındayım. Sadece bir iki dakika.."

Derin bir nefes alıp başını iki yana sallarken 'ciddi misin?' bakışları atıyordum ona. Diğer öğrencileri ilgilendirmediği halde özel hayatı hakkında sorulara açıktı. Ben konuşmak istediğimde neden beni sürekli reddediyordu? Oysa ki olay olabilecek bir şey de söylemeyecektim. İyi, istemiyorsa konuşmayalım.

"Peki."

Oturduğum yerden kalkıp elimdeki kitabı sıkarken okula doğru ilerledim. Gerçekten sinirlerim bozulmuştu. Beş dakika olan teneffüsün neredeyse geri kalan bir dakikasını bana ayıramamıştı resmen.

Merdivenlere vardığımda basamağı çıkacaktım ki omzumdan çarpan beden bu girişimime engel olmuştu. Bu bana fotoğrafını çekmemi söyleyen kişiydi. Tanrım derdi neydi bu çocuğun benimle?

"İki oldu rahatsız edişin ona göre."

Yüzündeki sırıtışla üzerime yürüdüğünde hareketsiz kalıp ciddi bir şekilde yüzüne bakmaya devam etmiştim. Giderek canımı daha çok sıkıyordu. Elimden bir kaza çıkmasa iyiydi.

"Bak sen? Üç olursa ne olacak söyler misin bana?"

"O an görürsün ne olacağını."

Omzumdan ittirip "Hadi ya?" derken sıktığım kitabı ona vurmak için kaldırmıştım ki olaylardan eksik olmayan sevgili Jungkook'un "Ne oluyor orada?!" diye bağırdığını duymuştum. Kaldırdığım elim yavaşça aşağı inerken dönüp ona bakmamıştım.

"Şiddete uğruyorum gördüğünüz üzere, Bay Jeon."

Elimdeki kitabı hiç düşünmeden kafasına geçirirken "İşte şimdi sözlerinin gerçeklik payı var." demiştim sinirle. Tam elini kaldırmış üzerime geliyordu ki kolundan tutan Jungkook "Kendine gel." diye uyarı yapmıştı ona. Daha sonra bakışlarını benden tarafı çevirip onaylamaz bir şekilde iki yana sallamıştı başını.

"Bay Kim'e anlatın derdinizi."

Hayat, ilişkim olan hocanın beni müdüre göndermesi kadar saçmaydı..

My Teacher ᴶᴶᴷHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin