çekmecede ki bıçağı da kılıfına geçirerek aynı yerine koydu. eline siyah eldivenlerini geçirmeyi ihmal etmemiş kapşonlusunun şapkasını örtüp çantasını alarak evden çıktı.
ellerini kapşonlunun ceplerine sokarak yolda yürümeye başladı. insanlar ona çekinceyle bakarken o umursamayıp yere bakarak yürüyordu. şansına yağmur yağarken bir küfür savurdu. yağmurlu günleri sevmezdi.
derin bir nefes alarak gökyüzüne baktı. gri ve beyaz bulutlarla doluydu. yakında gri bulutların yerine gökyüzü tamamen beyaz bulutlarla dolacaktı ve adaletin nufüs etmediği bu ülke rahat bulacaktı.
yoluna devam ederek yağan yağmura aldırmamaya çalıştı. ıslandığı için kahverengi saçları alnına dökülmüştü. biraz daha hızlanarak ilerledi. 15 dakikalık bir yürüyüşten sonra istediği yere varmış ve sırılsıklam olmuştu.
''hey dostum bu halin ne? yanına şemsiye niye almadın?''
''bana kıyafet ver.'' genç herhangi bir şey demeden başını olumlu anlamda sallamış ve odasına giderek arkadaşı için kıyafet getirmişti.
birlikte salona geçtiklerinde kıyafetleri çoktan vermişti arkadaşına.
''gidecek misin cidden? artık durmalısın.'' tedirgin sesi kurduğu cümlenin her kelimesinde hissedilirken, gergince bakıyordu yağmurdan ıslanan gence.
''durmalı mıyım? kardeşini tecavüz eden şerefsizi öldüreceğim zaman hiçte durmamı istemiyordun?''
''bak o farklı bir mevzu tamam mı? kalkıp da o üniversite öğrencisini öldürmen fazla canice.''
''niye? bana mantıklı bir sebep söyle? ölmek için çok mu genç? ya da çok mu cahil? zeki? masum? ji heon tecavüze uğramak için bu vasıfların çok mu dışındaydı?''
''o sadece bazı şeyleri bilmiyor ve sen onu öldürmek yerine uyarabilirsin!" söyledikleri ve inatla duyduğu şeyleri reddediyor oluşu sinirlenmek için oldukça yeterli sebeplerdi.
''günah işlemek insani bir şeydir jongin. günahları haklı çıkartmaksa şeytani bir şeydir. ona şans tanıyarak haklı olduğunu mu göstereyim? bir umut var sen vazgeç mi diyeyim? sence ben böyle bir şey yapar mıyım?''
''laftan anlamayan adamın tekisin, bir kez olsun lafımı dinle.'' dudaklarının kenarı hafiften kıvrılırken arkadaşının omzuna eliyle vurup banyoya ilerledi.
üşümesine neden olan ıslak kıyafetlerden kurtulup sıcak suyun altına girdiğinde tamamen rahatlamıştı. öyle ki bir anlığına tüm düşünceler uçup gitmişti sanki aklından. fakat vücudundan akan suyla birlikte gözünü açtığında tüm düşünceler yine aklına hücum etmişti.
duştan çıkana kadar olabilecek her türlü senaryoyu kafasında kurdu. en ufak hataya bile yer veremezdi ki bu hepsinin sonu olurdu. aklına koyduğunu yapan birisi olabilirdi fakat bu yanında olanları tehlikeye atacağı anlamına gelmiyordu.
yoğun düşünceleriyle birlikte duştan çıktığında, konuşma ve kahkaha seslerinin geldiği salona gitti direkt.
yifan ve sehun yan yana ikili koltukta otururken, jongin hemen karşılarındaki tekli koltuktaydı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
you're the murderer | byun baekhyun
Fanfiction"seni saklayacağım." (kitap kapağı balaccie'nin büyü dükkanından satın alınmıştır.) ꖑbyun baekhyun fanfiction ©Yuceur d ü z e n l e n i y o r