Telefonumun melodisiyle yerimden fırladım. Gördüğüm ilk şey hala bilgisayarda olan, bana yargılayıcı bakışlar atan, ismini bile bilmediğim oda arkadaşımdı. Uyku sersemliğini üzerimden atıp telefonu açma gereği duyunca arayanın annem olduğunu gördüm.
'' Alo, anne? ''
'' Sesin kötü geliyor Alyson, ne oldu sana böyle?''
'' Yeni uyandım anne.'' dedim zombi edasıyla banyoya girerken. Yüzümü yıkamak uykumu kaçırabilirdi.
'' Yolculuğun nasıl geçti? Uyuyabildin mi? ''
'' Berbattı. gözüme bir damla uyku girmedi.''
'' Tamam o zaman, bu gece iyi bir uyku çek. Eee, arkadaş edinebildin mi? Oda arkadaşın nasıl? ''
'' Hayır anne, edinemedim çünkü buradaki insanlar bana uzak geliyor nedense. Oda arkadaşım ise...'' Fısıldayarak devam ettim, '' Tam bir kaçık.''
''Alyson Leighton, senden oda arkadaşınla iyi geçinmeni istemiyorum. Sana bunu zorunlu tutuyorum. Şimdi kapat da biraz arkadaş edin. Yaz tatilinde buraya geldiğinde en az bir arkadaşın olacak. İtiraz yok. Asosyal bir kıza sahip olmayı hiçbir anne istemez. Sana bol şans.'' deyip telefonu suratıma kapattı. Bazen bu ani sinirlenmelerimi ve tavırlarımı annemden aldığımı düşünüyorum. Sonra düşünmemin bir hata olduğunu, kesinlikle annemden aldığımı anlıyorum.
Yüzümü yıkayıp dışarı çıktığımda kız hala bilgisayar başındaydı. Tanrım, bilgisayardan başka bir şey bilmez mi bu kız? Gözlerimi devirdim ve bir şeyler görmek umuduyla telefonuma baktım. Mesaj, arama, bildirim, hiçbir şey yoktu. Şaşırmamıştım da. Benim gibi birini kim hatırlar ki?
Tam telefondan oyun oynamaya niyetlenmiştim ki gözüm kapının altından yollanan broşüre takıldı. Gidip baktığımda okulun yarın başlayacak olan eğitim-öğretim yılına hazırlık için bir hoşgeldin partisi düzenlediğini gördüm. Derin bir iç çektim. Tabi ki gitmeyecektim. Partileri zengin züppeler sevgili bulmak ve içmek için düzenlerlerdi. Yani bu tür yerler asla beni ve benim gibileri kabul etmez. Tabi benim gibi başka insanlar varsa.
Belki gitmek ister diye, tek laf etmeden broşürü kızın göreceği şekilde bilgisayarın kenarına bıraktım ve geri döndüm. Tahmin ettiğim gibi eline aldı ve okumaya başladı. Broşürü masaya koyar koymaz da telefonunu eline aldı ve birini aradı.
'' Merhaba Taylor, parti olayını duydun mu?''
Telefondan gelen vızıltılar kulaklarımı doldururken yatağa kendimi bıraktım.
'' Tabi ki seninle gelirim. Saat yedide, havuzun başında. Tamam. Öptüm. Görüşürüz. '' dedi ve telefonu kapattı. O an kıskançlık dalgası neredeyse bütün bedenimi sardı. Ne yani, bu kızın bile partiye gidecek bir eşi vardı ve benim yok muydu? Ağır siklet ezik olduğumu daha önce söylemiş miydim?
Asosyal olmayı ben seçmedim.
Asosyal olmak beni seçti.
Tanrı aşkına, ne diyorum ben? Dört yıllık üniversite hayatım boyunca pekala arkadaş edinebilirdim. En azından öyle umuyorum. Hiç kimse bulamasam bile bu sabah tanıştığım Lindsay denilen kızla dost olabilirdik.
Ne tür şeyler düşündüğümü fark edince yüzümü buruşturdum.
Yalnızlık yan etki filan mı yaptı sende Aly? Hayır, o kızla dost olma fikri bile iğrenç. Kural 3'ün de canı cehenneme. Şu ana kadar tek bir dostum bile olmadı ve hala hayattayım. Kimseye ihtiyacım yok benim.
Kendi kendime kavga ettiğimi anlayınca yine o suratsız yüz ifademi takındım. Kural 7, kendi kendine konuşmak, kavga etmek vb. şeyler yok. Bu kuralları uygulayacağıma neden söz vermiştim ki ben? Guruldayan midem bile şu aptal kurallara karşı çıkıyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mükemmel Üniversite (Finalsiz Bırakıldı)
RandomHayatım bu yere gelene kadar sadece danstan ve müzikten ibaretti. Ama insanların "iyi bir gelecek" dedikleri kavramı gerçekleştirmek için tüm hayatını elimin tersiyle bir kenara itmek zorunda kaldım. İstedim mi? Hayır. Zorunda bırakıldım. California...