1.0

1.6K 149 182
                                    

kafede kuytu köşe bir yere oturmuş wu yi fan'ın gelmesini bekliyordum. tek başıma bekliyor olmak şaşırtmasın, elini kolunu sallayarak dışarıda gezmesine asla izin vermeyecektim. sehun gibi o da nezareti boylayacaktı. kafeye geldiği an bir ekip çağırarak gerçekleştirecektim bunu.

"geç kaldım sanırım." karşımdaki sandalyenin çekilmesiyle birlikte uzun boylu bir genç oturmuştu. işte yi fan tam da karşımdaydı ve o geç kalmaktan mı bahsetmişti? dalga mı geçiyordu, çünkü yaklaşık bir saattir onu bekliyordum.

"saçmalama, tam vaktinde geldin!" ima dolu sesime karşın garsonu çağırıp kendi için sipariş vermişti. oldukça rahattı tavırları, kısa süre içinde garson istediği içeceği getirdiğinde de arkasına yaslanarak yudumlamıştı bardakta ki soğuk kahvesini.

"şu cinayetler hakkında soru soracaksın herhalde?"

"bildiğin ne varsa anlat yi fan, seni karakolda misafir etmek istemiyorum." havalandırdığı kaşlarıyla ve iddialı bir yüz ifadesiyle bakıyordu bana. sehun neyse yi fan da onun bir üst modeli gibiydi.

"sana bir şey anlatmayacağım, zaten şu an buradaysam bu sehun sayesindedir ve o aptal sana her şeyi eminim ki anlatmıştır. ancak sana da aptalmış gibi hissetmeni sağlayabilirim, elinde olan üç zanlı da uzun boylu. yani ben, sehun ve jongin bu durumda neden o gece kurtardığımız kıza ona yardımcı olan kişinin boyunu sormuyorsun?"

katil kısa boyluydu, sehun ve yi fan'dan hiçbir zaman bir şüphem olmamıştı ama jongin gerçekten de katil değildi!

"ha ayrıca, kamera kayıtları belki işine yarar." başına dikerek bitirdiği kahve bardağını masaya koyduktan sonra, elini cebine atıp masanın üstüne ufak bir şey fırlatmıştı.

"dahada bana bulaşma." dikkatli baktığımda bu şeyin bir flash bellek olduğunu görmemle ayaklanmıştım.

"bekle!"

beni umursamadan devam ederken, flash belleği aldığım gibi kafenin çıkışına doğru onun peşinden giderek dışarı çıktığımızda kolundan yakalamıştım. "bunu neden bana veriyorsun?" başı yoldan geçen arabalara dönükken, kolundan çekiştirmiştim.

"neden yardım ediyorsun bana?"

"çünkü o artık yakalanmalı ve ben de artık rahat bir nefes almalıyım!"

"öyleyse neden söylemiyorsunuz kim olduğunu!" sinirle kolundan ittirdiğimde gülmüştü. "daha hiçbir şey bilmiyorsun komiser, onun hakkında öğrenmen gereken çok şey var. bunu neden yapıyoruz sanıyorsun?" kaşlarım çatılırken üstündeki deri ceketini çıkararak elinde tuttu.

"açık konuş, böyle bir şey anlamıyorum."

"belli zaten merak etme." yoldan geçen arabalara son kez bakarak bana döndü, "adaletin var olduğuna inanması lazım." bunu dedikten sonra yolun diğer tarafına geçerek gözden kaybolmuştu.

"biraz daha geriye sar jaemin." pür dikkat ekrana kitlenmişken, jaemin oflayarak başımı geriye attı.

"noona aynı yerleri tekrar tekrar izliyoruz!"

"sus seni velet, katil o adam!" hızla eski pozisyonuna dönen jaemin, korku dolu gözleriyle bana bakıyordu. pekala, bunu ona söylememeliydim cidden..

"ne! katil mi? laptopımda neler arattırıyorsun bana, ya beni yakalayıp öldürürlerse??"

"seni salak," jaemin'in ensesine bir tane yapıştırarak konuşmaya devam ettim, "polisim ben polis!"

you're the murderer | byun baekhyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin