0.5

1.5K 154 171
                                    

annemlerin ufak sürprizi dolayısıyla eve geldiğimde, jaemin'i de onlarla birlikte görmüş olmak beni şaşırtmıştı. kapıda daha fazla beklememeleri adına kapıyı açmış ve hepsiyle içeride kucaklaşmıştım.

öteki gün de karakola gitmem gerektiği için odama çıkıp kısa bir duş almış, kıyafetlerimi de hazırladıktan sonra girmiştim yatağıma.

dünüm bu şekilde geçmişken, şimdi her zamanki gibi karakolun odama giden koridorunda yürüyordum. uykumu fazlasıyla almış olmama rağmen hala delicesine uykuluydum.

"ri ta komiserim!" adımı seslenen kişiyle durup bekledim, arkamı dönme zahmetine bile girmemiştim.

"evet?"

"16. koğuştan bir tutuklunun ifadesini almanız gerekli."

"16. koğuş benim yetkime girmiyor. baş komiser baekyun'a git."

"emir zaten baş komiserimizden geldi." kaşlarım havalanırken, derin bir nefes çektim içime sakinleşmek için. artık bu tarz işlerini de mi bana yaptırmaya başlamıştı?

"tamam gidebilirsin." polis memurunu yolladıktan sonra hemen koridorun sonunda kalan odama girip çantamı ve kabanımı bıraktım. gidip derhal bu ifade alma mevzusunu baş komiser baekhyun'la konuşacaktım.

dosyalar ve onun katlanamadığım tahammülsüz davranışları yetmezmiş gibi, yapmak istemediği her şeyi ben üstleniyordum. onun bir altı olduğumdan da isteklerini reddedebilme lüksüm yoktu ancak karşı çıkabilirdim elbet.

düşüncelerimin bana verdiği gazla baş komiser baekhyun'un ofisine kapıyı çalmadan girmiştim. içeride kimse yoktu ve ben aynı hatamı tekrarlayıp kişisel odasına asla girmeyecektim.

ve bu da demekti ki o ifadeyi gidip paşa paşa alacağım.

ofisin kapısını kapatmadan 16. koğuşa ilerledim. 16. koğuş tamamen baş komiser baekhyun'un sorumluluğu altındaydı. buradaki tutuklular genelde azılı suçlular olurdu ve burayı yönetmek kolay bir iş değildi. ayrıca bu koğuşun işleyişi nasıldı hiçbir fikrim yoktu. çünkü koğuşta nöbet tutan memura ifade almam gerektiğini söylediğimde, beni sorgu odasına yönlendirmişti. ifadeler gayet aleni bir şekilde alınabilirdi aslında.

elimde suçlunun dosyasıyla birlikte sorgu odasına girdiğimdez ortadaki masaya ilerleyip sakince oturdum. bakışları bendeyken, dosyayı açarak öz geçmişine bakındım. ismi ilgilendiğim bir nokta değildi, sonuçta ismini bilmek bir işime yaramayacaktı.

"oyun oynamayı seviyorsun anlaşılan. 4 yıl önce suça yardım ve yataklıktan 3 seneliğine içeri girmişsin. 1 sene önce şartlı tahliyeyle serbest bırakılmana rağmen şu an neden benim karşımdasın?" yüzündeki sırıtmayla bana bakarken, önündeki dosyayının kapağını kapattım.

"ah memur hanım.."

"komiser."

"inanılmaz, demek sizin gibi güzel bir kadın komiser?" bu flörtöz hali canımı sıkmaya başlarken, kıstığım gözlerimle bir süre inceledim onu.

"sence, senin nazınla uğraşır gibi mi duruyorum? bir kadın olduğum için beni hafife mi alıyorsun?"

"yapma, gerçekten beni bununla mı vurmaya çalışacaksın? çok basitçe, dosya önünde aç ve bak." istesem zaten bunu yapardım ancak kendisinin anlatması daha çok işime gelirdi. muhakkak fazladan anlatacağı şeyler olacaktı.

"sana ne yapacağımı sormadım, açıkça burada olma sebebini sordum."

"ben de dosyamda zaten yazdığını söyledim." ukala tavırları yüzüne sağlam bir yumruk geçirme isteğimi körüklerken, sakin kalmak istiyordum sadece. zaten gergindim, sabahın köründe ifadeye girmiştim ve bu tutuklu her kimse sinir bozucuydu.

you're the murderer | byun baekhyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin