22:36

3K 238 84
                                    

ailesini zar zor ikna ederek evlerinin iki sokak aşağısındaki markete çikolata almak için çıkmıştı evden. bu saatte tek başına dışarı çıkmak onun için bir ilkti.

ve bu hem özgür, hem de tedirgin hissetmesine neden oluyordu.

çikolataların olduğu şeffaf poşeti sallayarak evine yürürken bir hafta sonra 16 yaşında girecek olması aklına gelmişti. yüzünde büyük bir tebessüm yer edinirken ailesinin hediye olarak ne alacağı ve yapılacak olan doğum günü partisi için oldukça heyecanlıydı.

15 yaşına girdiğinde evlerinin bahçesinde kutlamışlardı ve annesiyle babası hediye olarak o çok istediği pembe unicornu almıştı ona. yatağında duruyordu ve her gece onunla uyuyordu. ayrıca unicornun çok hoş bir kokusu da vardı. annesi bir hafta aralıklarla yıkardı hep.

daldığı düşünceleriyle evine yürümeye devam ederken son bir sokak kalmıştı. yüzündeki gülümseme düşünceleri nedeniyle hala daha yerini korurken her şey çok ani gelişmişti.

attığı çığlık hiçbir işe yaramamış, dudaklarının üstüne siper edilen el ve onu ara bir sokağa çeken kendinden oldukça iri cüsseli beden midesinde bir şeyleri harekete geçirmişti. dudaklarının üstüne kapanmış olan koca el berbat kokuyordu ve arkasındaki adamın bedenine tamamen yapışık olmak rahatsız hissettiriyordu.

aynı zamanda yeni yeni farkına vardığı vücudunda dolanan elle paniklemişti. kimsenin kendisine dokunmasına izin vermemesi gerektiğini çok iyi biliyordu ve şu anki bu durum onun elinde bile değildi.

korkudan ağlarken, evinden bu saatte çıkma sebebi olan çikolata poşeti şu an aklına gelecek son şey dahi olamazdı. babasının birden ortaya çıkıp kendisini kurtarmasını istiyordu ya da herhangi birisi.

hıçkırıkları ve çığlık çığlığa ağlayışları boğuk bir şekilde duyulmak yerine baya aşikar kulağına iliştiğinde, yaşlardan bulanık olan görüşü yüzünden dizlerinin üstünde yere düşmüştü.

o adama ne olmuştu hiçbir fikri yoktu ancak dokunuşlarını vücudunda hissetmiyordu. bu iyi bir şey olmalıydı öyle değil mi?

hızlıca burnunu çekmiş, yerden destek alarak ayağa kalkmaya çalışmıştı. kolunda bir el hissetmesiyle tam çığlık atmak üzereydi ki kolundaki elin sahibi ondan önce konuştu.

"korkma, sana bir şey yapmayacağım. poşetini al ve evine git hadi." yabancının ona uzattığı çikolata poşetinde zerre gözü yoktu. tek derdi bu ortamdan kurtulmakken yabancı poşeti zorla eline tutuşturmuş ve yediği yüksek elektrikten dolayı yerde baygın yatan adamın yanına ilerlemişti.

adam güçlükle yerden kalkmış yalpalyarak geri geri giderken yakasından tutup onu bırakması gerektiğine dair söylenmelerini duymazdan gelmişti.

diğer elinde tuttuğu elektro şok cihazından sesler gelirken, bu kıvılcımları karşısındaki adi herifin de görmesi için elini yukarı kaldırdı.

"şşş, sakin ol! seni saklayacağım."

you're the murderer | byun baekhyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin